1. Hukuk Dairesi 2018/4463 E. , 2020/4512 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacılar, mirasbırakanları Mustafa Adıyaman"ın mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 69, 90, 108, 655, 1013, 1553, 1711, 2415, 2541, 2742, 2766, 2775, 3387, 6 parsel sayılı taşınmazlarını davalı eşine satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek taşınmazların tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına payları oranında tescile karar verilmesini istemiş, aşamada talebini miras payları oranında daraltmıştır.
Davalı, mirasbırakanın minnet duygusu ile taşınmazları devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ara kararla 1711 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesine, diğer parseller yönünden davacılar...,..,...,... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, 1. 90. 108. 655, 1013, 1553, 2415, 2541, 2742, 2766, 2775 ve 3387 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne dair verilen karar Dairece "... Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri göz ardı edilerek kısa kararda, 1711 sayılı parsel dışındaki taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verildiği halde; gerekçeli kararda, kısa kararla kabul kapsamına aldığı dava konusu taşınmazlardan 6 sayılı parsel hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemek suretiyle kısa karara çelişkili biçimde gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına..." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacı ... yönünden dava dışı eşi Ayşe Uslu"nun kendinden önce öldüğü ve mirasçı olmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine, diğer davacılar yönünden davanın kabulü ile payları oranında iptal ve tescile karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1938 doğumlu mirasbırakan Mustafa Adıyaman"ın 11.11.2004 tarihinde evli ve çocuksuz olarak öldüğü, geride mirasçı olarak davalı eşi ... ile kendinden önce ölen kardeşi ..."dan olma yeğeni Adem ve Keziban, kendinden önce ölen kardeşi Ayşe"den olma dava dışı İsmail ve Dursun ile davacı ... ile davacı kardeşleri ...,...,...,...,...,... ve ... ile dava dışı yeğenleri İsmail ve ...un kaldığı, mirasbırakanın çekişme konusu 69, 90, 108, 655, 1013, 1553, 2415, 2541, 2742, 2766, 2775, 3387 parseller ile tefrik edilen dosyada çekişme konusu 1711 parsel sayılı taşınmazını davalı eşine 21.04.2003 tarihinde sattığı, mirasbırakan ile davalının 30.01.1961 tarihinde evlendiği, çekişme konusu taşınmazların dava tarihi itibarıyla toplam değerinin 73.016,84 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Böyle bir durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince, davalının mirasbırakan eşine uzun yıllar baktığı, mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazları dosya kapsamı, tanık beyanları ve taşınmazların toplam değeri dikkate alındığında minnet duygusu ile davalıya devrettiği, mal kaçırma amacının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, temlikin mal kaçırmak amacıyla yapılmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.