17. Hukuk Dairesi 2012/11595 E. , 2014/2095 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 8. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/05/2012
NUMARASI : 2010/572-2012/494
Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı 3.kişi vekili, Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2010/10159 sayılı takip dosyasından, davacıya ait işyerindeki malların 24.05.2010 tarihinde haczedildiğini belirterek, İİK"nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak istihkak davasının kabulü ile anılan hacizlerin kaldırılmasını istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, borçlu şirketin alacaklılardan mal kaçırma amacı ile yeni bir şirket kurduğunu, borçlunun mağaza müdürü ve diğerlerinin aynı işyerinde çalışmaya devam ettiğini haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, borçluya ait adresin haciz adresi olmadığı, haciz adresinin davacı şirkete ait olduğu ve hacizli malların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3.kişinin İİK"nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle takip ve davanın tarafı olmadığı anlaşılan Hülya Kaçar"ın karar başlığında, davalı olarak gösterilmesi mahallinde her zaman düzeltilmesi mümkün maddi hata olması, nedeniyle davalı alacaklı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosya içiresindeki belgelerden ve davacı şirket beyan ve delillerinden borçlu şirketin "L......" marka ürünleri satan bayii konumunda olduğu ve anılan marka sahibi firmanın işyerlerini kendi kiralayarak alt kiracı olarak bayiilerine verdiği sabittir. Davacı şirketin borcun doğumundan sonra borçlu şirket ortağı A..K..ın kardeşi, diğer borçlu ortağı Z..K.."ın kızı H..K.. adına %50 ortak olacak şekilde yine aynı marka ürünün satış bayiisi olarak kurulduğu, kuruluşunda ticari defter kayıtlarında bir mal alışı olmamasına rağmen 70.000,00 TL mal kaydının bulnuduğu tesbit edilmiştir. Yine alacaklı tanıkları, haciz adresindeki işyeri kasasında borçlu ortağı A..K..ın oturduğunun görüldüğünü beyan etmişlerdir.
Bu olgular, davacı şirketin, borcun doğumundan sonra, borçlu şirket ortakları ile yakın organik bağ bulunan kişi adına, aynı konuda faaliyette bulunmak üzere kurulduğu ve yeni kurulan şirkete mal devri yapıldığı, yapılan işlemlerin alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik danışıkılı örtülü işyeri devri niteliğinde olduğundan davalı alacaklı yönünden hüküm ifade etmeyeceği açıktır.
Mahkemece, tüm bu maddi ve hukuki veriler dikkate alınarak davacı 3.kişinin davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3-Yargılama sırasında 21.09.2010 tarihinde, dava dayanağı takip konusu alacak F.. A.. tarafından, H..C.."a temlik edilmesine rağmen, anılan şahsın davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi de doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine 18.2.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.