17. Hukuk Dairesi 2014/2118 E. , 2014/2457 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/09/2013
NUMARASI : 2011/389-2013/358
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkiline ait davalı şirkete kasko sigorta sözleşmesi ile sigortalı aracın tek taraflı trafik kazası sonucu hasarlandığını, hasar bedelinin yapılan başvuruya rağmen davalı tarafından ödenmediğini belirtip fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL hasar bedelinin temerrüt tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesiyle talebini 20.375,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, dava konusu olay nedeniyle meydana gelen zararın sürücünü alkollü olması nedeniyle teminat dışı olduğunu belirtip talep edilen zarar miktarına itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre kazanın belirtildiği şekilde meydana gelmesinin mümkün olmaması ve davacının doğru ihbar mükellefiyetini yerine getirmemesi nedenleriyle hasarın sigorta teminatı kapsamında bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan TTK.nun 1282. (6102 sayılı TTK’nun 1410, 1421. md) maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. (6102 sayılı TTK’nun 1409. md.) maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
Öte yandan, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın B.1.5 maddesi ve TTK. 1292/3. (6100 sayılı TTK’nın 1446. md) maddesi uyarınca, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu, sanki bu oluşan rizikoyu teminat içinde imiş gibi ihbar ederse, ispat külfeti yer değiştirip, rizikonun teminat içinde kaldığının ispatı sigortalıya geçer. ( HGK. 22.11.2010 gün ve 2010 / 17-655 – 688 E.K. )
İlkeler yukarıda açıklanan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve TTK.nun 1292/3 . ( 6100 sayılı TTK’nın 1446. md ) maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkca aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; hasara yol açan olayın 18.07.2011 tarihinde meydana geldiği maddi bir gerçektir. Davalının iddiası olay sırasında kasko sigortalı araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle zararın kasko sigortası teminat kapsamı dışında kaldığına ilişkindir. Bilirkişi raporunda da araçta meydana gelen zararın demir bahçe kapısına çarpmakla meydana gelecek hasarlardan olmadığı, aracın yüksekçe sert bir zemine çarpması sonucu oluşacak zararlardan olduğu, buna göre davacı tarafın doğru beyanda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmediği belirtilmiştir. Mahkemece, kazanın belirtildiği şekilde meydana gelmediği, davacının doğru beyanda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmediğine ilişkin bilirkişi raporundaki görüş benimsenerek davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki tanık beyanları, 18.07.2011 günlü emniyet görevlilerince düzenlenen görgü tespit tutanağı ve olay yeri fotoğraf suretleri ile diğer delillerden davacıya ait kasko sigortalı aracın sürücüsünün alkollü olduğuna ilişkin davalı itirazları ile araçtaki hasarın belirtilen şekilde belirtilen yerde meydana gelmediği yönündeki bilirkişi görüşünün ispat edilemediği anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında, davalı sigorta şirketi, kaza sırasında araç sürücüsünün alkollü olduğunu, aracın sigorta teminatı dışında ve başka yerde hasarlanıp olay yerine getirildiğini ve davacı sigortalının hasara yol açan olayı gerçeğe aykırı bildirmesinin rücu hakkını etkisiz kılma sonucunu ortaya çıkardığını ispat edemediğinden, mahkemece, hasarın teminat kapsamında olduğu kabul edilerek, işin esası incelenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 24.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.