Esas No: 2021/833
Karar No: 2022/3357
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/833 Esas 2022/3357 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs suçundan yargılanmış ve beraat etmiştir. Bu süreçte 1334 gün gözaltında ve tutuklu kalmıştır. Davacı, maddi tazminat talebiyle dava açmış ve mahkemece davalıdan 114.164,67 TL maddi, 572.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmiştir. Ancak davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay Ceza Dairesi, manevi tazminatın tedbirlerin her bir süresi için ayrı ayrı belirlenerek faiz başlangıcının her bir tedbirin başlangıç tarihine göre belirlenmesi gerektiğini, davacının muhtemel zarar kapsamına dahil edilemeyecek ücret ve kıdem tazminatı farkının maddi tazminat hesabına dahil edilmemesi gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının makul bir miktar olmadığını ve kararda yanlış beyanların yer aldığını belirterek hükmün bozulmasına karar vermiştir. Kararda belirtilen kanun maddeleri; 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesi, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi ve 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesidir.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davacının davasının kısmen kabulüyle; 114.164,67 TL maddi, 572.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/188 Esas – 2015/143 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs suçundan 22.02.2010 – 01.04.2010 tarihleri arasında 38 gün, 07.04.2010 – 18.06.2010 tarihleri arasında 72 gün ve 11.02.2011 – 19.06.2014 tarihleri arasında 1224 gün olmak üzere toplam 1334 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 08.06.2015 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;
Davacının 180.000,00 TL maddi tazminatın her bir zararın doğduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile, 2.000.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 114.164,67 TL maddi, 572.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedildiği görülmekle;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin ve davacı vekilinin sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Davacı hakkında 22.02.2010 – 01.04.2010 tarihleri arasında 38 gün, 07.04.2010 – 18.06.2010 tarihleri arasında 72 gün ve 11.02.2011 – 19.06.2014 tarihleri arasında 1224 gün olmak üzere 3 kez tutuklama tedbirinin uygulandığı, bu tedbirler arasında geçen sürelerde davacının tutuklu olmadığı ve davacının gözaltına alınma tarihi olan 22.02.2010 tarihinden itibaren faiz talebinde bulunduğu gözetildiğinde, manevi tazminatın her bir tutukluluk süresi için ayrı ayrı belirlenerek faiz başlangıcının her bir tedbirin başlangıç tarihine göre belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Davacının Mehmetçik Vakfı İstanbul Temsilcisi olarak görevine devam etmesi halinde kurban faaliyetlerinde görevlendirilmesi ihtimalinde hak kazanacağı muhtemel zarar kapsamında kalan 7.270,62 TL ücretin ve 12.871,29 TL kıdem tazminatı farkının maddi tazminat hesabına dahil edilemeyeceği dikkate alınmadan yazılı şekilde maddi tazminata hükmolunması,
3-Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da üzerinde olacak şekilde fazla manevi tazminata hükmolunması,
4-Gerekçeli karar başlığında, dava türü olarak, "Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat'' yerine, ''Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kişilere Tazminat Verilmesi'' ibaresine yer verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 26.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.