Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/9369
Karar No: 2018/800
Karar Tarihi: 08.02.2018

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/9369 Esas 2018/800 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/9369 E.  ,  2018/800 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Yeşilovacık kasabası, Baklalık mevkiinde bulunan 10000 m2"lik taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, krokide (A)=7468.74 m2 kısmının davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesi"nin 04/04/2011 gün 2011/219-3722 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""Mahkemece hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda, taşınmazların eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları usulüne uygun olarak incelenerek öncesinin belirlenmediği, doğal eğiminin saptanmadığı, memleket haritası ile orijinal kadastro paftasının getirtilip çakıştırılmadığı, 1980’li yıllara ait hava fotoğraflarının incelettirilmediği, keşifte taşınmazların konumu, toprak yapısı, üzerindeki bitki örtüsü ve çevre taşınmazlara göre arz ettiği özellikleri belirtir hakimin gözleminin zabta yazılmadığı, uzman ziraat mühendisi bilirkişiden; taşınmazın niteliği hususundaki, komşu parsellerin toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmadığı, fotogrametrik kadastro paftası getirtilerek kullanım sınırlarının araştırılmadığı, taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun, 1979 yılında 1744 sayılı Kanuna göre herhangi bir köy ya da belde sınırı esas alınmadan, seri bazda yapıldığı, kural olarak, orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş orman kadastrosu, harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenecek ise de; o yerde köy ya da belde sınırlarının tümünü kapsayan ve 4785 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak orman kadastrosunun yapılması halinde sağlıklı çözüme ulaştıracağı, 3116 sayılı Kanunda sadece Devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasının öngörüldüğü, bu nedenle; seri bazda, herhangi bir belde ya da ilçe sınırı esas alınmadan yapılan orman kadastrosu bulunduğundan, çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığının 4785, 5658 sayılı kanunlar ile 05.11.2003 gün 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği belirtildikten sonra usulünce orman ve zilyetlik araştırması yapılması"" gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kısmen kabulü ile; dava konusu, 25/12/2013 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 6753,68 m2"nin davacı adına kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş; hüküm davalılar Hazine ve Belediye Başkanlığınca temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 10.04.1980 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1973 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
    İncelenen dosya kapsamına, davanın mahiyetine, toplanan delillere, hükmün dayandırıldığı bilirkişi raporlarına göre, mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli olmadığı gibi, hüküm tarihinden sonra 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca kanun kapsamında yeni büyükşehir belediyeleri ihdas edilmesi ve büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmesi karşısında taşınmazın sınırları içinde bulunduğu ilçenin bağlı bulunduğu Büyükşehir Belediyesinin de davada davalı olarak bulunması zorunluluğu doğduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Şöyle ki;
    1- 6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir. On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince; 1) “...ve ... illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.” 2) “... ve ... Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülkî sınırlarıdır.” 3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
    Somut olaya gelince; mahkemece; 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, davalı İlçe Belediye Başkanlığı yanı sıra Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya katılımları sağlanmalıdır.
    2- Ayrıca, mahkemece hükme dayanak alınan 09.02.2014 tarihli müşterek bilirkişi raporunda 1988 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın açıklık alanlarda görüldüğü, dava konusu yerde çoğunlukla 5-6 yaşını geçmeyen zeytin ağaç ve ağaççıkları kuzey ve doğu tarafına ekilmiş olduğu, güney doğu ve batı tarafta henüz yeni dikilmiş zeytin fidanları olduğu, (A) harfi ile gösterilen kısmın evveliyatında emek ve masraf sarf edilerek imar ve ihya edildiği, zilyetlik süresinin 20 yıldan fazla olduğu belirtilmesine karşın, iade kararı üzerine düzenlenen bilirkişi raporunda 1988 tarihli hava fotoğrafında açıklık olduğu, 1990 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın büyük bölümünün hali arazi niteliğinde, bir kısmının ise çalılık olduğu herhangi bir kullanım olmadığı tespit edilmiştir. Dava 2006 yılında açılmıştır. Dava tarihine göre imar ihyanın en geç 1985-1986 yılında tamamlanmış olması ve dava tarihine kadar 20 yıllık kesintisiz ve davasız malik sıfatıyla ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunması gerekmektedir. Uzman orman bilirkişinin orman kadastro haritası, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritası bazında yaptığı uygulama ve incelemede taşınmazın evveliyatının orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşılmıştır. Ancak, gerçeğin bir görüntüsü olan hava fotoğrafları üzerinde yapılan inceleme ile bilirkişi tespitleri ve keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanları birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece taşınmazın imar ve ihya edilip edilmediği, imar ve ihya edilmişse tamamlandığı tarih, taşınmazın 1985 ve 1990 yılları arasında kullanılıp kullanılmadığı, üzerinde sürdürülen zilyetlik varsa ne kadar sürdüğü konuları tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmemiştir.
    O halde; mahkemece dava konusu taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığı sorulmalı, imar planında kalıyorsa tarihi gözönünde bulundurulmalı, keşif sırasında uygulanan memleket haritaları ve hava fotoğrafları ile, iade kararı üzerine incelenen memleket haritaları ve hava fotoğrafları(1988 tarihli hava fotoğrafı ile 1990 tarihli hava fotoğrafı) başka birime gönderilmiş ise bulunduğu yerlerden tekrar getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında bir jeodezi-fotogrametri mühendisi, toprak konusunda uzman bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; taşınmazın üzerindeki bitki örtüsü, imar ve ihyanın bulunup bulunmadığı, üzerinde sürdürülen zilyetliğin türü, tasarruf varsa tasarruf sınırları, toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; davacı gerçek kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, fen, jeodezi-fotogrametri ve ziraat bilirkişi tarafından dava konusu taşınmazların bulunduğu yeri gösteren dava tarihinden geriye doğru 15-20 yıl öncesine ait 1988 ve 1990 tarihli stereoskopik hava fotoğrafları, bunlardan üretilen memleket haritaları, topoğrafik harita ve kadastro paftası ile çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, stereoskop aletiyle incelenmeli, taşınmazlar üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı, 20 yıllık zilyetlik süresinin kesintisiz devam edip etmediği belirlenmeli, ziraat mühendisinden Kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve ... vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi