10. Hukuk Dairesi 2015/5945 E. , 2015/20727 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Uşak 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 14.01.2015
No : 2010/915-2015/1
Dava, aylık bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1983 – 29.07.2008 döneminde 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı bulunan, 24.08.2009 günü davalı Kuruma başvurarak malûllük ve sürekli iş göremezliğinin belirlenmesini isteyen davacının durumu Kurum Bölge Sağlık Kurulunca değerlendirilerek 18.02.2010 tarihli yazıyla kendisine, 25. maddeye göre %60 oranında kayıp bulunmakta ise de anılan arıza/hastalıkla çalışmaya başlandığından malûllük aylığı bağlanamayacağının bildirildiği, davacının 10.06.2010 günü bu kez 5510 sayılı Kanunun 28. maddesi yönünden yaptığı tahsis başvurusu üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu tarafından 29.09.2010 tarihinde, çalışma gücünü en az %60 oranında kaybettiği saptanan sigortalı bu düzeydeki arıza veya hastalığıyla çalışmaya başladığından kendisine aylık bağlanamayacağına ilişkin rapor düzenlendiği, anılan bulgulara dayanılarak Kurumca aylık tahsis talebi reddedilen davacının işbu davayı açtığı anlaşılmakta olup yapılan yargılamada düzenlenen, beden çalışma gücünün en az %60 oranında kaybedilmediği yönündeki 02.10.2013 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulu ve 21.08.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kurulu raporlarına dayanılarak istem reddedilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 25. maddesinde, çalışma gücünün en az %60"ını kaybettiği belirlenen 4. maddenin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalının malûl sayılacağı, ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başlandığı tarihten önce çalışma gücünün %60"ının kaybedildiği saptanırsa, sigortalının bu hastalık veya engelliliği sebebiyle malûllük aylığından yararlanamayacağı belirtildikten sonra 26. maddesinde aylık bağlama koşulları sıralanmıştır.
Diğer taraftan söz konusu Kanunun 28. maddesinin 2. fıkrasında yaşlılık sigortasından aylık tahsis şartları bildirilmiş, 4. fıkrasında, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce 25. maddeye göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalığı veya engelliliği bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından
./..
yararlanamayan sigortalılara, en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3960 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak koşuluyla yaşlılık aylığı bağlanacağı, 5. fıkrasında, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının %50 ilâ %59 arasında olduğu anlaşılan sigortalıların en az 16 yıldan beri sigortalı ve 4320 prim ödeme gün sayısına sahip olmaları, oranın %40 ilâ %49 arasında olduğu anlaşılan sigortalıların ise en az 18 yıldan beri sigortalı ve 4680 prim ödeme gün sayılarına sahip olmaları şartıyla 2. fıkranın (a) bendindeki yaş koşulları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanacakları açıklanmıştır.
Ayrıca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesinde, hakimin, tarafların istem sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre istem sonucundan daha azına karar verebileceği, 31. maddesinde, hakimin, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği, kanıt gösterilmesini isteyebileceği belirtilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında dava değerlendirildiğinde, özellikle bu konudaki belirsizlik karşısında öncelikle davacı vekilinden sorulmak suretiyle hükmedilmesi istenilen talep açıklıkla ortaya konularak davanın malûllük aylığı tahsisine mi, yoksa yaşlılık sigortasından aylık bağlanmasına mı ilişkin olduğu netleştirilmeli, sonrasında, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu rapor ve saptamalarının Kurum yönünden bağlayıcılığı dikkate alınarak gerektiğinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kurulu’ndan da istem kapsamında yapılacak tıbbi irdelemeyi ve sonucu içeren rapor alınmalı, tüm tahsis şartları irdelendikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 26.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.