10. Hukuk Dairesi 2015/22065 E. , 2015/20686 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali, istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı dava dilekçesinde, dava dışı ... Tek. Mak. San. Tic. Ltd. Şti"nin 1996 ve 1997 yıllarına ait prim borcundan dolayı, tarafına gönderilen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, 6552 sayılı Kanunun 64.maddesine göre kuruma dava açılmadan önce başvuru yapılması gerektiğinden ve bu konuda başvuru yapılmadığı anlaşıldığından bahisle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanun"un 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Anılan madde ile, Kurum alacakları için 6183 sayılı Kanunun 55. maddesi hükmü uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı 7 gün içerisinde dava açabilme olanağı bulunmaktadır.
Öte yandan, 11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 64"üncü maddesi ile 5521 sayılı Kanunun 7"inci maddesinin üçüncü fıkra olarak “31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” hükmü eklenmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 80’inci maddesinin birinci fıkrasına göre, işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden, anılan Yasa gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kurum’a ödemeye mecburdur. İş bu davada ödeme emrine konu borç da, 506 sayılı Yasa’nın 80. maddesinin birinci fıkrası kapsamında prim borcu olup, borcun tahakkuku ve kesinleşmesi anılan kanun kapsamında gerçekleşmiştir. Anılan yasa maddesinin 5.fıkrasında ise, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı benimsenmiş, anılan madde 06.07.2004 günü yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanunla yeniden değiştirilerek tahsil aşamasında 6183 sayılı Kanunun 51 ve 102’nci maddeleri hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, 01.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5458 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilen maddeyle, tahsil sırasında 6183 sayılı Kanunun uygulanmayacak maddeleri arasına 106’ncı madde eklenmiştir.
Kaldı ki, 5502 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun"un 34.maddesinde kurum gelirleri tek tek belirtilmiş, maddenin “a” bendinde “Sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası prim gelirleri” kurum gelirleri arasında sayılmıştır. Aynı kanunun 37.maddesinin üçüncü fıkrasında ise, süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları, katılım payları Kurum alacağına dönüşeceği ve bu alacakların tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddelerin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu durumda, mülga 506 Sayılı yasanın 80.maddesi ve 5502 Sayılı yasanın 34 ve 37.maddeleri nazara alındığında, tahakkuk eden ve kesinleşen dava konusu prim borcu, bir Kurum alacağına dönüştüğünden, ilgili prim borcunun tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun, yukarıda belirtilen maddeleri haricinde, diğer maddeleri uygulama alanı bulacaktır.
Önemle vurgulanmalıdır ki, 6183 Sayılı Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, kamu alacağının ödenmesi, süresinde ödenmeyen alacaklara uygulanacak mali müeyyideler, süresinde ödenmeyen alacakların zor alım yoluyla tahsili, kamu alacağının tahsil güvenliğini sağlamak için alınacak tedbirler, kamu alacağının tahsil zamanaşımı ve terkini hükümlerini düzenlemekte olup, tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş Kurum alacaklarının nasıl tahsil edileceğini düzenleyen bir usul kanunudur.
Yukarıdaki bilgiler ışığında, ödeme emrine konu uyuşmazlığın, 6552 Sayılı yasa ile 5521 Sayılı yasanın 7.maddesine ekli 3.fıkra içeriğine uygun olarak gerçekleşmiş bir uyuşmazlık olup, yasada, dava açılmadan önce anılan madde kapsamında Kuruma başvuru yapılarak, başvurunun reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açılabileceği belirtilmiş ise de, davalı kurumun düzenleyip tebliğ ettiği ödeme emri ile redde yönelik iradesini ortaya koyduğu ve yeniden kuruma başvurulmasının sonuca etkili olmayacağı nazara alındığında, davanın esasına girilip sonuca göre karar verilmesi gerekirken, aksi yönde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün sair hususlar incelenmeksizin, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 26.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.