Esas No: 2022/2920
Karar No: 2022/4958
Karar Tarihi: 24.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2920 Esas 2022/4958 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/2920 E. , 2022/4958 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
DAVACILAR :
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacılardan ... ve ... ile anneleri ...’nın 20/09/2010 tarihinde davalı sürücü ...’in idaresindeki aracın çarpması sonucu ağır şekilde yaralandıklarını, davacı ...’nin meydana gelen kazada ayağı koparak malul kaldığını, olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olan davalı ...’in anne ve babası olan diğer davalıların da sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, davacılardan ... için iş gücü kaybı nedeniyle 13.000 TL maddi, 100.000 TL manevi; ... için 1.000 TL maddi, 5.000 TL manevi, ablası ...’nin yaralanması nedeniyle 10.000 TL manevi; davacı anne ... için 1.000 TL maddi, 5.000 TL manevi, kızı ...’nin yaralanması nedeniyle 30.000 TL manevi, kızı ...’in yaralanması nedeniyle 5.000 TL manevi; baba ... için 1.000 TL maddi, eşi ve kızlarının yaralanması nedeniyle 40.000 TL manevi; davacı anneanne ... için 15.000 TL manevi, davacı dede ... için 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişler; 17/04/2015 tarihli dilekçe ile maddi tazminat taleplerini davacılardan ... için 250.774,57 TL, ... için 23.771,88 TL, ... için ise 36.621,36 TL olarak belirlemişlerdir.
Davalılar; taşıt yolunda yürüyen davacıların da olayın meydana gelmesinde kusurlarının bulunduğunu, kazanın taksirle meydana geldiği dikkate alındığında talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacılardan anneanne ve dedenin tazminat isteminde bulunamayacaklarını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine, davanın görüldüğü mahkemece; davalı ...’in kullandığı aracın 20/09/2010 tarihinde davacılardan ..., ... ve ...’ya çarpması sonucu bahse konu davacıların yaralandıkları, ...’in % 3,3 , ...’nın % 8,3 , ...’nin ise % 43 oranında malul kaldığı, olayın meydana gelmesinde davalı ...’in tam kusurlu olduğu, davalıların sorumluluklarının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine; Dairece verilen 10/10/2018 tarihli ve 2016/21893 E. - 2018/9811 K. sayılı kararla; mahkemece, davacı ...’ın kızları ve eşinin yaralanması nedeniyle manevi tazminat istemiyle açmış olduğu eldeki davada toplam 40.000 TL tazminat isteminde bulunmasına rağmen; eşi ve kızlarının her biri yönünden talebinin açıklatılmadığı gibi kızlarının yaralanması nedeniyle manevi tazminat istemine yönelik hüküm de tesis edilmediği, yine maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiş ise de bu yönde herhangi bir gerekçeye yer verilmediği gerekçesiyle, bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davacı ...’ın 17/04/2015 tarihli ıslah dilekçesinde maddi tazminat isteminde bulunmadığı, eşinin yaralanması nedeniyle 5.000 TL, kızları ...’in yaralanması nedeniyle 5.000 TL ve ...’nin yaralanması nedeniyle 30.000 TL manevi tazminat talep ettiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine; Dairece verilen 20/02/2020 tarihli ve 2019/5116 E. 2020/1521 K. sayılı kararla; (1) numaralı bentle davalıların sair temyiz itirazları reddedildikten sonra; davacılar ..., ... ve ... yönünden takdir edilen manevi tazminat miktarlarının az olarak tayin edildiği, davacılar ... ve ...'in, olayda yaralanan kızı ve torunları için nesep bağından kaynaklanan ilişki çerçevesinde belli oranda acı ve elem hissedecekleri, bu nedenle davacılar ... ve ... yönünden adı geçen davacıların yaralanması nedeniyle hakkaniyete uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, ayrıca reddedilen kısımlar yönünden davalılar ... ve ... lehine vekalet ücretine hükmedilmediği...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat ile davacı ... için takdir edilen manevi tazminat ve davacı ... için eşinin yaralanması nedeniyle takdir edilen manevi tazminat yönünden verilen hüküm bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacılardan ... için 4.000 TL manevi, kızı ...’nin yaralanması nedeniyle 20.000 TL manevi, ...’in yaralanması nedeniyle 3.000 TL manevi; ... için 80.000 TL manevi; ... için kızı ...’nin yaralanması nedeniyle 20.000 TL manevi, ...’in yaralanması nedeniyle 3.000 TL manevi; ... için 10.000 TL manevi, ... için 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İhtiyari dava arkadaşlığı” başlığı altında düzenlenen 57 nci maddesinde; “(1) Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:
a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.
b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.
c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması,”,
“ İhtiyari dava arkadaşlarının davadaki durumu” başlığı altında düzenlenen 58 inci maddesinde ise; “İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Öte yandan; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlığı altında düzenlenen 10 uncu maddesinde;
"(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.”;
Aynı Tarifenin 13 üncü maddesinde ise;
“(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda, mahkemece; maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu gözetilerek, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10 uncu ve 13 üncü maddeleri uyarınca, kendisini vekille temsil ettiren her bir davacı lehine hüküm altına alınan manevi tazminat miktarları üzerinden ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme tek vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının vekalet ücretine yönelik (13) ve (15) numaralı bentlerinin çıkarılarak yerlerine sırasıyla;
“13-Manevi tazminat istemiyle açılan davada ihtiyari dava arkadaşı olan davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan kabul edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin ilgili maddeleri uyarınca hesaplananan 11.200 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı ...’ye, 3.000 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili davacı ...’e, 4.050 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili davacı ...’ya, 3.450 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili davacı ...’a verilmesine,”,
“ 15- Manevi tazminat istemiyle açılan davada ihtiyari dava arkadaşı olan davacılardan ... ve ... kendilerini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan kabul edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT nin ilgili maddeleri uyarınca hesaplanan 3.400’er TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ayrı ayrı davacılara verilmesine,” bentlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.