Esas No: 2019/19213
Karar No: 2021/6069
Karar Tarihi: 26.04.2021
Danıştay 6. Daire 2019/19213 Esas 2021/6069 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/19213
Karar No : 2021/6069
DAVACI : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı/ANKARA
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
DAVANIN KONUSU : 25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5. maddesi ile değiştirilen Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 2. alt bendindeki "ile oyun alanlarına en az 10 metre mesafede olmak ve çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla parkın ihtiyacı için gerekli olan asgari ölçülerdeki trafo" ibaresinin; 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 3. alt bendinin; 19. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin 2. alt bendinin; 13. maddesi ile değiştirilen 66. maddesinin 10. fıkrasının; 14. maddesi ile değiştirilen Ek-10'na ilişkin olarak ise, Ek-10 Form-19 yapı ruhsatı formunun "yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin, yapı denetim kuruluşu yetkililerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının" bulunmamasına ilişkin eksik düzenlemenin ve Ek-10 Form-19 Yapı Ruhsatı Formu Föy2/a ve "ruhsat formlarının inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesi" düzenlemesinin bulunmamasına ilişkin eksik düzenlemenin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Park alanlarında yapılmasına izin verilen trafoların Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde teknik alt yapı alanları içerisinde yer aldığı ve ayrı bir lejant gösterimine sahip olduğu, büyük alan kullanımı gerektiren trafo kullanımlarının nazım ve uygulama imar planı ölçeğinde, küçük alan kullanımı gerektiren trafo kullanımlarının ise uygulama imar planında mekansal kullanımının gösterilmesinin mevzuat gereği zorunlu olduğu, park alanlarında yapılmasına izin verilen söz konusu tesis ve yan kullanımların, sosyal alt yapı alanı ile öncelikle bütünleşebilecek nitelikte olması, plan kararı ile belirlenen sosyal alt yapı alanının kendisinden beklenen temel kullanımının akamete uğratmaması gerektiği; otopark alanının Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde teknik alt yapı alanları içerisinde sayılan ayrı bir kullanım olduğu, park kullanımından ayrı bir lejant gösterimine sahip olduğu, herhangi bir ayrıma yer verilmeyerek hem park hem otopark kullanımına aynı alanda yer verilmesinin karmaşaya sebebiyet vereceği, Otopark Yönetmeliğinin eki tabloda park alanları için otopark ihtiyacı öngörülmediği, yerleşim alanlarının arasında yürüme mesafesinde sınırlı yeşil alan kullanımı olan parkların otopark ihtiyacı olmasının eşyanın tabiatına aykırı olduğu, davalı idarece parklar için zorunlu olmayan otopark ihtiyacını "benzer kulllanımlar dikkate alınarak" diyerek zorunlu hale getirmeye çalıştığı, bu şekilde yargı kararını aşmak hedeflendiği, bu düzenleme ile park alanlarının altında kapalı otoparkların yol açacığı yukarıda açıkladığımız sakıncaların giderilmeyeceği, dava konusu düzenlemenin yargı kararına ve hukuka aykırı bir düzenleme olduğu, düzenleme ile telif haklarının devrine ilişkin sözleşme zorunluluğu getirilmesinin sözleşme serbestisi ilkesine aykırı olduğu, sözleşme hukukunun konusu olan bir düzenlemenin İmar Yönetmeliği ile düzenlenmesinin Anayasanın 124. maddesine aykırı olduğu, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 48, 49, 50, 51, 52 ve 60. maddelerinde telif haklarına ilişkin sözleşme ve tasarrufların hukuki durumu, geçerliliği, şekli, vazgeçme şartlarının detaylı bir şekilde düzenlendiği, İmar Yönetmeliği'nde telif haklarının düzenlendiği özel Yasaya aykırı bir kural getirildiği, Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-10 Yapı Ruhsatı Formunda yargı kararlarına uygun olarak yapılan tek değişikliğin Föy 2/a Yapı Ruhsatı Formu Eki: Açıklama kısmında yer alan "Mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur" cümlesinin metinden çıkarılması olduğu, bunun dışında önceki düzenlemelerle tamamen aynı olan ve yargı kararlarına aykırılığı yargı kararları ile tespit edilen düzenlemelerin dava konusu değişiklik ile yeniden yürürlüğe konulmasının hukuka, yasalara ve Anayasa'ya aykırı olduğu, dava konusu ruhsat formunda ruhsatların meslek odalarına gönderilmesi ile ilgili açıklamaya yer verilmeyerek gerek Danıştay Altıncı Dairesi'nin ve gerekse Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun kararlarına aykırı bir düzenleme yapıldığı ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Trafoların oluşturduğu değişken manyetik alanların etkisinin uzaklık arttıkça büyük ölçüde düştüğü dikkate alındığında dava konusu Yönetmelik maddesi ile "oyun alanlarına en az 10 metre mesafede ve etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak şartı" getirilerek ilgili mevzuatı kapsamında alınması zorunlu tedbirlere ek olarak insan ve çevre sağlığı açısından koruyucu yeni tedbirler öngörüldüğü, bünyesinde yaşamsal tehlike barındıran kullanımlar olduğu kabul edilerek belirli büyüklükteki parklarda ve belirli ölçülerde ve belirli mesafelerde ve yalnızca parkın ihtiyacı için asgari ölçülerde trafo yapılması öngörülerek trafoların yapımının belli bir disipline bağlandığı, tehlikenin bertaraf edilmesine yönelik ilgili mevzuatına ek olarak gerekli tedbirler alındığı, trafo gibi teknik altyapı alanlarının Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği uyarınca planlarla çözümlenmesi gerekmekle birlikte, sonradan ihtiyaca binaen bu alanların ayrılması gerektiğinde, idarelerce yerleşik alanlarda sıkıntılar yaşanması ve bu doğrultuda hizmetin eksiksiz yerine getirilmesinin sağlanamaması nedeniyle söz konusu düzenlemenin yapıldığı, park alanlarının kentte yaşayanların yeşil bitki örtüsü ile dinlenme ihtiyaçları için ayrılan alanlar olduğu dikkate alındığında bu alanlarda vakit geçirirken gereksinim duyulacak fonksiyonların ve asgari konfor şartlarının sağlanması gerekliliğinin kaçınılmaz olduğu, madde ile öngörülen kullanımların kullanıcıların asgari ve temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik oldukları ve dolayısıyla park alanının bütünleyici parçası niteliği taşıdıklarının açık olduğu, parklarda, mekânsal planlamaya karşılık gelen kullanım aralığında maddede belirtilen asgari ve temel kullanımlara encümen kararına ve asgari yapılaşma koşullarında birtakım sınırlamalara uyulmak koşuluyla yapılmasına müsaade edildiğinden parkın ihtiyacı için yapılan asgari ölçülerdeki trafo da dahil olmak üzere madde ile getirilen düzenlemenin park alanlarının ilgili mekânsal planlama mevzuatı kapsamında taşıması gereken temel kullanımlarını ve gösterim tekniklerini ortadan kaldırması bir tarafa, parkın bütünleyici parçası olarak değerlendirilmesi gerektiği, park alanlarında yapılmasına izin verilen kullanımlardan hangilerinin yapılacağına encümen kararı ile karar verilmesi öngörülerek civarın karakteri, yeşil alanın fonksiyonu ve ölçeği ile kullanıcı niteliğine göre kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayacak fonksiyonların yapılmasının sağlandığı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından Yönetmeliğinin 66.maddesinin 10.fıkrasının amacının uygulamada yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi olduğu, dava konusu düzenleme ile yargı kararına uygun olarak sözleşme olmadığı veya sözleşmede herhangi bir hükmün yer almadığı durumlarda, müellifin fikir ve sanat eseri telif hakkından feragat ettiğinin varsayılacağı yönündeki düzenlemenin kaldırıldığı, ilgili meslek odalarının, hakkında süreli veya süresiz kısıtlılığı bulunan veya üyeliği sona eren üyelerini derhal elektronik ortamda ve yazı ile merkez yapı denetim komisyonu ile bütün ilgili yerlere ve kuruluşlara bildireceği, ilgili idarelerin ise mimar ve mühendislerin kısıtlılık durumunu yapı denetim sisteminden kontrol ederek işlem yapmaları gerektiğinin hali hazırda düzenlenmiş olduğu, dolayısıyla konu ile ilgili kontrol mekanizmasının oluşturulduğu ve meslek mensubunun beyanı yanı sıra ilgili meslek odalarından gelen güncel bilgiler doğrultusunda idarelerin işlem yapması kuralı getirildiği, ilgili meslek odalarınca meslek mensubunun oda üyesi olup olmadığı ile kısıtlılık durumlarının gecikmeye mahal verilmeksizin Bakanlığa bildirilmesi gerektiği, yapı ruhsatı formunda ruhsatın düzenlenme aşamasında imzaları alınmamakla birlikte yapı sorumlularından, imar mevzuatı kapsamında belirlenen sorumluluklar ve ilgililer arasında yapılan ruhsat eki sözleşmeler açısından taahhüt niteliği taşıyan taahhütnameler alınmaksızın ilgili idarece ruhsat düzenlenemeyeceği, dolayısıyla gerek Yönetmelikte gerekse Yönetmelik eki yapı ruhsat formunda ruhsat alınmadan önce yapı sorumlularının haberdar edilmesine yönelik düzenlemelerin mevcut olduğu, dava dilekçesinde ileri sürüldüğü üzere ruhsat formundaki imzaların çıkarılmasının yapı sürecinin denetimini zayıflatacağı, ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapan sorumluların tespitini zorlaştıracağı, sahteciliğin önünün açılacağı, kamu güvenliği ve esenliğini tehlikeye sokacağı ve kamu yararı ile bağdaşmadığı şeklindeki iddiaların dayanaksız olduğu, yapının inşası sürecinde fenni mesuller, İmar Kanunu ve ilgili tüm mevzuat hükümlerini eksiksiz uygulamakla ve fenni mesuliyeti üstlenilen yapının ruhsata ve eki projelere, standart ve şartnamelere uygun olarak denetlemekle yükümlü olmakla beraber idarenin ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığının tespiti, fenni mesulce tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine İmar Kanunun 32. maddesi uyarınca gerekli iş ve işlemleri gerçekleştireceğinin de dikkate alınması gerektiği, vize kontrolü aşamasında yapı yerinde ve ilgililer birlikteyken vizelerin konusuna ve uzmanlık alanına göre ilgili fenni mesuller veya yapı denetim kuruluşunun uzmanlık alanına uygun denetçi mimar veya mühendislerin imzalarının alınacağı ve ilgili idarenin sorumluluğunda sürecin kontrol edileceği, dolayısıyla denetimsiz alandan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, 3194 sayılı İmar Kanununun 22.maddesinin 1.fıkrası gereği yapı ruhsatı başvurusunun yapı sahibi veya kanuni vekillerince dilekçe ile yapılacağı, dilekçeye ise mimari projenin de ekleneceği yönündeki açık düzenlemenin mevcudiyeti ve proje sözleşmelerinin de yapı sahipleri ile müellifler arasında akdedileceği gerçeği karşısında yapı ruhsatında imzasının kaldırılmasının yapı sahibinin hangi mimari proje ile ruhsat alındığını kontrol edememesi ve sonucunda ağır mülkiyet hakkı ihlalleri ile karşılaşılacağı iddialarının izah edilebilir olmadığı, proje ile ilgili hususların proje sözleşmesinde düzenlenmesi gerektiği, özel hukuk kuralları çerçevesinde sözleşmelerin tarafları için bağlayıcı olduğu ve ruhsat düzenlenmesinin bu sürecin bir aşaması olmadığı değerlendirilmekle birlikte Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 66.maddesinin 10.fıkrası ile müellif ile akdedilen proje sözleşmesinde fikir ve sanat eseri telif hakkının devrine ilişkin hükmün yer alması zorunluluğu getirilmek suretiyle telif hakkının korunarak projelerin başka müellifler tarafından tadil edilmesinin sözleşme aşamasında engellendiği, madde ile ayrıca bazı yapılarda keyfiyet nedeniyle imza atılmaması veya yüksek ücret talep edilmesi nedeniyle yaşanılan mağduriyetlerin giderilmesinin amaçlandığı, sözleşme hakkının özünü zedelemeyen, oluşabilecek mağduriyetlerin önlenmesine ilişkin yasal güvencenin oluşturulduğu dikkate alındığında ruhsatta imzası bulunmayan mimarın hakkının ihlalinin söz konusu olacağı, mesleki anlamda kayıplar yaşamasına sebep olacağı ve idarenin buna resmiyet kazandıracağı şeklindeki iddianın dayanaksız olduğu, odaların denetim görevini yerine getiremediği şeklindeki ifadenin odaların varlık sebebinin üyelerine sicil durum belgesi vermeye indirgenmesi şeklinde yorumlanmasını gerektirmektedir ki bu iddianın temelde 6235 sayılı Kanuna aykırılık teşkil ettiği, meslek odası ile üyesi arasındaki ilişkinin ve yükümlülüklerin ilgili mevzuat çerçevesinde tarafları ilgilendirdiği, üye tarafından odaya karşı yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin tabi olduğu mevzuat çerçevesinde oda tarafından değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla yapı ruhsat formlarının meslek odası ile üye arasındaki ilişkiyi tamamen ortadan kaldırdığı, kişinin odaya üye olmasına, büro açmasına gerek olmaksızın yapı faaliyetinde görev alabileceği yönündeki iddiaların dayanaksız olduğu, dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: 25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5. maddesi ile değiştirilen Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 2. alt bendindeki "ile oyun alanlarına en az 10 metre mesafede olmak ve çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla parkın ihtiyacı için gerekli olan asgari ölçülerdeki trafo" ibaresi yönünden;
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde teknik alt yapı alanları içerisinde yer alan trafo alanları ayrı bir lejant gösterimine sahip olup, yönetmelik eki tabloda belirtilen asgari alan büyüklüklerinin azaltılması mümkün değildir. Büyük alan kullanımı gerektiren trafo kullanımlarının nazım ve uygulama imar planı ölçeğinde, küçük alan kullanımı gerektiren trafo kullanımlarının ise uygulama imar planında gösterilmesi gerekmektedir. Trafo merkezlerinin yaşamsal tehlike barındıran kullanımlar olması nedeniyle bu tehlikenin bertaraf edilmesi için çevresinden usulüne uygun bir biçimde izole edilmesi, planlama sırasında da trafo alanlarına komşuluğu bulunan çevre kullanımlarının bu niteliğine uygun olarak belirlenmesi gerekmektedir. Trafo alanının imar mevzuatında düzenlenme şekli ve belirtilen niteliği göz önünde bulundurulduğunda, park kullanımı ile bağdaşmadığı açık olup, bu nedenle hangi koşulda olursa olsun park ile trafonun bir arada bulunmaması, birbirinden ayrılması gerektiğinden, park alanı içerisinde trafo yapılmasına olanak sağlayan dava konusu düzenlemede imar mevzuatına ve kamu yararına uyarlık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 3. alt bendi ile 19. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin 2. alt bendi yönünden;
Dava konusu değişiklik ile piknik ve eğlence(rekreasyon) alanlarında açık otopark, park alanları ve piknik ve eğlence(rekreasyon) alanlarında tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması, giriş çıkışının parkın giriş çıkışından ayrı olması ve park ve rekreasyon alanı ihtiyacı için Otopark Yönetmeliği ekindeki en az otopark miktarları tablosundaki benzer kullanımlar dikkate alınarak belirlenecek miktarı aşmamak kaydıyla kapalı otopark yapılabileceği düzenlenmiştir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği eki plan gösterimlerinde farklı fonksiyonlara karşılık gelen otopark ve park/rekreasyon alanı kullanımlarının, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük de birbirinden farklı olup, yer seçimi kararlarının imar planı kapsamında ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava konusu düzenleme bu kapsamda incelendiğinde, piknik ve rekreasyon alanlarında sadece bu kullanımın ihtiyacı olan açık otopark yapılmasında bir sakınca bulunmamakla birlikte, park ve rekreasyon alanlarının alt kısmında kapalı otopark yapılmasına izin verilmesinin, sosyal donatı alanı (park, rekreasyon alanı vd) kullanımının niteliği ile bağdaşmadığı, bu alanda yapılaşmaya yol açılabileceği sonucuna varıldığından, düzenlemede imar mevzuatına ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin eki Ek-10 Form-19 ile Ek-10 Form-19 Yapı Ruhsatı Formu Föy2/a yapı ruhsatı formunda "yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının" ve "inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesine" ilişkin düzenlemenin kaldırılması yönünden;
Anayasanın 138. ve İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesi uyarınca davalı idarece yargı kararının gecikmeksizin yerine getirmek zorunda olmasına karşın Danıştay Altıncı Dairesinin 17.04.2019 tarih ve E:2018/5260 sayılı kararı ile bu karara yapılan itirazın reddine ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/09/2019 tarih ve E:2019/899 sayılı kararına, Danıştay Altıncı Dairesinin 18.02.2019 tarih ve E:2018/4999 sayılı kararı ile bu karara yapılan itirazın reddine ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/09/2019 tarih ve E:2019/845 sayılı kararına ve Danıştay Altıncı Dairesinin 24.04.2019 tarih ve E:2018/9566 sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16.10.2019 tarih ve E:2019/901 sayılı kararına aykırı olarak yapılan düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 13. maddesi ile değiştirilen 66. maddesinin 10.fıkrası yönünden;
Dava konusu düzenleme 03/07/2017 tarihli ve 30113 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı, 60 günlük yasal dava açma süresi içinde dava konusu edilmediği, bu süre geçtikten sonra 23.09.2019 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığının kabulü gerekmekte olup Yönetmelik değişikliğinin bu kısımı yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği düşünülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5. maddesi ile değiştirilen Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 2. alt bendindeki "ile oyun alanlarına en az 10 metre mesafede olmak ve çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla parkın ihtiyacı için gerekli olan asgari ölçülerdeki trafo" ibaresinin; 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 3. alt bendinin; 19. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin 2. alt bendinin, 14. maddesi ile değiştirilen Ek-10 Form-19 ile Ek-10 Form-19 Yapı Ruhsatı Formu Föy2/a eksik düzenleme nedeniyle iptaline, Yönetmeliğin 66. maddesinin 10. fıkrasına yönelik kısmının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, 25.07.2019 günlü, 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5. maddesi ile değiştirilen Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 2. alt bendindeki "ile oyun alanlarına en az 10 metre mesafede olmak ve çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla parkın ihtiyacı için gerekli olan asgari ölçülerdeki trafo" ibaresinin; 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 3. alt bendinin; 19. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin 2. alt bendinin; 13. maddesi ile değiştirilen 66. maddesinin 10. fıkrasının; 14. maddesi ile değiştirilen Ek-10 Form-19 ile Ek-10 Form-19 Yapı Ruhsatı Formu Föy2/a eksik düzenleme nedeniyle iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu yönetmelik ile değiştirilen Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinin 2.alt bendi: yönetmelik değişikliği ile 03/07/2017 günlü, 30113 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinin 2.alt bendinde yer alan “trafo,” ibaresi “parkın ihtiyacı için gerekli olan asgari ölçülerdeki trafo,” olarak değiştirilmiştir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde teknik alt yapı alanları içerisinde yer alan trafo alanları ayrı bir lejant gösterimine sahip olup, yönetmelik eki tabloda belirtilen asgari alan büyüklüklerinin azaltılması mümkün değildir. Büyük alan kullanımı gerektiren trafo kullanımlarının nazım ve uygulama imar planı ölçeğinde, küçük alan kullanımı gerektiren trafo kullanımlarının ise uygulama imar planında gösterilmesi gerekmektedir. Trafo merkezlerinin yaşamsal tehlike barındıran kullanımlar olması nedeniyle bu tehlikenin bertaraf edilmesi için çevresinden usulüne uygun bir biçimde izole edilmesi, planlama sırasında da trafo alanlarına komşuluğu bulunan çevre kullanımlarının bu niteliğine uygun olarak belirlenmesi gerekmektedir. Trafo alanının imar mevzuatında düzenlenme şekli ve belirtilen niteliği göz önünde bulundurulduğunda, park kullanımı ile bağdaşmadığı açık olup, bu nedenle hangi koşulda olursa olsun park ile trafonun bir arada bulunmaması, birbirinden ayrılması gerektiğinden, park alanı içerisinde trafo yapılmasına olanak sağlayan dava konusu düzenlemede imar mevzuatına ve kamu yararına uyarlık görülmemiştir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19. maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinin 3.alt bendi ile 19.maddesinin 1.fıkrasının (ç) bendinin 2.alt bendi: dava konusu değişiklik ile piknik ve eğlence(rekreasyon) alanlarında açık otopark, park alanları ve piknik ve eğlence(rekreasyon) alanlarında tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması, giriş çıkışının parkın giriş çıkışından ayrı olması ve park ve rekreasyon alanı ihtiyacı için Otopark Yönetmeliği ekindeki en az otopark miktarları tablosundaki benzer kullanımlar dikkate alınarak belirlenecek miktarı aşmamak kaydıyla kapalı otopark yapılabileceği düzenlenmiştir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği eki plan gösterimlerinde farklı fonksiyonlara karşılık gelen otopark ve park/rekreasyon alanı kullanımlarının, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük de birbirinden farklı olup, yer seçimi kararlarının imar planı kapsamında ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava konusu düzenleme bu kapsamda incelendiğinde, piknik ve rekreasyon alanlarında sadece bu kullanımın ihtiyacı olan açık otopark yapılmasında bir sakınca bulunmamakla birlikte, park ve rekreasyon alanlarının alt kısmında kapalı otopark yapılmasına izin verilmesinin, sosyal donatı alanı (park, rekreasyon alanı vd) kullanımının niteliği ile bağdaşmadığı, bu alanda yapılaşmaya yol açılabileceği sonucuna varıldığından, düzenlemede imar mevzuatına ve hukuka uyarlık görülmemiştir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 13. maddesi ile değiştirilen 66. maddesinin 10.fıkrasına ilişkin olarak;
03/07/2017 günlü, 30113 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 66. maddesinin 10.fıkrasında, "Bu Yönetmelik kapsamında müellif ile akdedilen proje sözleşmesinde fikir ve sanat eseri telif hakkının devrine ilişkin hükmün yer alması zorunludur. Sözleşme olmadığı veya sözleşmede herhangi bir hükmün yer almadığı takdirde, müellifin fikir ve sanat eseri telif hakkından 05/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca feragat ettiği varsayılır." düzenlemesi yer almakta iken dava konusu düzenleme ile fıkranın ikinci cümlesinin yürürlükten kaldırılarak “Bu Yönetmelik kapsamında müellif ile akdedilen proje sözleşmesinde fikir ve sanat eseri telif hakkının devrine ilişkin hükmün yer alması zorunludur.” şeklinde düzenlendiği, dolayısıyla fıkranın birinci cümlesinde 03/07/2017 tarihli düzenlemeden sonra herhangi bir değişiklik yapılmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığa konu düzenlemeye karşı 03/07/2017 günlü, 30113 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren 60 günlük yasal dava açma süresi içinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 23.09.2019 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmaktadır.
Yönetmelik Ek-10 Form-19 ile Ek-10 Form-19 Yapı Ruhsatı Formu Föy2/a: Dava konusu yönetmelik eki yapı ruhsatı formunda "yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının" ve "inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesine" şeklindeki düzenlemeye yer verilmemiştir.
Yapı ruhsatı ve yapı kullanım iznine dair formlar TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardına ve TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardına İlişkin Tebliğle (en son 02.05.2018 günlü, 30409 sayılı mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğ) düzenlenmekte iken 27.10.2018 günlü, 30578 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik değişikliği kapsamına alınmış ve 24.08.2019 günlü, 30868 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğ ile 02.05.2018 tarihli tebliğ yürürlükten kaldırılmıştır.
02.05.2018 tarihli Tebliğin 2. maddesinin ve anılan madde ile yürürlüğe giren 18.12.2017 tarihli, TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardının iptali istemiyle açılan davada; Danıştay Altıncı Dairesinin 17.04.2019 günlü, E:2018/5260 sayılı kararı ile "fenni mesullerin (veya müellif, yapı müteahhidi vb.) yapı ruhsatı alınması sürecinde sorumlulukları yalnızca projelerin hazırlanması veya taahhütname düzenlenmesi ile sınırlı olmayıp tüm o sürecin belgeye bağlandığı yapı ruhsatlarında imza atılması suretiyle yapıya ilişkin hususların hukuka ve fenne uygun olduklarının onaylanması gerektiği;... yapılaşmaya ilişkin sürecin can ve mal güvenliği açısından hayati olduğu dikkate alındığında, fenni mesullerin, şantiye şeflerinin ve proje müelliflerinin yapı ruhsatlarında imzalarının bulunmasının son derece önem arz ettiği" gerekçeleriyle yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş, bu karara yapılan itiraz Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/09/2019 günlü, E:2019/899 sayılı kararı ile reddedilmiştir
Aynı Tebliğde TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardında "yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının kaldırılmasına", şeklinde düzenleme yapılmış, yapı ruhsatı formu eki Föy2/a açıklamalardaki "...mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur..." şeklindeki düzenlemenin ve TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardı Föy2/A ve TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardı Föy2'deki; "ruhsat formlarının inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesi" şeklindeki düzenlemenin kaldırılması yolundaki değişikliğin iptali istemiyle açılan davada; Danıştay Altıncı Dairesinin 18.02.2019 günlü, E:2018/4999 sayılı kararı ile; Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ekinde yer alan "Yapı Ruhsatı Formu Eki:Açıklamalar"da düzenlenen; "... Mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur..." ibaresine yönelik olarak, "yapı ruhsatlarından ilgili kişilerin imzalarının kaldırıldığı, ancak yapı ruhsatına ilişkin açıklamaların yer aldığı föylerde getirilen değişikliklere paralel şekilde düzenlemeler yapılmadığı, açıklamaların eski hali ile devam ettirildiği, yapı ruhsatında imzası bulunmayacak müellifler açısından hem yapı ruhsatı formunun düzenlenmesinden sorumlu kılınmaları açısından hem de form ile form eki açıklamalarda çelişki bulunması yönünden dava konusu ibarede hukuka uyarlık bulunmadığı, kaldı ki I. bölümde yer verilen değerlendirmeler uyarınca, proje müelliflerinin yapı ruhsatlarında imzalarının bulunması gerektiği" gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş, bu karara yapılan itiraz Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/09/2019 günlü, E:2019/845 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
27.10.2018 günlü, 30578 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin ekinde yer alan "Ek-10 Yapı Ruhsatı Föy 2/A Formu Eki: Açıklama kısmındaki, "Mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur." ibaresi ile yapı sahibi, yapı müteahhidi şantiye şefi, proje müellifi ile fenni mesullerin ve yapı denetim kuruluşunun bilgilerine yer verilmesine karşın, imza hanelerine yer verilmemesi, yine önceki formlarda yer alan, yapıların inşasında sorumluluk alan mimar ve mühendislerin yaptıkları işlemlere ilişkin bilgilerin ilgili idarelerce meslek odalarına gönderilmesine ilişkin ibarelere yer verilmemesi yolundaki eksik düzenleme nedeniyle Ek-9 Yapı Kullanım İzin Belgesi Föy 2/a Yapı Kullanım İzin Belgesi Eki: Açıklama bölümü ve Ek-10 Yapı Ruhsatı Formu ve eki föylerin tamamının iptali istemiyle açılan davada da, Danıştay Altıncı Dairesinin 24.04.2019 günlü, E:2018/9566 sayılı kararı ile yapıların inşasında sorumluluk alan mimar ve mühendislerin yaptıkları işlemlere ilişkin bilgilerin ilgili idarelerce, meslek odalarına gönderilmesinin yasanın amir hükmünden kaynaklanan zorunluluk olduğu, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni formlarının ise; imar hukukuna ilişkin idari teamüller ve yargısal içtihatlar bağlamında aynı yasada sözü edilen "Yapıya ilişkin bilgiler" kapsamında yer aldığı hususunda duraksama bulunmadığından,3194 sayılı Kanunun 28. maddesinin amir hükmünü teminen yapı ruhsatı formu ve yapı kullanma izni formu eki föylerde yer alan uyuşmazlık konusu ifadelerin, dava konusu işlemle kaldırılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına karar verildiği, bu karara karşı yapılan itirazın Danıştay İdari dava Daireleri Kurulunun 16.10.2019 günlü, E:2019/901 sayılı kararı ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
Anayasa'nın 138. madde hükmü ve 2577 sayılı yasanın 28.maddesi uyarınca yukarıda yer verilen yargı kararları gecikmeksizin yerine getirilmesi gerekirken, dava konusu yönetmelik değişikliği ile Planlı Alanlar Yönetmeliği ekinde yer alan "Ek 10 Yapı Ruhsatı Formu ve eki föy" de yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının kaldırıldığı ve "inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesine" ibaresine yer verilmediği anlaşılmakla, anılan kararlara aykırı olan eksik düzenlemede hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5. maddesi ile değiştirilen Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 2. alt bendindeki "ile oyun alanlarına en az 10 metre mesafede olmak ve çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla parkın ihtiyacı için gerekli olan asgari ölçülerdeki trafo" ibaresinin; 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 3. alt bendinin; 19. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin 2. alt bendinin iptaline, 14. maddesi ile değiştirilen Ek-10 Form-19 ile Ek-10 Form-19 Yapı Ruhsatı Formu Föy2/a eksik düzenleme nedeniyle iptaline, 13. maddesi ile değiştirilen 66. maddesinin 10. fıkrasına yönelik olarak davanın bu bölümünün süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY: 25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5. maddesi ile değiştirilen Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 2. alt bendindeki "ile oyun alanlarına en az 10 metre mesafede olmak ve çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla parkın ihtiyacı için gerekli olan asgari ölçülerdeki trafo" ibaresinin; 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 3. alt bendinin; 19. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin 2. alt bendinin; 13. maddesi ile değiştirilen 66. maddesinin 10. fıkrasının; 14. maddesi ile değiştirilen Ek-10'na ilişkin olarak ise, Ek-10 Form-19 yapı ruhsatı formunun "yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin, yapı denetim kuruluşu yetkililerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının" bulunmamasına ilişkin eksik düzenlemenin ve Ek-10 Form-19 Yapı Ruhsatı Formu Föy2/a ve "ruhsat formlarının inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesi" düzenlemesinin bulunmamasına ilişkin eksik düzenlemenin iptali istemiyle baklan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 1. maddesinde, bu Kanunun, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlendiği, 3. maddesinde herhangi bir sahanın, her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılamayacağı hükme bağlanmıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde, "Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan yerler ile bölgenin ihtiyacı olan yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı öğretime yönelik eğitim tesis alanları, Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık tesis alanları, pazar yeri, semt spor alanı, toplu taşıma istasyonları ve durakları, otoyol hariç erişme kontrolünün uygulandığı yol, su yolu, resmî kurum alanı, mezarlık alanı, belediye hizmet alanı, sosyal ve kültürel tesis alanı, özel tesis yapılmasına konu olmayan ağaçlandırılacak alan, rekreasyonalanı olarak ayrılan parseller ve mesire alanları gibi umumi hizmet alanlarından oluşur ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz. Düzenlemeye tabi tutulan alan içerisinde bulunan taşkın kontrol tesisi alanlarının, bu fıkrada belirtilen kullanımlar için düzenleme ortaklık payı düşülmesini müteakip kalan Hazine mülkiyetindeki alanlardan karşılanması esastır. Ancak taşkın kontrol tesisi için yeterli alanın ayrılamaması durumunda, düzenleme ortaklık payının ikinci fıkrada belirtilen oranı aşmaması şartıyla, düzenlemeye tabi diğer arazi ve arsaların yüz ölçümlerinden bu fıkradaki kullanımlar için öncelikle düzenleme ortaklık payı ayrıldıktan sonra ikinci fıkrada belirtilen orana kadar taşkın kontrol tesisi için de ayrıca pay ayrılır. Kapanan imar ve kadastro yollarının öncelikle düzenleme ortaklık payına ayrılan toplam alandan düşülmesi esastır." hükmüne yer verilmiştir.
Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 5.maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde de, sosyal altyapı alanları, birey ve toplumun kültürel, sosyal ve rekreatif ihtiyaçlarının karşılanması ve sağlıklı bir çevre ile yaşam kalitelerinin artırılmasına yönelik kamu veya özel sektör tarafından yapılan eğitim, sağlık, dini, kültürel ve idari tesisler, açık ve kapalı spor tesisleri ile park, çocuk bahçesi, oyun alanı, meydan, rekreasyon alanı gibi açık ve yeşil alanlara verilen genel isim olarak tanımlanmış, (k) bendinde ise, teknik altyapı alanları, kamu veya özel sektör tarafından yapılacak elektrik, petrol ve doğalgaz İletim hatları, içme ve kullanma suyu ile yer altı ve yer üstü her türlü arıtma, kanalizasyon, atık işleme tesisleri, trafo, her türlü enerji, ulaştırma, haberleşme gibi servislerin temini için yapılan tesisler ile açık veya kapalı otopark kullanışlarına verilen genel isim olarak tanımlanmıştır.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 24. maddesinin 2. fıkrasında: "Nazım imar planları üzerinde gösterilen sosyal ve teknik altyapı alanlarının konum ile büyüklükleri, toplam standartların altına düşülmemek, nazım imar planının ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü ve genel işleyişini bozmamak ve hizmet etki alanı içinde kalmak şartı ile ilgili kurum ve kuruluşların görüşü dikkate alınarak uygulama imar planlarında değiştirilebilir.", aynı maddenin 3 fıkrasında da: "Uygulama imar planlarında, bölgenin ihtiyacına yönelik çocuk bahçesi, yeşil alan, otopark, cep otoparkı, yol boyu otopark, durak cebi, aile sağlık merkezi, mescit, karakol, muhtarlık, trafo gibi sosyal ve teknik altyapı alanlarını artırıcı küçük alan gerektiren fonksiyonlar ayrılabilir ve bu fonksiyonların konulması nazım imar planına aykırılık teşkil etmez." düzenlemesinin yer aldığı görülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
I-03/07/2017 tarihli ve 30113 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 2. alt bendinde yer alan “trafo,” ibaresi “parkın ihtiyacı için gerekli olan asgari ölçülerdeki trafo,” olarak değiştirilmiştir.
Dava konusu Yönetmelik değişikliği ile park alanında yapılabilmesi öngörülen trafoların, önceki düzenlemede yer aldığı şekilde, çevre yerleşimlerde yaşayan genel nüfusun ihtiyacına yönelik değil, sadece park alanı kullanımının ihtiyacının sağlanmasına yönelik kurulabileceği anlaşılmakta olup, bu haliyle yeni Yönetmelik maddesi ile park alanında yer alabilecek trafoların, park kullanımının bütünleyici bir parçası niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, sadece parkın ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak, bu kullanım ile bir bütünlük oluşturacak nitelikte kurulabilecek trafo kullanımının, sosyal altyapı alanı niteliğinde olan park kullanımı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği açık olup, Yönetmelik'te öngörülen teknik altyapı alanları niteliğinde olmadığı kuşkusuzdur.
Öte yandan, söz konusu trafoların ancak belediye encümeni kararıyla ve oyun alanlarına en az 10 metre mesafede olmak, etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla kurulabileceği dikkate alındığında, parkın içerisinde sadece bu kullanımın ihtiyacına yönelik asgari ölçülerde trafo yer alabilmesine ilişkin somut kriterlerin dava konusu Yönetmelik ile belirlendiği görülmektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda, park alanları içerisinde bu kullanımın ihtiyacının karşılanması amacıyla belli koşullarda trafo kurulabilmesini öngören dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesi ile değiştirilen Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 2. alt bendinde yer alan "parkın ihtiyacı için gerekli olan asgari ölçülerdeki trafo" ibaresinde imar mevzuatına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
II-Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19. maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinin 3. alt bendi, “Tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması, giriş çıkışının parkın giriş çıkışından ayrı olması ve parkın ihtiyacı için Otopark Yönetmeliği ekindeki en az otopark miktarları tablosundaki benzer kullanımlar dikkate alınarak belirlenecek miktarı aşmamak kaydıyla kapalı otopark,” olarak değiştirilmiştir.
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/4783 sayılı kararı ile "Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 3. alt bendinde, tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması kaydıyla kapalı otopark yapılabileceği belirtilmiş ise de, ticari olmayan kamu kullanımına açık otopark yapılmasında bir sakınca bulunmamakla beraber, düzenleme ortaklık payından karşılanan park alanlarının ayrılmaz bir parçası olan zemin altının ticari olarak faaliyet gösterilebilecek otopark kullanımına izin veren düzenlemede imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle dava konusu düzenleme yönünden yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun (İDDK) 16/05/2019 tarih ve E:2019/342 sayılı kararı ile "Söz konusu Yönetmelik maddesi ile park alanlarında tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması kaydıyla kapalı otopark yapılabileceği öngörülmüştür.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği eki plan gösterimlerinde ayrı lejantlarla gösterilen, farklı fonksiyonlara karşılık gelen, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük birbirinden farklı olan kullanımların, yer seçimi kararlarının imar planı kapsamında ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Bu doğrultuda, otopark ve park kullanımları da birbirinden farklı nitelikte kullanımlar olup "otopark" Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde teknik alt yapı alanları içerisinde sayılarak ayrı bir lejant olarak gösterilmiştir.
Öte yandan, öngörülen park kullanımının konumu ve büyüklüğüne bağlı olarak içerisinde kendi ihtiyacının karşılanabileceği ölçüde otopark yapılması mümkündür.
Ancak düzenleme incelendiğinde, ne parkın büyüklüğüne ne de park içerisinde ayrılacak otoparkın vasfı ve miktarına yönelik bir ayrıma yer verilmediği görülmektedir.
Bu durumda, parkın ihtiyacının karşılanması amacıyla öngörülebilecek otopark ihtiyacını aşacak nitelikte, kamunun genel otopark ihtiyacının karşılanmasına yönelik imar planında ayrı bir kullanım kararı olarak yer alması gereken "otopark" alanının park alanlarında yapılmasına imkan sağlayan dava konusu düzenlemede bu yönüyle imar mevzuatına uyarlık görülmemiştir." gerekçesiyle reddedilmiştir.
Otopark, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde teknik alt yapı alanları içerisinde sayılarak ayrı bir lejant olarak gösterilmiş ise de, dava konusu düzenleme ile İDDK kararında belirtilen rekreasyon kullanımının konumu ve büyüklüğüne göre parkın ihtiyacının karşılanabileceği ölçüde otopark yapılmasının mümkün kılındığı görüldüğünden dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
III-Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin 2. alt bendi, “Açık otopark ile tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması ve rekreasyon alanı ihtiyacı için Otopark Yönetmeliği ekindeki en az otopark miktarları tablosu dikkate alınarak belirlenecek miktarı aşmamak kaydıyla kapalı otopark," olarak değiştirilmiştir.
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/4783 sayılı kararı ile "Yönetmeliğin 19.maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendin 2.alt bendinde, tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması kaydıyla kapalı otopark yapılabileceği belirtilmiş olup zemin altında kapalı otopark yapılabilmesi belli şartlara ve standartlara bağlanmış olup hükümde imar mevzuatına aykırlık görülmemiştir." gerekçesiyle dava konusu düzenleme yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir. Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun (İDDK) 16/05/2019 tarih ve E:2019/342 sayılı kararı ile "Söz konusu Yönetmelik maddesi ile piknik ve eğlence alanlarında (rekreasyon alanları) tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması kaydıyla kapalı otopark yapılabileceği öngörülmüştür.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği eki plan gösterimlerinde ayrı lejantlarla gösterilen, farklı fonksiyonlara karşılık gelen, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük birbirinden farklı olan kullanımların, yer seçimi kararlarının imar planı kapsamında ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Bu doğrultuda, otopark ve rekreasyon kullanımları da birbirinden farklı nitelikte kullanımlar olup, "otopark" Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde teknik alt yapı alanları içerisinde sayılarak, ayrı bir lejant olarak gösterilmiştir.
Öte yandan, öngörülen rekreasyon kullanımının konumu ve büyüklüğüne bağlı olarak içerisinde kendi ihtiyacının karşılanabileceği ölçüde otopark yapılması mümkündür.
Ancak düzenleme incelendiğinde, ne rekreasyon alanının büyüklüğüne ne de bunun içerisinde ayrılacak otoparkın vasfı ve miktarına yönelik bir kritere yer verilmediği görülmektedir.
Bu durumda, rekreasyon alanının ihtiyacının karşılanması amacıyla öngörülebilecek otopark ihtiyacını aşacak nitelikte, kamunun genel otopark ihtiyacının karşılanmasına yönelik imar planında ayrı bir kullanım kararı olarak yer alması gereken "otopark" alanının rekreasyon alanlarında yapılmasına imkan sağlayan dava konusu düzenlemede bu yönüyle imar mevzuatına uyarlık görülmemiştir." gerekçesiyle reddedilmiştir.
Otopark Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde teknik alt yapı alanları içerisinde sayılarak ayrı bir lejant olarak gösterilmiş ise de, dava konusu düzenleme ile İDDK kararında belirtilen park kullanımının konumu ve büyüklüğünün belirtildiği, rekreasyon alanının ihtiyacının karşılanabileceği ölçüde otopark yapılması mümkün kılındığı görüldüğünden dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
IV-03/07/2017 tarihli ve 30113 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 66. maddesinin 10. fıkrasında, "Bu Yönetmelik kapsamında müellif ile akdedilen proje sözleşmesinde fikir ve sanat eseri telif hakkının devrine ilişkin hükmün yer alması zorunludur. Sözleşme olmadığı veya sözleşmede herhangi bir hükmün yer almadığı takdirde, müellifin fikir ve sanat eseri telif hakkından 05/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca feragat ettiği varsayılır." düzenlemesi yer almakta iken dava konusu düzenleme ile ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmış, “Bu Yönetmelik kapsamında müellif ile akdedilen proje sözleşmesinde fikir ve sanat eseri telif hakkının devrine ilişkin hükmün yer alması zorunludur.” şeklindeki birinci cümle aynen yer almıştır.
25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 13. maddesiyle Yönetmeliğin 66.maddesinin 10. fıkrası “Bu Yönetmelik kapsamında müellif ile akdedilen proje sözleşmesinde fikir ve sanat eseri telif hakkının devrine ilişkin hükmün yer alması zorunludur.” düzenlemesi 03/07/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmış olup dava konusu edilen değişiklikle anılan fıkranın ikinci cümlesi kaldırılmış birinci cümlesi aynen bırakılmıştır.
Bu itibarla, uyuşmazlığa konu düzenleme 03/07/2017 tarihli ve 30113 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığından ve dava konusu yönetmeliğe yeni bir hüküm getirilmediğinden 60 günlük yasal dava açma süresi içinde dava konusu edilmesi gerekirken bu süre geçirildikten sonra 23.09.2019 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmaktadır.
V- Yönetmeliğin EK-10'una ilişkin olarak;
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği eki yapı ruhsatı formunda "yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının" ve "inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesine" şeklindeki düzenleme kaldırılmıştır.
1-Yapı ruhsatı ve yapı kullanım iznine dair formların TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardına ve TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardına İlişkin Tebliğ ile düzenlenmekte iken en son 02.05.2018 tarih ve 30409 sayılı mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
2-02.05.2018 tarihli, 30409 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardına ve TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardına İlişkin Tebliğin 2. maddesinin ve anılan madde ile yürürlüğe giren 18.12.2017 tarihli, TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardının öncelikle yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davada; Danıştay Altıncı Dairesinin 17.04.2019 tarih ve E:2018/5260 sayılı kararı ile "fenni mesullerin (veya müellif, yapı müteahhidi vb.) yapı ruhsatı alınması sürecinde sorumlulukları yalnızca projelerin hazırlanması veya taahhütname düzenlenmesi ile sınırlı olmayıp tüm o sürecin belgeye bağlandığı yapı ruhsatlarında imza atılması suretiyle yapıya ilişkin hususların hukuka ve fenne uygun olduklarının onaylanması gerektiği; davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, yapı ruhsatı aşamasından önce düzenlenen taahhütnamelerde imzaları bulunan kişilerin sorumluluklarının buradan doğduğu ve yapı ruhsatlarında yeniden imzalarının alınmasının gerekli olmadığı savunulmuş ise de; davacı yanında müdahil olarak davaya katılan İnşaat Mühendisleri Odasınca sunulan belgelerin incelenmesinden, uygulamada idareye sunulan taahhütnamelerinde sahte olabilme ihtimalinin bulunduğu görüldüğünden, yapılaşmaya ilişkin sürecin can ve mal güvenliği açısından hayati olduğu dikkate alındığında, fenni mesullerin, şantiye şeflerinin ve proje müelliflerinin yapı ruhsatlarında imzalarının bulunmasının son derece önem arz ettiği" gerekçeleriyle yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş, bu karara yapılan itiraz Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/09/2019 tarih ve E:2019/899 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
3- Aynı Tebliğde TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardında "yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının kaldırılmasına", şeklinde düzenleme yapılmış, yapı ruhsatı formu eki Föy2/a açıklamalardaki "...mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur..." şeklindeki düzenlemenin ve TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardı Föy2/A ve TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardı Föy2'deki; "ruhsat formlarının inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesi" şeklindeki düzenlemenin kaldırılmasına dair değişikliğe gidilmiştir.
4- Yukarıdaki Tebliğin iptali istemiyle açılan davada; Danıştay Altıncı Dairesinin 18.02.2019 tarih ve E:2018/4999 sayılı kararı ile;
A) Yapı ruhsatı formlarında yapı sahibinin, müteahhidin, şantiye şefinin, proje müellifleri ve fenni mesullerin imzalarının bulunduğu hanelerin kaldırılmasına yönelik olarak, "İmar Kanununun 28. maddesinde yapı kullanma izin belgelerinin imzalanması mecburiyeti kanun koyucu tarafından sarih şekilde düzenlenmekte iken, anılan belgenin düzenlenme sürecinin yapı ruhsatından da sonraki aşama olduğu dikkate alındığında, fenni mesullerin yapı ruhsatlarında bulunması gereken imzalarının formlardan kaldırılmasında mevzuata uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle;
B) Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ekinde yer alan "Yapı Ruhsatı Formu Eki:Açıklamalar"da düzenlenen; ".... Mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur..." ibaresine yönelik olarak, "yapı ruhsatlarından ilgili kişilerin imzalarının kaldırıldığı, ancak yapı ruhsatına ilişkin açıklamaların yer aldığı föylerde getirilen değişikliklere paralel şekilde düzenlemeler yapılmadığı, açıklamaların eski hali ile devam ettirildiği, yapı ruhsatında imzası bulunmayacak müellifler açısından hem yapı ruhsatı formunun düzenlenmesinden sorumlu kılınmaları açısından hem de form ile form eki açıklamalarda çelişki bulunması yönünden dava konusu ibarede hukuka uyarlık bulunmadığı, kaldı ki I. bölümde yer verilen değerlendirmeler uyarınca, proje müelliflerinin yapı ruhsatlarında imzalarının bulunması gerektiği" gerekçesiyle
yürütmelerinin durdurulmasına karar verilmiş, bu karara yapılan itiraz Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/09/2019 tarih ve E:2019/845 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
5- 27.10.2018 tarih ve 30578 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin ekinde yer alan "Ek-10 Yapı Ruhsatı Föy 2/A Formu Eki: Açıklama kısmındaki, "mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur." ibaresi ile eksik düzenleme nedeniyle Ek-9 Yapı Kullanım İzin Belgesi Föy 2/a Yapı Kullanım İzin Belgesi Eki: Açıklama bölümü ve Ek-10 Yapı Ruhsatı Formu ve eki föylerin tamamının Ek-10 Yapı Ruhsatı Form'unda yapı sahibi, yapı müteahhidi şantiye şefi, proje müellifi ile fenni mesullerin ve yapı denetim kuruluşunun bilgilerine yer verildiği ancak önceki yapı ruhsatlarında bulunan imza hanelerine yer verilmediği, 'mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur.' ibaresine yer verilerek ruhsat alınması sürecindeki müdahillikleri ortadan kaldırılan mimari proje müelliflerine yetkileri olmaksızın sorumluluk yüklendiği, önceki formlarda yer alan yapıların inşasında sorumluluk alan mimar ve mühendislerin yaptıkları işlemlere ilişkin bilgilerin ilgili idarelerce meslek odalarına gönderilmesine ilişkin ibarelere yer verilmediği" ileri sürülerek iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 24.04.2019 tarih ve E:2018/9566 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş, bu karara karşı yapılan itiraz Danıştay İdari dava Daireleri Kurulunun 16.10.2019 tarih ve E:2019/901 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Anayasanın 138.maddesinin son fıkrasında, "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmüne yer verilmiştir.
İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesinde, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez" hükmü yer almaktadır.
Anayasanın 138. ve İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesi uyarınca davalı idarece yargı kararını gecikmeksizin yerine getirmek zorunda olmasına karşın Danıştay Altıncı Dairesinin 17.04.2019 tarih ve E:2018/5260 sayılı kararı ile bu karara yapılan itirazın reddine ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/09/2019 tarih ve E:2019/899 sayılı kararına, Danıştay Altıncı Dairesinin 18.02.2019 tarih ve E:2018/4999 sayılı kararı ile bu karara yapılan itirazın reddine ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/09/2019 tarih ve E:2019/845 sayılı kararına ve Danıştay Altıncı Dairesinin 24.04.2019 tarih ve E:2018/9566 sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Danıştay İdari dava Daireleri Kurulunun 16.10.2019 tarih ve E:2019/901 sayılı kararına aykırı olarak düzenleme yapılmıştır.
Bu durumda, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği eki yapı ruhsatı formunda "yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının" kaldırılmasına ve "inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesine" şeklindeki eksik düzenlemede ve bu hususların bulunmadığı eki Ek-10 Form-19 ile Ek-10 Form 19 Yapı Ruhsatı Formu Föy2/a'da hukuka ve imar mevzuatına uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5. maddesi ile değiştirilen Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 2. alt bendindeki "ile oyun alanlarına en az 10 metre mesafede olmak ve çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla parkın ihtiyacı için gerekli olan asgari ölçülerdeki trafo" ibaresi yönünden DAVANIN REDDİNE,
2. Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 3. alt bendi yönünden DAVANIN REDDİNE,
3. Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin 2. alt bendi yönünden DAVANIN REDDİNE,
4. Yönetmeliğin eki Ek-10 Form-19 ile Ek-10 Form-19 Yapı Ruhsatı Formu Föy2/a "yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin, yapı denetim kuruluşu yetkililerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının" kaldırılmasına ilişkin kısmının ve "ruhsat formlarının inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesi" düzenlemesinin bulunmamasına ilişkin kısmının İPTALİNE,
3. Yönetmeliğin 66. maddesinin 10.fıkrası yönünden DAVANIN SÜRE AŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ….-TL yargılama giderinin yarısı olan ….-TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına, ….-TL'nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ….-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, ….-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
6. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 26/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.