14. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/6797 Karar No: 2012/7743 Karar Tarihi: 31.05.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/6797 Esas 2012/7743 Karar Sayılı İlamı
(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/6797 E. , 2012/7743 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.10.2008 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 04.12.2006 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalılar, vaat borçlusu ..."in ehliyetsizliği dolayısı ile sözleşmenin geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, dava kabul edilmiştir. Hükmü, davalılar temyiz etmiştir. Burada öncelikle ehliyet sorunu üzerinde durulması gerekecektir. Gerçekten sözleşmenin taraflarından birinin ehliyetten yoksun bulunduğu iddia edilmişse, bu iddianın tarafların gösterecekleri tüm delillerin toplanması, tanıklardan bu konuda açıklayıcı doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahade kağıtları, film grafilerinin eksiksiz olarak getirilmesi suretiyle araştırılması gerekir. Bunun yanında her ne kadar HUMK’nun 286. maddesinde belirtildiği gibi “bilirkişinin rey ve mütalaası” hakimi bağlamaz ise de temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması, eylem ve işleme göre değişmesi, bu yönde en yetkili sağlık kurulundan özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen, Türk Medeni Kanununun 409. maddesinin 2. fıkrasında akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporuyla belirleneceği de öngörülmüştür. Mahkemece bütün bu yönler bir yana bırakılarak, eksik inceleme ve araştırmayla davalıların ortak murisi ...’in durumu hakkında tek tanık beyanına itibar edilerek değerlendirme yapılması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 31.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.