Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/20717 Esas 2015/20706 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/20717
Karar No: 2015/20706
Karar Tarihi: 26.11.2015

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/20717 Esas 2015/20706 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/20717 E.  ,  2015/20706 K.
  • KESİN HÜKÜM
  • ASIL ALACAK DAVASININ KABULÜNDEN SONRA AÇILAN FAİZ DAVASI
  • HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 297

"İçtihat Metni"

Dava, faiz alacağı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, önceden açtığı davada, davalı Kurumun aylık kesme işleminin iptalini, Kuruma borçlu olmadığının tespitini ve ödenmeyen aylıkların faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, Mahkemece davacının davası kabul edilmiş ve kabule ilişkin karar 21. Hukuk Dairesinin 28.02.2013 günlü ve 2011/10933 E., 2013/3625 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
Eldeki davada ise, davacı, 20.12.2005 tarihinden itibaren mahrum kaldığı yaşlılık aylıklarının yasal faizinin tahsilini talep etmektedir.
Mahkemece, her ne kadar kesinleşen önceki davada verilen hükümde davacının faiz talebine ilişkin herhangi bir karar verilmediği ve bu yönden hükmün kesinleştiği gerekçesi ile davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmış ise de, verilen kararın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Kesin hüküm, ancak konusunu teşkil eden iddia hakkında geçerli olabilir; bu nitelikte bir hüküm nedeniyle yeniden söz konusu edilemeyecek olan, hüküm fıkrasında karara bağlanan husustur. Zira, hüküm olmayan yerde kesinlik de olmaz. Bu nedenle, olumlu veya olumsuz olarak karara bağlanmamış olan her iddia, yeni bir dava konusu yapılabilir.
Mahkemece, olumlu veya olumsuz olarak karara bağlanmamış bir iddia, yeni bir dava konusu yapılabileceğinden; kesin hükmün varlığından söz etme imkanı da bulunmamaktadır.
Belirtilmelidir ki, açılan bir davada, faiz isteği hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş ise, hükmü temyiz etmeyen davacının sonradan faiz istemiyle dava açmasına engel bir durum yoktur. Davada, faiz bölümü, asıl alacaktan ayrı bir nitelik taşıdığı için, bu haktan açıkça vazgeçilmedikçe ileride yeni bir dava ile isteğinin tekrarlanması mümkündür.
Mahkemece, faiz isteğinin karar dışında bırakılmış olması, bu isteğin zımnen reddedildiği anlamına da gelmez. Her şeyden önce, aksi düşünce tarzının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 297. maddesine aykırı düşeceği açıktır.
Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.11.1973 gün ve E:1971/9-762, K:1973/901, 12.06.1991 gün ve E:1991/4-234, K:1991/352 ve 03.11.2004 gün, E:2004/18-545 ve 573 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine, 26.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.