21. Hukuk Dairesi 2019/3269 E. , 2019/4889 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 36. İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
A)Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde, Müvekkil davalının DSİ Antalya 13. Bölge Müdürlüğü’nde dozer operatörü olarak çalışırken 08.01.2004 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu sağ elini kaybetmek sureti ile sürekli iş göremez hale geldiğini beyanla, belirsiz alacak davası niteliğinde şimdilik 30.000TL maddi tazminatın olay tarihi 08.04.2004 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Talep artırım dilekçesiyle hesap raporuna itirazlarını ileri sürmekle beraber, maddi tazminat istemini 135.000 TL daha artırarak 165.000,00 TL‘nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
İş bu dava dosyasıyla birleşen davanın dava dilekçesinde ise kısmi dava olarak fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 41.808,46 TL‘nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
B)Davalı Cevabı;
Davalı vekili cevap ve beyanlarında; davacının iş kazasının gerçekleşmesinde kusurlu olduğundan davanın reddini talep etmiş, birleşen dava dosyasında dava dilekçesinin tebliği üzerine süresinde zamanaşımı defi ileri sürdüğü anlaşılmıştır.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının dava ve birleşen davayı belirsiz alacak davası olarak açıldığını zamanaşımının ilk davanın açıldığı tarihte kesilmiş olduğunu iddia etmesine karşın, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak sureti ile maddi tazminat istenildiği bu hali ile davaların kısmi dava özelliği gösterdiği, dolayısı ile hem dava hem ıslah hem de ek davanın açıldığı tarihte ayrı ayrı zamanaşımının kesildiği, bu sebeple asıl dava 10 yıllık zaman aşımı süresinde açılmış ise de ; ıslah ve birleşen ek dava bu süreden sonra açıldığından zaman aşımına uğradığı belirtilerek, zaman aşımına uğramayan 30.000,00 TL "lik maddi tazminat isteğinin kabulüne, zamanaşımına uğrayan ıslah ile artırılan kısım ile birleşen ek davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
Bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde somut olayda, davacı vekili 15.07.2013 havale tarihli dava dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının açıkça belirtildiği, ayrıca, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre alacak miktarının artırılması talepli dilekçesinde de, “belirsiz alacak davasındaki” taleplerini artırdığını belirterek, davasının belirsiz alacak davası olduğunu açıkça beyan ettiği, dava dilekçesinin içeriğine göre, bu davanın kısmi eda külli tespit davası olduğunun açık olduğu, kısmi eda külli tespit davası açıldığı anda alacağın tamamı için zamanaşımı kesileceğinden, mahkemenin yargılama sırasındaki işleminden veya hakimin her kararından sonra yeniden işlemeye başlayacağı için yargılama sırasında alacağın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceğinden, yargılama sırasında arttırılan taleplere karşı yapılan zamanaşımı defi sonuca etkili olduunda mahkemece, ıslah edilen miktar ile birleşen ek davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmak suretiyle, asıl davada davanin kabulüne, 165.000,00 tl maddi tazminatın olay tarihi olan 08/01/2004 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, birleşen davanin kabulüne,41.808,46.-TL maddi tazminatın olay tarihi olan 08/01/2004 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
E)Taraf Vekillerinin Temyiz Nedenleri;
Davacı vekili: kesin hüküm elde edilene kadar tazminatı artıran tüm nedenlerden yararlanmak istediklerini, maddi tazminatın onanmasını, son hesabın 2016 yılında alındığı, bundan sonra hesaba esas verilerde artmanın meydana gelmesi yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmaması yönünden kararı temyiz ettiklerini beyan ettiği,
Davalı vekili: ıslah ve ek davanın zamanaşımına uğradığını, davacının iş kazasının gerçekleşmesinde kusurunun bulunduğunu, sgk tarafından bağlanan gelirlerin tamamının tenzilinin gerektiğini, hesap raporunun hatalı olduğunu, Müvekkili lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın kararda dikkate alınmadığını, faize dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiğini beyanla kararı temyiz ettiği anlaşılmıştır.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
1- Dosyadaki yazılara, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, 08/01/2004 tarihli iş kazası sonucu malul kalan işçinin maddi ve manevi zararlarının karşılanması istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacı vekilinin 15/07/2013 tarihinde açtığı asıl davada, belirsiz alacak davası mahiyetinde 30.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden faiziyle davalıdan tahsilini talep ettiği, olay tarihinde davacının, davalı işçisi dozer operatörü olarak çalışması esnasında olay tarihinde dozerin yağ kaçağını kontrol ederken motor radyotör fanına sağ elini kaptırması neticesinde sağ el bilekten kopacak şekilde malul kaldığı, maluliyet oranının SGK tarafından %60 olarak belirlendiği ve bu oran üzerinden davacıya gelir bağlandığı, taraflar arasında daha önce kesinleşen manevi tazminat dosyasında alınan kusur raporuna göre iş kazasının gerçekleşmesinde davalının %70, davacının ise %30 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, 07/05/2014 tarihli hesap bilirkişi raporunda davacının maddi tazminat alacağının 154.750,78 TL olarak tespit edildiği davacının iş bu rapora itiraz etmekle beraber 21/05/2014 tarihli talep artırım dilekçesiyle maddi tazminat istemini 165.000,00 TL‘ye artırdığı, 16/03/2016 tarihinde de ek dava niteliğinde açtığı iş bu dosya ile birleşen davada kısmi dava niteliğinde 41.808,46 TL‘nin olay tarihinden faiziyle davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
Belirsiz alacak davası 6100 sayılı HMK"nun 107. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Aynı yasanın 109. maddesinde ise kısmi dava düzenlenmiş olup buna göre de talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
Dava açıldığı tarihte 6100 sayılı HMK yürürlükte bulunup, maddi tazminat istemli davanın niteliğine göre belirsiz alacak davası veya kısmi dava olarak açılması mümkündür. Bu gibi durumlarda davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığından söz edebilmek için dava dilekçesinde açıkça buna dayanıldığının belirtilmesi ve talebe konu alacak için asgari bir miktar gösterilmesi gerekmektedir.
Belirsiz alacak davasında bir kez talep artırımı yapılması mümkün olup bundan sonra yapılacak talep artırımın aynı davada dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
Öte yandan iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır.
Uyuşmazlık bu tür davalarda uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
Somut olayda, davacı vekilinin belirsiz alacak davasında maddi tazminat istemini 21/05/2014 tarihli talep artırım dilekçesiyle 165.000,00 TL olarak belirlediği, yargılamanın devamında 16/03/2016 tarihinde açılan ve süresi içerisinde zamanaşımı definin ileri sürüldüğü kısmi dava niteliğindeki davada ise 41.808,46 TL maddi tazminat isteminde bulunduğu, belirsiz alacak davasında talebin bir kez artırılabileceği; bu yönüyle birleşen davadaki talebin belirsiz alacak davasına dahil bir talep olarak değerlendirilemeyeceği, öte yandan davacının maluliyet durumunda değişen ve gelişen bir durumun da olmadığı gözetildiğinde 10 yıllık zamanaşımı süresinin iş kazası tarihinden işletilmesi gerektiği ve birleşen davanın açıldığı tarih itibariyle de bu sürenin dolduğu dikkate alınarak (Ankara 20.İş Mahkemesi‘nin 2016/188 Esas sayılı) birleşen dosyadaki talebin zamanaşımına uğraması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken bu davadaki talep yönünden yazılı şekilde kabule karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.