Hukuk Genel Kurulu 2016/1641 E. , 2018/461 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;
“DAVA: Dava dilekçesinde, davacının katıldığı ihale nedeniyle baskılara maruz kaldığı; Cumhuriyet savcısının emri ile kötü muamelede bulunulduğu; kasıtlı olarak iddianame düzenlendiği ve tutuklandığı ileri sürülerek, 300.000,00-TL maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi talep olunmuştur.
CEVAP: Cevap dilekçesinde, davanın süresinde açılmadığı ve sorumluluk koşullarının oluşmadığı savunulmuştur.
GEREKÇE: Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğu hükümlerine dayalı olarak manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava şartı niteliğindeki görev sorunu, kendiliğinden ve öncelikle irdelenmelidir. (HMK m.114, m.115 )
Davalılardan Yusuf Hakkı Doğan, Yargıtay Üyesi sıfatını taşımakta olup; 01/04/2015 gün ve 6644 sayılı Yasa ile değişik HMK"nın 47/1. maddesi uyarınca, adı geçen yönünden dairemiz görevli bulunmaktadır. Bu davalı hakkındaki dosyanın ayrılması ve dairemizin yeni bir esasına kaydedilerek yargılamanın yürütülmesi biçiminde ara karar verilmiştir.
Diğer davalılar yönünden ise, yargılama aşamasında yürürlüğe giren 18/06/2014 gün ve 6545 Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değiştirilen 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 141 ve 142. maddelerinde ceza hakimleri ve Cumhuriyet savcıları aleyhine yargısal faaliyet nedeni ile açılan tazminat davalarının, zarara uğrayanın oturduğu yer Ağır Ceza Mahkemesi"nde karara bağlanacağı ve yine 6545 Sayılı Yasanın 86.maddesinde bu nedenle açılmış ve Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili Ağır Ceza Mahkemesi"ne gönderileceği düzenlenmiş olmakla; aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1-İhbar olunanlar ..., ... ve ... ile ilgili olarak görülen davada, 6545 sayılı Yasa"nın 70.maddesi ile değişik CMK.nın 141/3.maddesi ile 142. maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine,
2-Dosyanın talep halinde görevli Antalya Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi"ne gönderilmesine,
3-Takdiren para cezası tayinine yer olmadığına,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkemede gözetilmesine,”
Dair oybirliği ile verilen 26.01.2016 gün ve 2014/75 E., 2016/9 K. sayılı karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgelerin okunmasından sonra gereği görüşüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile görevsizlik kararı verilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle, Özel Dairece gerekçeli kararın tebliğe çıkarılarak davacının bizzat kendi imzasına 29.02.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, daha sonra aynı gerekçeli kararın tekrar tebliğe çıkarılarak aynı adreste yine davacının bizzat kendi imzasına 28.03.2016 tarihinde ikinci kez tebliğ edilmesi ve davacı tarafından temyiz dilekçesinin 11.04.2016 tarihinde verilmesi karşısında, davacıya gerekçeli kararın tebliğine ilişkin ilk tebligattan sonra aynı gerekçeli kararın ikinci kez tebliğinin geçerli olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının temyiz isteminin süresinde olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.
Özel Dairenin kararının Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 tarihinden önce verilmiş olması nedeniyle, 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432. maddesinin birinci fıkrası gereğince temyiz süresi, kararın usulen taraflardan herbirine tebliğ tarihinden itibaren 15 (onbeş) gündür.
Somut olayda Özel Daire kararı, davacının bizzat kendi imzasına 29.02.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, daha sonra aynı gerekçeli karar tekrar tebliğe çıkarılarak aynı adreste yine davacının bizzat kendi imzasına 28.03.2016 tarihinde ikinci kez tebliğ edilmiş olup, karar davacı tarafından 11.04.2016 tarihinde verilen dilekçe ile temyiz edilmiştir.
Davacıya 29.02.2016 tarihinde yapılan ilk tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması nedeniyle geçerli olduğundan, temyiz süresinin bu tarihten başlayacağında kuşku bulunmamaktadır. İkinci kez yapılan tebligat üzerine temyiz süresinin yeniden başlayacağının ve davacıya yeni bir temyiz hakkı bahşedileceğinin kâbulü olanaklı değildir. Aksi hâlde kararın süresi içerisinde temyiz edilmemesi suretiyle karşı yan lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlal edilmesi durumu söz konusu olacaktır.
Bu durumda davacı, 29.02.2016 tarihinde kendisine tebliğ edilen kararı 1086 sayılı HUMK"nın 432/1. madde hükmünde yazılı 15 günlük yasal temyiz süresi geçtikten sonra 11.04.2016 günü temyiz etmiş olmakla, temyiz istemi süresinde değildir.
1086 sayılı HUMK"nın 432/4. maddesi uyarınca, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında Özel Dairece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 E. ve 1990/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince Hukuk Genel Kurulu tarafından da bu yönde karar verilebileceğinden, davacının temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 432. maddesi gereğince, yasal süre geçtikten sonra verilen temyiz dilekçesinin REDDİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.03.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.