17. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/11600 Karar No: 2014/2160 Karar Tarihi: 20.2.2014
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2012/11600 Esas 2014/2160 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2012/11600 E. , 2014/2160 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R-
Davacı 3. kişi vekili, ... 3. İcra Müdürlüğünün 2011/8689 sayılı takip dosyasından 26.10.2011 tarihinde haczedilen menkullerin müvekkilin ait olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili, davacı 3.kişi ile borçlu şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, isimlerinin adreslerinin aynı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece takip konusu borcun ödendiği, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.Dava, 3.kişinin İİK"nun 96 vd. maddelerin dayalı istihkak davasına ilişkindir.Takip konusu borcun 22.5.2012 tarihinde ödendiği, haczin düştüğü anlaşılmaktadır. Bu halde dava konusuz kaldığından "konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Bununla birlikte yargılama giderlerinin, bu arada avukatlık ücretinin alacak miktarı ile haczedilen taşınır malın değerinden hangisi az ise onun üzerinden nispi olarak davanın açılmasına sebebiyet veren tarafa yükletilmesi gerekir. Somut olayda, davacı şirket ile borçlu şirket adreslerinin ve ünvanlarının hemen hemen aynı olduğu, ortaklarının da aynı kişilerden oluştuğu, vekillerinin de aynı kişi olduğu, aralarında organik bağ bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine 3.kişi şirketin, borçluya kefil olduğu, borçlu şirket yetkilisi aleyhine alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla mevcudunun eksiltmek suçundan açılan davada borçlu şirket yetkilisinin suçu sabit görülerek vekalet ücretinden sorumlu tutulduğu da dosya içeriği ile sabittir. Kaldı ki, haczin borçlu şirket yetkilisinin huzurunda yapıldığı, mahalde borçluya ait belgeler bulunduğu da anlaşılmıştır. Bu halde, mülkiyet karinesi aksini güçlü delillerle ispat edemeyen davacı 3.kişinin davaya sebebiyet verdiği ortadır. Bu durumda davalı alacaklı yararına daha az olan mahcuzların değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmetmek gerekirken bu yön gözardı edilerek hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. Ne var ki bu durum yargılamanın devamını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca düzelterek onanması uygun görülmüştür. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 3.bendindeki "..vekalet ücreti takdirine yer olmadığına" ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "davalı alacaklı vekili yararına takdir edilen 1.092 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı alacaklıya verilmesine" ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine 20.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.