Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3672
Karar No: 2020/4558
Karar Tarihi: 28.09.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/3672 Esas 2020/4558 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, mirasbırakan annelerinin muvazaalı olarak taşınmazları davalı oğullarına sattıklarını iddia ederek tapu kayıtlarının iptali ve miras payları oranında adlarına tescilini istediler. Mahkeme, asıl davanın kabulüne karar verdi ve birleştirilen davanın reddine karar verdi. Dava temyiz edildi ve Yargıtay, asıl dava bakımından verilen kararın kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın da kabulüne karar verildiğine hükmetti. Ancak, tapu iptal tescil davalarında dava değeri mirasbırakan tarafından temlik edilen payın dava tarihindeki değeri üzerinden hesaplanmalıdır ve mahkemece eksik karar ve ilam harcına hükmedildiği belirtildi. Kararda geçen kanun maddeleri ise şöyle: 1.4.1974 tarihli içtihadı birleştirme kararı, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2019/3672 E.  ,  2020/4558 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakan anneleri ...’ın, davalının baskısı üzerine dava konusu 517 ve 22 (ifrazla 3079) parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını, dava dışı vekil marifetiyle 10.01.2002 tarihinde davalı oğluna muvazaalı olarak satış suretiyle temlik ettiğini, davalının, diğer kardeşlerinden mal kaçırma amacı taşıdığını, dava konusu 517 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler; davacılar aşamalarda, davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olup mirasbırakanın hukuki işlem ehliyetine ilişkin araştırma yapılması yönündeki isteklerinden vazgeçtiklerini; 06.04.2015 tarihli ıslah dilekçeleriyle dava konusu 517 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılan 2.168,66 m2’lik kısmıyla ilgili taleplerini bedele dönüştürdüklerini beyan etmişlerdir.
    Asıl ve birleştirilen davada davalı, işlemin gerçek bir satış olduğunu, birleştirilen davada davacı kız kardeşlerinin, 10.01.2002 tarihli muvafakatnamedir başlıklı belgeye göre dava açma haklarının bulunmadığını belirterek asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, mirasbırakanın mirastan mal kaçırma amacıyla hareket ettiği ve temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne; 10.01.2002 tarihli “muvafakatnamedir” başlıklı belge içeriğine göre birleştirilen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece “...mahkemece, asıl davada muvazaanın varlığı kabul edilerek asıl davada davacının payına hükmedildiği, birleştirilen davanın ise sözü edilen “muvafakatnamedir” başlıklı belgeye istinaden reddine karar verildiği ve hükmün yalnızca birleştirilen davanın davacıları tarafından temyiz edildiği, asıl dava bakımından verilen hükmün temyiz edilmeyerek kesinleştiği açıktır. O halde, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası açma hakkı, mirasbırakanın ölümüyle doğan bir hak olup, birleştirilen davada davacıların imzasını taşıyan 10.01.2002 tarihli “Muvafakatnamedir” başlıklı belgenin düzenlendiği tarih ve içeriği itibariyle mirasbırakanın henüz sağ olduğu ve birleştirilen davada davacıların mirasçı sıfatını kazanmadıkları, doğmamış bir haktan vazgeçilemeyeceği ve muvazaa olgusu da hükmen kesinleştiğine göre birleştirilen davanın da kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile birleştirilen dava bakımından yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl davada verilen karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın da kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, asıl ve birleştirilen davada davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde ve özellikle hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.
    Diğer yandan, harç kamu düzenine ilişkin olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
    Bilindiği üzere, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değeri, mirasbırakan tarafından temlik edilen payın dava tarihindeki değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden kısım olup, davanın kabulü halinde bu değer üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekmektedir.
    Somut olayda, birleştirilen davada alınması gereken karar ve ilam harcı, mirasbırakan tarafından davalıya devredilen taşınmazların davacıların veraset ilamındaki paylarına (3/6) isabet eden kısmının dava tarihindeki toplam değeri (tapu iptali ve tescili ile bedelin tahsiline karar verilen toplam 124.731,72 TL) üzerinden hesaplanması gerekirken, mahkemece eksik karar ve ilam harcına hükmedilmesi doğru değildir.
    Ne var ki, anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün harca ilişkin 4. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 4. bent olarak “Birleşen dosya yönünden, dava değeri olan 124.731,72 TL üzerinden alınması gereken 8.520,42 TL karar ve ilam harcından; peşin alınan 103,95 TL ve ıslahla alınan 2.011,00 TL olmak üzere toplam 2.114,95TL harcın mahsubu ile 6.405,47 TL bakiye karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,” cümlesinin yazılmasına; davalının temyizi ve re’sen yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.09.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    -KARŞI OY-

    Dava, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.
    Asıl dava bakımından sayın çoğunluk ile aramızda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Birleştirilen dosya açısından ise, davalının dayandığı 10.01.2002 tarihli belgenin uyuşmazlığın çözümünde esas alınıp alınmayacağı tartışma konusu olmuştur.
    Söz konusu belge ile davacı ... “ …hissesini Kardeşim ...’a bedeli karşılığında satmış olup parayı da kardeşim hüseyinden aldığını ve bahsi geçen bu parsellerdeki anneme ait olan hisselerin Kardeşimiz ...’a annemin sattığını ve satışla ilgili her türlü bilgilerin tarafımız tarafından bilindiğini ve ileride annem Mirem Özyılmazı’ın vukuu vefatından sonra da kardeşim ... tapu iptal davası açmayacağımı …” şeklinde düzenlenen 10.01.2002 tarihli "muvafakatnamedir" başlıklı belgeyi imzalamıştır.
    Sayın çoğunluk bu belgeyi mirastan feragat sözleşmesi olarak değerlendirmiş ve “doğmamış haktan vazgeçilemeyeceği” gerekçesiyle belgeye geçerlilik tanımamıştır. Halbuki dava muris muvazaası davası olduğuna göre, murisin iradesini tespite yarayan her türlü delil ve belgenin değerlendirilmesi muris muvazaasına ilişkin davaların dayanağı olan 1.4.1974 tarihli içtihadı birleştirme kararının da bir gereğidir. Davacılar söz konusu belge ile açıkça taşınmazın muris tarafından davalıya bedeli mukabili verildiğini bildiklerini. Davalı hakkında dava açmayacaklarını kabul ettiklerine göre somut olayda birleşen dava açısından muris muvazaasından bahsetmek mümkün olmayacaktır. Diğer yandan irade fesadı halleri dışında bahse konu belge ortada dururken davcılar tarafından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı dava açmak yine hakkın suistimali olacak, iyi niyetle bağdaştırmak mümkün olmayacaktır. Halbuki hukuk düzenleri kötü niyeti daima mahkum etmiştir.
    Hal böyle olunca birleşen davada davacıların davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabul yönünde verilen kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılmak mümkün olmamıştır.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi