Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/1304
Karar No: 2014/1992

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/1304 Esas 2014/1992 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2014/1304 E.  ,  2014/1992 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 05/02/2013
    NUMARASI : 2012/78-2013/47

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın, park edildiği yerden çalındığını, aracın anahtarının davalı sigorta şirketine teslim edilmesine rağmen davalı sigorta şirketinin araç bedelini ödemediğini belirterek 32.000,00 TL"nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, aracın iki anahtarının da istenmesine rağmen tek anahtarının teslim edildiğini, olayla ilgili soruşturmanın devam etmesi nedeniyle ödemenin yapılmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne, 26.500,00 TL"nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
    TTK.nun 1269. maddesi uyarınca malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı yasanın 1270. maddesi uyarınca bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Davacıya ait aracın davalı şirket nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olduğu ve araç üzerinde
    F... AŞ Y.... Şubesi"nin rehin hakkı sahibi olduğu anlaşılmakla, sigortalı araç üzerinde dain ve mürtehinin de menfaati bulunduğundan hasar tazminatını talep etmeye hakkı bulunmaktadır. Davacının sigorta poliçesine dayanarak tazminat talebinde bulunabilmesi için dain ve mürtehinin bu konuda açık muvafakatının olması gerekmektedir.
    Dava konusu olayda, sigortalı araç üzerinde rehin hakkı sahibi olan F..AŞ vekili, dosyaya sunduğu 09/01/2014 havale tarihli asli müdahale talepli dilekçede, davacının müvekkili bankaya 14.748,00 TL borcu olduğunu belirterek bir anlamda davaya muvafakat etmediklerini bildirmiştir. Bu durumda mahkemece, anılan banka vekiline asli müdahale dilekçesini harçlandırmak üzere süre verilmeli, harcın ikmal edilmesi halinde asli müdahil banka yönünden davaya devam olunarak sonucuna göre karar verilmesi, aksi halde davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    2-Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 17.2.2014 gününde Üye E.S.B..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

    - KARŞI OY -
    Somut uyuşmazlıkta, davacının sigorta ettireni, davalı D.. A.."nin de kasko sigortacısı olduğu aracın çalınması nedeniyle 32.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açılmış,
    Davalı davanın reddini savunmuş,
    Yargılama sonucunda mahkemece "davanın kısmen kabulü ile 26.500,00 TL"nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline...." karar verilmiş,
    Kararın yasal sürede davalı vekilince temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda "....asli müdahil F...A.Ş vekiline müdahale dilekçesini harçlandırmak üzere süre verilmesi, harcın ikmal edilmesi halinde asli müdahil banka yönünden davaya devam olunarak sonucuna göre karar verilmesi, aksi halde davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken..." gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
    Sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyorum.
    4721 Sayılı TMK"nın Taşınır Rehni Başlıklı 940/2 maddesi "Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden de taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabileceği, rehin kurulmasına ilişkin diğer hususların tüzükle belirleneceği",
    Yine aynı Yasanın taşınmaz rehni bölümünde yer alan Sigorta Tazminatı Üzerindeki Hak Başlıklı 879.maddesi "Muaccel olan sigorta tazminatının malike ancak bütün rehinli alacaklıların rızası ile ödenebileceği..",
    Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK 1269 maddesi "Bir malı muayyen rizikolara karşı temin etmekte para ile ölçülebilecek bir menfaati olan malikin, malikin adi veya rehin alacaklısının, malın muhafazasından dolayı malikine karşı mesul olan acente, kiracı, komisyoncu ve diğer kimselerin malın muhafazasında hakikaten menfaati olan kimseler yahut bunların kanuni temsilcilerinin bu menfaati sigorta ettirebilecekleri",
    Mülga TTK 1270 maddesinde "Bir kimsenin diğer bir kimsenin nam ve hesabına dahi sigorta akdedebileceği, şu kadar ki o kimsenin nam ve hesabına hareket ettiği kimseyi temsile selahiyetli değilse sigorta priminden dolayı bizzat mesul olacağı..",
    Karar ve temyiz inceleme tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK 1456 maddeside "1-Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki malike ait menfeat sigortalandığı takdirde kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkının sigorta tazminatı üzerinde de devam edeceği, 2-Sigortacıya mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça sigortacının sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemeyeceği, ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek bulunmadığı.." hükmünü taşımaktadır.
    Gerek Yüksek 11.Hukuk Dairesi"nin ve gerekse Dairemizin kararlarında rehin alacaklısının davaya muvafakat etmemesi veya rehin alacağının ödenmemesi hali dava ön şartı olarak değerlendirilerek bu halde davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerektiği kabul edilmekte ise de tarafımızca bu görüşe itibar edilmemektedir.
    Zira 4721 Sayılı TMK 940/2 maddesine dayanılarak tesis edilen ve sicile kaydedilen menkul rehninde kıyasen uygulanması gereken TMK 879.maddesi ve temyiz incelemesi sırasında yürürlüğe giren 6102 Sayılı TTK 1456/1,2 maddesinde de açıkça öngörüldüğü üzere rehin alacaklısının muvafakatının bulunmaması sadece sigorta tazminatının sigorta ettirene ödenmesine engel teşkil etmektedir. Sigorta ilişkisinin tarafı bulunan, sigortalı aracı hasarlanan davacının Kasko Poliçesi Genel Şartları kapsımında aracındaki hasar bedelini talep etmesinde, sadece ödemeye ilişkin anılan yasa hükümlerinin dava önşartı olarak değerlendirilmesi, davacınında, rehin alacaklısının da hakkına kavuşmasını engelleyici davalı sigorta şirketini haksız zenginleştirici bir sonuç doğurduğu gibi anılan yasa hükümlerine de açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
    Bu durumda, müdahil F..A.Ş"nin rehin alacağı nedeniyle davalı sigorta şirketinin sigorta bedelini öncelikle müdahile, artan kısmın ise davacıya ödenmesi, müdahilin eksik harcı tamamlamaması, müdahil olarak davayı takip etmemesi halinde ise davalı sigorta şirketinin sigorta bedelini davacı sigortalıya ödemesi sırasında öncelikle rehin alacağını ödemesi varsa artan kısmın ise sigortalıya ödenmesi gerekmektedir.
    Açıklanan gerekçeye ve TMK 879 ve 6102 Sayılı TTK 1456/1,2 maddesine aykırı "asli müdahilin davayı takip etmemesi ve davaya kayıtsız ve şartsız muvafakatta bulunmaması halinde davanın reddine" ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi