17. Hukuk Dairesi 2013/2874 E. , 2014/1977 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/09/2012
NUMARASI : 2012/266-2012/288
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın davacıya çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, 12.200,00 TL. maddi tazminat ile 50.000,00 TL. manevi tazminatın faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı kurum vekili, davanın reddini savunmuş, diğer davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın maddi ve manevi tazminat yönünden kısmen kabulü yönünde verilen hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi"nin 26.1.2012 tarihli bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; maddi tazminata ilişkin önceki karar kesinleştiğinden 1.439,00 TL. maddi tazminat ile 4.000,00 TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, manevi tazminata ilişkin olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
BK."nın 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Dosya kapsamından, davalı tarafa ait aracın 4/8 oranında (eşit) kusurlu olarak sebebiyet verdiği olayda, olay tarihinde 18 yaşında öğrenci olan davacının ağır derecede yaralandığı, vücudunda kırıklar oluştuğu, uzun süre hastanede yatıp tedavi gördüğü, vücuduna protez takıldığı anlaşılmaktadır. O halde, olaydaki kusur durumu ile meydana gelen yaralanma sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalının sorumluluğun niteliği de göz önünde tutularak, davacı için olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşecek şekilde hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin Yargıtay bozma ilamına uyulduktan sonra yine somut olay ile bağdaşmayan düşük manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.