5. Hukuk Dairesi 2016/10470 E. , 2017/11135 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasının kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca DÜZELTİLEREK ONANMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 18/01/2016 gün ve 2015/18664 Esas - 2016/234 Karar sayılı ilama karşı davalılar vekilince verilen dilekçe ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R –
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkin davanın kabulüne dair mahkemece verilen karar, taraf vekillerinin temyiz itirazları doğrultusunda düzeltilerek onanmış olup; bu karara karşı, davalılar vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, Yargıtay ilamında yazılı gerekçelere göre davalılar vekilinin aşağıda belirtilen hususlar dışında sair karar düzeltme istekleri HUMK"nun 440.maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından yerinde değildir. Şöyle ki;
Dosyada bulunan belgelerden, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibari ile imar parseli olduğu anlaşıldığı halde, dava konusu taşınmazın mukayese sonucu bulunan m² değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılarak, hesaplama yapan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığı halde ,hükmün sehven düzeltilerek onanadığı, bu kez yapılan incelemede anlaşılmakla,
Davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 18.01.2016 tarih 2015/18664 Esas -2016/234 Karar sayılı düzeltilerek onama ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Arsa niteliğindeki ... ili ... ilçesi ...mahallesi 2430 ada 409 parsel sayılı taşınamza emsal mukayesesi yapılmak suretiyle değer biçilmesi yöntem olarak doğrudur.Ancak;
1-Dosyada bulunan belgelerden, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibari ile imar parseli olduğu anlaşıldığı halde, dava konusu taşınmazın mukayese sonucu bulunan m² değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılarak, hesaplama yapan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2)Kamulaştırma bedeli açıkça belirtilmeden acele el koyma kararı ile belirlenen miktarın mahsubundan sonra kalan kısmın ödenmesine karar verilmek suretiyle infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması,
3)2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesi’nin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1. Bölüm kararı da göz önüne alınarak, faize karar verilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillernin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalılardan peşin alınan temyiz ve karar düzeltme harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine,19/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.