10. Hukuk Dairesi 2015/11482 E. , 2015/20764 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hak sahibine yersiz ödenen aylıkların mirasçılarından tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilâmında belirtildiği şekilde davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosya kapsamında, davalılar vekilince sunulan, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.03.2012 tarih ve 2011/66 Es. – 2012/64K. Sayılı kararında, hak sahibi ...’ın mirasçıları olan davalılar ..., ..., ..., ... ve ...’a vesayeten ... tarafından 4721 sayılı TMK.’nun 606.maddesi uyarınca 3 aylık yasal süre içerisinde açılması nedeniyle mirasın reddedildiğinin tespitine dair hüküm kurulduğu, mirasın reddi iddiası bir def’i niteliğinde olmayıp, itiraz niteliğinde olup, her aşamada dikkate alınacağı gibi, bir kısım mirasçıların mirasın reddi hükümlerinden faydalanması karşısında aynı murisin diğer mirasçılarının bundan ayrı tutulması hakkaniyete de uygun düşmeyeceği değerlendirilmeksizin, ilamda yazılı gerekçe ile karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Kabule göre ise;
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294. maddesinde, yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai kararın hüküm olduğu, hükmün, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilerek tefhim olunacağı, hükmün tefhiminin her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı belirtildikten sonra 297. maddesinde hükmün kapsadığı hususlar sıralanarak, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz yinelenmeksizin, istemlerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu açıklanmış olup, anılan düzenlemeler, yargıda netlik ve açıklık ilkesine uygun olarak kamu düzeni ve barışının sağlanmasını amaçlamaktadır.
Ayrıca vurgulanmalıdır ki, ilk derece mahkemesince verilen karar, aleyhine temyiz yoluna başvurulması üzerine yasal denetim görevini yerine getiren Yargıtay tarafından bozulması ile ortadan kalktığından, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın tüm tarafları hakkında yukarıda değinilen yasal düzenlemeler çerçevesinde yerine getirilmeye elverişli yeni hüküm oluşturulması gerekmekte olup, bu anlamda bozulan karara yollamada bulunularak hüküm kurulamayacağı açıktır.
Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; Dairemizce verilen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davada taraf olarak yer alan tüm davalılar hakkında, belirtilen düzenlemelere uygun hüküm oluşturulması gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, ilk karara karşı temyiz yoluna başvurmayan davalılar yönlerinden hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.