Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4083
Karar No: 2020/4535

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/4083 Esas 2020/4535 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalıların tapuyu hileli yollarla devrettikleri iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda yerel mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, davacıların ölümü nedeniyle mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunması gerektiği ve mirasçıların tümünün davayı birlikte yürütmeleri gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, Adli Tıp Kurumu dördüncü İhtisas Kurulundan davacıların ehliyetli olup olmadığı ile ilgili rapor alınması gerektiği ifade edilerek, hüküm bozulmuştur. İlgili kanun maddeleri HMK'nın 55. ve 60. maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi, 2659 sayılı Yasanın 7 ve 16. maddeleridir.
1. Hukuk Dairesi         2018/4083 E.  ,  2020/4535 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... Doğan vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-


    Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.
    Davacılar Tevhide ve ..., paydaşı oldukları 2654 ada 52 parsel sayılı taşınmazın vekil kıldıkları davalı oğulları Erdoğan aracılığıyla diğer davalı ..."e satış suretiyle devredildiğini, hileli yollar ile temin edilen vekaletname tarihinde ehliyetsiz olduklarını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı ..., taşınmazı yatırım amaçlı 100.000 TL bedel karşılığında satın aldığını ve satış bedelini vekil olan davalı ...’a ödediğini, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savumuştur.
    Davalı ..., borç olarak aldığı paranın teminatı olarak çekişmeli taşınmazı davalı ..."e devrettiğini, anne ve babası olan davacıların satıştan haberlerinin bulunmadığını, onları mağdur ettiğini, davanın kabulüne karar verilmesini isteğini belirtmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “…Somut olayda; ehliyetsizlik iddiası yönünden yukarıda değinilen ilke ve düzenlemeler kapsamında bir araştırma yapılmamış ve Adli Tıp Kurumu 4. ihtisas Kurulundan rapor alınmamıştır. Hâl böyle olunca; hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa davacılara ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın 2659 sayılı Yasanın 7 ve 16. maddeleri hükümleri gereğince Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, vekaletname tarihinde davacıların ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni üzerinde durularak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, kayıt maliki olan davalı ...’in de durumu bilerek hareket ettiği, iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 2654 ada 52 parsel sayılı taşınmaz 1/2’şer payla davacılar Tevhide ve ... adlarına kayıtlı iken vekilleri olan davalı ...(davacıların oğlu) tarafından 02.02.2012 tarihli vekaletnameye istinaden diğer davalı ...’e 03.02.2012 tarihinde satış suretiyle devredildiği; yargılama sırasında davacı Tevhide’nin 02.07.2015 tarihinde, diğer davacı ...’in ise 29.05.2020 tarihinde öldükleri, geriye mirasçıları olarak oğulları olan davalı ... ile dava dışı ...’un kaldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere dava, subjektif hakkına tecavüz edildiğini iddia eden kimsenin meşru hak ve menfaatlerinin korunması için mahkemeden hukuki koruma istemesidir. Mahkemeden hukuki koruma isteyen kimse de davacıdır.
    Bunun yanında her gerçek kişi, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Genel olarak mirasbırakanın alacakları, hakları ve malları mirasçıya geçer. Bu nedenle dava sırasında taraflardan birisi ölürse, istek şahsa bağlı bir hak değilse dava mirasçılar tarafından yürütülür.
    Dava, devam ederken davacının ölmesi halinde mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan mirasçıların tümünün davayı birlikte yürütmeleri gerektiği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 60. maddesi gereğidir.
    HMK"nın 55.maddesine göre de, taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunda belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Mirasçılardan bazısı duruşmaya gelmezse, gelen mirasçıya, gelmeyen mirasçıların olurlarının alınması ya da 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması için süre verilir. Temsilci atanırsa davaya temsilci huzuru ile devam edilir.
    Somut olaya gelince; davacılar Tevhide ve ...’in yargılama sırasında ölümü ile terekelerinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve davaya katılmayan mirasçılarının bulunduğu gözetilerek, davada yer almayan mirasçı ...’un olurunun alınması ya da miras şirketine TMK"nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan sonuca gidilmesi doğru değildir.
    Diğer taraftan; bozma ilamına uyulmuş olmakla ilgilileri lehine usulî kazanılmış hak oluşur ve mahkeme bozma gereklerini yerine getirmek zorundadır.
    Ne var ki, mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
    Şöyle ki, bozma ilamında, ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olması sebebiyle öncelikle incelenerek, davacılar Tevhide ve ...’in vekaletname tarihinde ehliyetli olup olmadıkları hususunda Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiği vurgulanmış; ancak, mahkemece sadece davacı ... hakkında Adli Tıp Kurumu"ndan rapor alınmak suretiyle vekaletname tarihinde ehliyetli olduğu saptanmış; diğer davacı Tevhide yönünden ise hukuki ehliyetinin olup olmadığı araştırılmamış, anılan davacı hakkında Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor aldırılmadan sonuca gidilmiştir.
    Hal böyle olunca, taraf teşkilinin sağlanması zorunlu bulunduğundan, öncelikle davacıların yargılama sırasında ölümü ile terekelerinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve davaya katılmayan mirasçılarının bulunduğu gözetilerek, davaya katılmayan mirasçı ...’un olurunun alınması yada miras şirketine TMK"nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi, davacı Tevhide yönünden vekaletname tarihinde hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde, diğer davacı ...’in de vekaletname tarihinde ehliyetli olduğunun saptandığı gözetilerek, davada dayanılan diğer hukuki sebep olan vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası yönünden inceleme yapılarak hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalı ...’in yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi