17. Hukuk Dairesi 2014/2495 E. , 2014/1969 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2013/641-2013/662
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görev yönünden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının işleteni olduğu aracın davacıya ait araca çarparak davacının yaralanmasına ve maddi-manevi zararına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 18.750,00 TL. araç hasarı, 1.000,00 TL. sürekli ve geçici iş göremezlik, 1.000,00 TL. tedavi gideri ile 20.000,00 TL. manevi tazminatın faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dosyası hasara neden olan davalıya ait aracın sürücü ve trafik sigortacısı hakkında açılan dosyadan tefrik edilerek ayrı esasa kaydedildikten sonra, mahkemece, davalı hakkındaki davada hizmet kusuru söz konusu olup, olayda idare mahkemesi görevli olduğundan dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 106. maddesinde “Genel ve katma bütçeli kuruluşlara, il özel idareleri ve belediyelere ve kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı bu kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır” denilmektedir. Anılan Yasanın sekizinci kısmının “İşletenin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde yer alan 85-90. maddelerinde, motorlu araçların trafik kurallarına ve gereklerine aykırı davranışları sonunda meydana gelen zararlar nedeniyle gerçek ve özel kişilerle, kamu tüzel kişilerinin ayrım yapılmadan aynı sorumluluk kurallarına bağlı olmaları öngörülmüştür.
Bu düzenleme itibariyle yasa, kamu idare ve kurumlarına ait ve bu arada kamu hizmetine tahsis edilen motorlu araçların verdikleri zararlardan dolayı, trafik olaylarından doğan zararların özelliği gözönünde tutularak, kamu idare ve kurumlarının özel kişilerle eşit şartlarda aynı esaslara göre sorumlu tutulması gereğini ifade etmiştir.
Aynı şekilde anılan yasanın görev ve yetkiye ilişkin 11/01/2011 tarihinde değişikliğe uğrayan 110. maddesinde "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür." şeklinde ifade edilmiştir.
Yasanın anılan bu hükümleri karşısında, kamu araçlarının verdikleri zararlardan dolayı idare, kamu hukuku kurallarına göre değil, “işleten” sıfatıyla özel hukuk kurallarına göre sorumlu tutulabilecektir.
Somut olayda; dava konusu hasarın araçların çarpışması nedeniyle meydana gelen trafik kazası olup, davalının işleteni olduğu resmi plakalı aracın sürücüsünün kusuruyla dava konusu zararlandırıcı olaya sebebiyet verildiği iddiasıyla dava açıldığı, olayda hizmet kusurunun söz konusu olmadığı açıktır.
Bu durumda, yukarıda açıklandığı üzere, davalının işleteni olduğu aracın neden olduğu zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.