23. Hukuk Dairesi 2016/6478 E. , 2019/4604 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ve davacı şirket yetkilisi ......."nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen toplu konut inşaatı işini konu alan sözleşmenin dışında, davalı belediyenin bilgisi ve isteği doğrultusunda yapılan bir takım alt yapı imalatlarının bedellerinin müvekkiline ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 596.899,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu imalatların yapılması hususunda davacıya talimat verilmediğini, bu imalatların başka bir firmaya yaptırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, dava konusu iş için davalı ... tarafından ihale yapıldığı ve işin en düşük fiyat veren dava dışı bir firmaya yaptırıldığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Davacı vekilinin diğer temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesi dışında yapıldığı ileri sürülen imalat bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Sözleşme dışı iş, sözleşme kapsamındaki işin yapımı sırasında veya bitiminden sonra işin gereği olarak yüklenici tarafından kendiliğinden ya da iş sahibinin talebi ile yapılan iştir. Sözleşme dışı işin, yapıldığının ve bunun iş sahibinin yararına olduğunun kanıtlanması halinde, 818 sayılı BK"nın 410. vd. (TBK 526. vd) maddelerindeki vekaletsiz iş görme hükümleri gereğince, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre bedelinin talep edilmesi mümkündür.
Dosya kapsamında ilk olarak mahallinde yapılan keşif üzerine alınan 09.05.2012 bilirkişi heyet raporunda dava konusu imalatların bedeli hesap edilmiş, tarafların itirazı üzerine alınan ek raporlarda sözleşmedeki tenzilat oranı uygulanıp netice olarak imalat bedeli 131.907,00 TL olarak tespit edilmiştir. Tarafların itirazı üzerine alınan 13.01.2015 tarihli ikinci heyet raporunda ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2011 yılı birim fiyatlarına göre imalatlarının bedelinin 101.635,18 TL olduğu açıklanmıştır.
Davalı iş sahibi belediye tarafından, son alınan rapora karşı sunulan 19.02.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, yüklenicinin dolgu malzemesini Avanos ilçesinden değil, Ürgüp ilçesinde Toki yakınında bulunan dere yatağından temin ettiği, dolayısıyla nakliye masrafının daha düşük olması gerektiği, Avanos ilçesinden mahalline dolgu malzemesi taşındığına dair ortada fatura, makbuz, irsaliye gibi hiç bir belge bulunmadığı yönünde itirazda bulunmuştur.
Görüldüğü gibi, iş sahibi davalı belediyenin itirazı 13.01.2015 tarihli raporda tespit edilen işlerin yapılıp yapılmadığına ilişkin olmayıp, nakliye masraflarının hesabına ilişkindir.
Mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmesi amacıyla, Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi"nden, talimat yoluyla alınan 03.12.2015 tarihli rapor, hukukçu ve muhasebeci bilirkişiler tarafından hazırlanmış olup, konunun uzmanı olmayan bu bilirkişiler tarafından hazırlanan raporda, dava konusu işlerin, taraflar arasındaki sözleşme ve onaylı projenin kapsamı dışında kalıp kalmadığının tespitinin uzmanlık alanlarının dışında olduğu, bu nedenle bu konuda bir değerlendirme yapılamayacağı, ancak davalı belediyenin bu işleri Ertesi İnş. Haf. Tur. Taah. San. Ve Tic. Ltd. Şti. isimli başka bir şirkete yaptırdığı, bu şirket tarafından belediyeye keşide edilen 03.09.2010 tarihli 13.070,86 TL tutarlı fatura bedelinin ödendiği, bu fatura içeriğinin "735 mt 200 mm koniger boru, 65 mt 300 mm koniger boru ve 135 mt Sent PVC içme suyu borusu" şeklinde olduğu belirtilmiştir.
Söz konusu fatura içeriğine göre, davalı ... tarafından, bahsi geçen şirketten bir kısım inşaat malzemesi alındığı anlaşılmış olup, sırf bu faturaya dayalı olarak, dava konusu tüm imalatların adı geçen şirket tarafından yapıldığı sonucuna varılması hatalı olmuş, mahkemece bu rapora dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Diğer yandan, davacı şirket tarafından açılan iflas erteleme davasında, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 27.12.2013 tarih ve 2011/505 E., 2013/349 K. sayılı ilamıyla, davacı şirketin iflasına karar verilmiş olup, bu karar Dairemizin 02.10.2015 tarih ve 2015/4174 E., 2015/6223 K. sayılı ilamıyla bozulmuştur.
İİK"nın 191. maddesi gereğince borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüz olup, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflâs ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesinde de masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Diğer anlatımla, iflasın açılmasıyla dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK"nın 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK"nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Müdürlüğü"ne (İflas Dairesine) aittir. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını (yani davalara devam edip etmeyeceğini) tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, Kanun, müflisin taraf bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durmasını kabul etmiştir. (md. 194). İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin (davacı veya davalı olarak) taraf bulunduğu hukuk davaları, (maddede yazılı istisnalar dışında) iflâsın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından (md. 237) on gün sonraya kadar devam eder; ancak bundan sonra, duran hukuk davalarına devam edilebilir. (md. 194/1) Müflisin davacı olduğu davalarda, iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde, o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir (md. 245). Hiçbir alacaklı, davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir. (Dairemizin 23.01.2015 tarih 2014/9500 E., 2015/453 K. Sayılı ilamı)
Bu durumda, mahkemece, öncelikle davacı şirket tarafından açılan iflas erteleme davasının akibeti araştırılarak, anılan yasal düzenlemeler uyarınca işlem tesis edilmesi, bu şekilde davadaki temsil durumunun açıklığa kavuşturulmasının ardından, konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, mahallinde yapılan keşif üzerine alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri giderecek nitelikte, yeni bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, konusunda uzman olmayan bilirkişi heyeti raporuna dayalı olarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 2037,00 TL duruşma vekalet ücretinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.11.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.