Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/335
Karar No: 2022/4952
Karar Tarihi: 24.05.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/335 Esas 2022/4952 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/335 E.  ,  2022/4952 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVALILAR :


    Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili, davalılar ..., ... ve ... vekili ve davalı ... Sağ. Hiz. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından duruşmalı, davalı ... vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 24/05/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı ... Sağ. Hiz. ve Tic. A.Ş. vekili Av. ... ..., diğer davalılar ..., ... ve ... vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    1-)Davalı ...'in katılma yoluyla temyiz talebi yönünden;
    Davalı vekili, davacı tarafın temyiz dilekçesine karşı düzenlediği temyize cevap dilekçesinde karara ilişkin temyiz itirazlarını ileri sürmüşse de söz konusu dilekçenin, HUMK'nın 433 üncü maddesinde öngörülen on günlük yasal süre içerisinde mahkemeye verilmediği anlaşıldığından, katılma yoluyla verilen temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-)Davacı ve davalılar ... ... Hizmetleri ve Ticaret A.Ş., ..., ... ve ...'ın temyiz itirazları yönünden;
    Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, tarafların yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin katılma yoluyla verdiği temyiz dilekçesinin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalılar ... ... Hizmetleri ve Ticaret A.Ş., ..., ... ve ...'ın temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılar ... ... Hiz. ve Tic. A.Ş., ..., ... ve ...'dan alınıp davacıya verilmesine, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılar ... ... Hiz. ve Tic. A.Ş., ..., ... ve ...'a verilmesine,
    21,40 TL bakiye temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya, 1.024,35 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı ... ... Hiz. ve Tic. A.Ş.'ye, 1.024,65 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalılar ..., ... ve ...'a yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı ...'e iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu davacı için açık, davalılar için kapalı olmak üzere, 24/05/2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.


    (Muhalif)


    K A R ŞI O Y

    Davacı 24 Mart 2009 tarihli dava dilekçesinde, 24 Mart 2008 tarihinde yapılan bileteral total trioidektomi ameliyatı sonrası ses kısıklığı ve nefes darlığı oluştuğunu, sosyal hayatının kısıtlandığını, ameliyatın sonuçları hakkında bilgi verilmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi, 75.000 TL manevi tazminatın davalı hastane ve doktorlardan tahsilini istemiştir.
    Davalılar, davacının 2002 yılından beri tiroid hastalığından muzdarip olduğunu, operasyon öncesi olası risk ve komplikasyonların yazılı ve sözlü olarak açıklandığını, ses kısıklığının sebebinin operasyona bağlı kişisel farklılıklar nedeniyle oluşan fibrosis sonucu yaralanma olduğunu, literatürde ses kısıklığının %2 ila 8 arasında bildirildiğini, operasyon sonrası 6 ile 12 aya kadar bekledikten sonra düzelme görülmez ise silikon yapılarak fonksiyonların düzeltilebileceğini, ses kısıklığının kalıcı olmadığını ve operasyonda ses tellerine müdahale olmadığını, operasyona konu nodüllerin %5 oranında kanser oluşturma riski bulunduğunu belirterek davanın reddini dilemişlerdir.
    İlk derece mahkemesince, davacının annesinin de guatr hastalığından dolayı daha önce ameliyat olduğu ve davacının ameliyat hakkında tıbbi bilgisinin bulunduğu, adli tıp raporunda; yapılan tüm tıbbi uygulama ve prosedürlerin tıp kurallarına uygun olduğunun belirlendiği, hastada oluşan şikayetin komplikasyon niteliğinde olduğu ve adli tıp raporunun gerekçeli ve yeterli olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesinin kararı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 2 Temmuz 2014 tarih ve 2013/23012 esas, 2014/22561 karar sayılı ilamı ile salt ameliyata rıza göstermenin yeterli olmadığı, ayrıca komplikasyonların da izah edilmesi gerektiği, aydınlatılmış onamda ispat külfetinin hekim ya da hastanede olduğu, imzalanan belgede önerilen tedavi yönteminin başarı şansı ve süresi, bu yöntemin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, tıbbi sonuçları ve olası komplikasyonları konularında bir açıklama bulunmadığı, dosyaya ibraz edilen bir onam belgesi de bulunmadığı, davalı tarafın davacıyı bu konuda bilgilendirdiği ve gerekli açıklamalar yaparak uyardığı hususu ve davacının yeterli derecede aydınlatılıp aydınlatılmadığı, operasyonun komplikasyonlarının bilinmesi halinde dahi bu operasyona davacının rıza gösterip göstermeyeceği konularının dosya içeriği ile anlaşılamadığı, hal böyle olunca bu konuda varsa davalı delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.
    İlk derece mahkemesince, davacının ameliyat sonrası ... ... ile ... danışmanlığı bayiliği sözleşmesini imzalayamaması arasında illiyet bağı bulunmadığından ve maddi zararın oluştuğunu ispatlayamadığından maddi tazminat talebinin reddine, davacıya imzalatılan onam formunun yeterli düzeyde olmadığı gibi ameliyat sonrası yaşayabileceği komplikasyonların ayrıntılı açıklanmadığı anlaşılmakla manevi tazminatın kısmen kabul ile 20.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
    Hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
    Manevi tazminat, 818 sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 56. maddesi) gereğince Hakimin özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adıyla hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olup adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığına ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar var olan durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan tutar kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve şartlar (tarafların kusuru, toplumdaki sıfat ve mevkileri, kastın yoğunluğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihi gibi şartlar) her olaya göre değişebileceğinden ... bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hemen belirtilmelidir ki, manevi tazminat ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. 22/06/1966 tarihli ve 7/7 sayılı içtihadı birleştirme kararının gerekçesinde de belirtildiği gibi ceza değildir. Çünkü davacının yararı düşünülmeksizin sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Malvarlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği için de gerçek anlamda bir tazminat sayılmaz. Manevi tazminat mağdurda veya zarara uğrayan da bir huzur hissi, bir tatmin duygusu doğurmalıdır. Manevi tazminatta temel olan ana düşünce budur.
    Kural olarak hükmedilecek manevi tazminat miktarının belirlenmesi hakimin takdirindedir. Kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda ... bu hakkını Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde açıklanan hakkaniyet ilkesine uygun olarak kullanmalıdır. Manevi tazminat miktarının tayininde davanın açıldığı 25 Mart 2009 tarihindeki paranın alım gücü, o tarihteki ekonomik enstrümanlar ile yargılama sürecinde paranın alım gücündeki kaybı, davacının bedeni eksiklik haline gelen ses kısıklığı nedeniyle hayatı boyunca yaşayacağı güç kaybı, bu eksikliğin bir nebze giderilmesi, davacının manevi tatmin duygusunun karşılanması, tarafların sosyal ekonomik durumları ve hakkaniyet gereği davacının talebi de gözetilerek daha fazla bir tazminata hükmedilmesi gerekirken hükmedilen tazminat miktarı az olduğundan kararın bu yönden bozulması gerektiği kanaati ile sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.


    ...
    Yargıtay 3 Hukuk Dairesi Üyesi











    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi