11. Hukuk Dairesi 2018/1565 E. , 2019/3234 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09/05/2017 tarih ve 2014/632 E. - 2017/494 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 05/10/2017 tarih ve 2017/607-2017/716 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 21.03.2012 tarihli sözleşmeye bağlı olarak 5.000.000,00 TL limitli 1.500.000,00 TL tutarında davalı bankanın Çiftlik Şubesinden kredi kullandığını, müvekkilinin kredinin tamamını kapatma için kendisinden erken kapatma ücreti adı altında 279.016,09 TL talep edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin davalıya, talep edilen ücretin hukuki mesnetten yoksun olduğunu belirtir ihtarname gönderdiğini, müvekkilinin ticari hayatını zora sokmamak adına taşınmazları üzerindeki ipoteği kaldırmak için bu parayı ödemek zorunda kaldığını, %20 oranında tahsil edilen erken kapama komisyonunun yasal olmadığını ileri sürerek erken kapama ücreti ve komisyon adı altında alınan 279.016,09 TL"nin 02.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; erken kapama maliyetinin yansıtılmasının mevcut yasal düzenlemelere, bankacılık kurallarına ve ticari teamüllere uygun olduğunu, BK"nın 80. ve TBK 96. maddesine göre davacının indirim talep edemeyeceğinin bildirildiğini, davacı tarafından imzalanan genel kredi sözleşmesinin 15.6 maddesinde erken kapama ücreti alınabileceğinin açıkça düzenlendiğini, davacı iddialarının hiçbir somut gerekçeye ve delille dayanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan 21.03.2012 tarihli kredi sözleşmesinin 15/6. maddesindeki ve geri ödeme planının son sayfasındaki düzenlemeler dikkate alındığında sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK uyarınca kredinin vadesinden önce kapatılması halinde davalının davacıdan erken kapama komisyonu talep etmesinin mümkün olduğu, ancak hangi oranda erken kapama komisyonunun uygulandığının sözleşme ve dosya kapsamından anlaşılamadığı, davalı bankaya yazılan 13.03.2017 tarihli yazı cevabına göre TCMB"na ticari kredilerde alınacak erken kapama komisyonunun kapanacak olan kredinin, ana para tutarını, faizini, kalan nakit akımını ve varsa ürünün içerdiği opsiyonu dikkate alarak belirleneceğinin bildirildiği, aynı tür kredi sözleşmesinden kaynaklanan ticari kredi borcunun aynı koşullarla erken ödenmesi halinde uygulanan faiz oranlarının diğer bankalardan sorulması sonucu dosya arasına alınan cevaplara göre Anadolu Bankası"nın %2, Deniz Bank"ın %2, Şeker Bank"ın %5, Türkiye Ekonomi Bankası"nın %5 ve Ziraat Bankası"nın %2 oranlarını uyguladıkları, İng Bank ve Finans Bank"ın ise sabit bir oran uygulamadıkları, bildirilen bu oranlara göre yapılan değerlendirmeyle hakkaniyet ilkesi gereği makul oranın %3 olduğu, bu anlamda 28.11.2016 tarihli ek bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, %3 oranının uygulanması halinde davalının alabileceği erken kapama komisyon bedelinin 46.636,00 TL olduğu, davalı tarafından alınan erken kapama komisyon bedelinin fahiş olduğu, kullanılan kredinin ticari nitelikte olması nedeniyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un uygulanamayacağı, davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamenin 01.04.2013 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten itibaren davacı tarafça 7 gün içerisinde ödeme talebinde bulunulduğu, anılan 7 günlük sürenin 09.04.2013 tarihinde sona erdiğinden davalının bu tarihte temerrüde düştüğü, taraflar tacir olduğundan uygulanması gereken faizin avans faizi olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 232.379,33 TL"nin 09.04.2013 tarihinden itibaren talep dikkate alınarak ticari avans faiz oranını aşmamak kaydıyla en yüksek banka mevduat faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun, taraflar arasındaki sözleşmede erken kapama komisyonunun alınacağının düzenlendiği, ancak oranın belirtilmediği, dosya kapsamında yapılan araştırma sonucunda diğer bankalarda aynı nitelikte ve şartlarda kredileri için uygulanan erken kapama komisyon oranlarının %2 ve %5 arasında olduğu, somut olayda erken kapatma komisyonunun %3 olarak alınmasını makul olduğu, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 11.904,83 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 29/04/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.492 sayılı Harçlar Yasası"nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay"ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastdan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.