11. Hukuk Dairesi 2018/1612 E. , 2019/3226 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy (Kapatılan) 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/12/2016 tarih ve 2015/67 - 2016/206 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 05/02/2018 tarih ve 2017/948- 2018/157 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle
dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış "POLO" ve at üstünde polo oyuncusu figürlü şekil markaları olduğunu, markaların Paris sözleşmesi ve 556 sayılı KHK"nun 7/i ve 8/4 maddeleri uyarınca tanınmış markalar olduğunu, ancak davalının kötü niyetli olarak "POLOCOUNTRY" ibareli markayı 2012/36775 numarası ile tescil ettirdiğini, bu markanın müvekkilinin polo esas unsurlu markaları ile davalı tarafından üçüncü sınıflarda yer alan emtialarda tescil ettirilen marka arasında benzerlik bulunduğunu ileri sürerek 556 sayılı KHK"nun 7-1/b, 8/1-b, 7/i , 8/3, 8/4, 8/5 maddeleri uyarınca davalıya ait markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, markaların aynı ve ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığını, markanın bütünü itibariyle nazara alınması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafın 1991 yılından bu yana tescilli POLO ibareli markaları ile davalının markasının görsel, işitsel açıdan birbiri ile benzediği, davacı markasının davalı markasının tescil edildiği tarih itibariyle tanınmış olduğu, bu sebeple davalının tescilinin kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karar aleyhine, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; POLO ibaresi davacının ticari unvanının ayırt edici unsuru olduğunu, 1967 yılından bu yana, dünyanın çoğu ülkesinde özellikle spor giysi, aksesuar, parfümeri gibi ürünlerin pazarlandığı parekende satış mağazalarının 35. sınıfta hizmet markası olarak kullanıldığı, dünya çapında çok sayıda satış noktası, dünyanın çoğunluktaki ülkelerindeki tescil sayısı, markanın yıllık ciroları, dünya basınına konu haberleri, tanıtımları ile gerek mağazacılık, gerekse spor giyim ve aksesuarları ürünleri konusunda dünyaca tanınmış bir marka olduğunda uyuşmazlık bulunmadığı, herkesçe bilinen vakaların çekişmesiz sayılması nedeniyle davacının markasının tanınmış olup olmadığının tespiti konusunda bilirkişi incelemesine gerek bulunmadığı, Markalar Dairesi Başkanlığının yazısında, Türkiye"de başka bir firmaya ait POLO ibareli tanınmış marka bildirilmiş ise de; davacının markasının tanınmışlığı yerel olmadığı ve çok tanınmış markalar arasında yer aldığı, davacının Türkiye"de de 35. sınıf hizmet markası olarak ve 08,09,14,16,18,21,24,25,27,28 ürün sınıflarında tescilli seri markaları mevcut olduğu, taraf markalarının ayırt edici unsuru POLO ibaresi olduğu, bu durumda markaların karıştırılmaya sebep olabilecek nitelikte benzer olduğunu, davalının POLO ibaresine COUNTRY sözcüğü ekleyerek kendi markasının davacı markasının yeni bir serisi olarak algılaması hedeflendiği, davacı markasının KHK"nın 7/1-ı fıkrası bakımından Paris Sözleşmesi 1.mükerrer 6.maddesine göre tanınmış marka statüsünde olduğu, aynı markanın KHK"nın 8/4.fıkrası gereğince tescili tanınmış marka olması itibariyle TRİPS sözleşmesi 16/3.maddesi uyarınca, markanın tescil edildiği mal ve hizmetlere benzemeyen mal ve hizmetler bakımından da bu mal veya hizmetlerle tescilli markanın sahibi arasında bir bağlantı olduğunu göstermesi ve bu kullanım şekli nedeniyle tescilli ticari marka sahibinin menfaatlerinin zarar görme olasılığı durumunda farklı ürün ve hizmetler içinde markanın hükümsüzlüğü mümkün olduğu, davacının tanınmış POLO markasının kapsamındaki ürünlere benzer ürünlerin POLOCOUNTRY markasıyla pazarlanmasının davacının markasının imajına ve markayı tanıtmak için yaptığı yatırımlara zarar vereceği, kullanılan ürünlerin niteliği bakımından yakınlık bulunduğundan markanın tanınmışlığı nedeniyle de 556 KHK"nın 8/4, 7/1-ı, 42/1-a ve b maddeleri gereğince ürünler farklı kabul edilse bile tanınmışlık nedeniyle de davalı markasının hükümsüzlük koşulları oluştuğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece, yaptırılan bilirkişi incelemesine dayanılarak davacı markasının tanınmış marka olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş olup, bölge adliye mahkemesince, her ne kadar mahkeme kararına dayanak raporda incelenen markalar davacı şirkete ait olmayıp, dava dışı bir şirkete ait olsa da, yukarıda yazılı nedenlerle davacı markasının tanınmışlığında uyuşmazlık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
6100 sayılı HMK"nın 353/1-b. 2. maddesi "Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir." hükmünü haiz olup, anılan hüküm doğrultusunda Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken HMK 353/1-b-1. maddesi uyarınca başvurunun esastan reddine dair karar verilmesi yerinde görülmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re"sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine,
29.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.