10. Hukuk Dairesi 2015/14326 E. , 2015/20568 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun"un 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun"la yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gereği öngörülmüş; 3917 sayılı Kanun"la yapılan bu değişiklik aynı Kanun"un 8. maddesi hükmüne göre 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiş; daha sonra, 24.06.2004 tarih ve 5198 sayılı Kanun"la aynı maddede yapılan değişiklik sonucunda Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun"un 102. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmadığı düzenlemesi getirilmiş ve düzenleme 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından 3917 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceki dönemle, 5198 sayılı Kanun"un yürürlüğü sonrasına ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden ...’nun alacak hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Giderek, zamanaşımının başlangıç tarihi ise yine Borçlar Kanunu’nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanunu’nun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanun"un getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu döneme ilişkin prim ve gecikme zammı alacakları yönünden ise, 6183 sayılı Kanun"un zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşıdır.
6183 sayılı Kanun"un 103. maddesinde ise zamanaşımını kesen haller sayılmış olup kesilmenin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar.
Kurum alacaklarında tahsil zamanaşımı borcun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre belirlenir. 08/12/1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanunun getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu dava konusu döneme ilişkin prim vs. alacakları için tahsil zamanaşımı süresi 5 yıl olup zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşıdır. Ödeme emrinin tebliği veya Kanunda sayılan diğer nedenlerle tahsil zamanaşımı kesildikten sonra takip eden yılbaşından itibaren yeniden işlemeye başlar. Yeniden işlemeye başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş ise davacıların bu borçlardan sorumlu olmadığının kabulü gerekir.
Yukarıda anlatılanlar ışığında incelenen somut olayda, davacıya Kurum tarafından dava konusu 19.10.2011 tanzim tarihli 2011/14727 takip nolu ödeme emrinin 17.11.2011 tarihinde tebliğ edildiği, bu ödeme emrinin 2000/11-12 ve 2001/1-10 (5. ay hariç) arası aylara ilişkin prim borcu nedeniyle düzenlendiği, Kurumun 30.01.2012 havale tarihli cevap dilekçesinde, davacının takibe konu olan dönemlerden 2000/11,12. ay ve 2001/1,2,3,4,5,6,7. aylarına ilişkin prim borçları için 2001/1271 nolu takip açıldığını ve bu borçlarının 4958 S.K"nın kapsamında taksitlendirilip ödendiğini ve bu borçlar için takibin iptal edildiğini, ancak 2001/7-8-9-10. dönemlere ait borçlar yönünden davacının halen borçlu olduğunu, işverenin 2001 ve 2003 yıllarında tecil ve taksitlendirme talepleri nedeniyle 6183 SK’nun 103. maddesi uyarınca zamanaşımının kesildiğini ve davacının zamanaşımı iddiasının yerinde olmadığını belirttiği, Kurum’dan celbedilen evrakların incelenmesinde, Kurum içi 20.01.2012 tarihli yazışmada davacıya ait işyeri dosyasının tetkikinde 2000/11,12, 2001/1-2-3-4-6 aylara ait prim ve gecikme zammı borcunun 2001/1271 takip nolu dosyadan takip edildiği belirtilerek iptal edilmesi, icra takibinin kalan aylar üzerinden devam ettirilmesi gerektiğinin belirtildiği, Kuruma ait 01.02.2012 tarihli Takip Ekran Görüntüsü’nden de davacının 2011/14727 takip nolu dosyadaki 2000/11-12, 2001/1-2-3-4-6. aylara ilişkin borçlarının iptal edildiği, 2001/7-8-9. aylara ilişkin borçlarının halen geçerli olduğu anlaşılmakta olup, davacıya gönderilen 2011/14727 takip nolu ödeme emrindeki borçların mükerrer olarak takibe konulup sonradan bu nedenle mi iptal edildiği, yoksa yapılandırma kapsamında ödenerek ödenenlerin mi iptal edildiği hususu net olarak anlaşılamamaktadır. Bu nedenle karar eksik incelemeye dayalı, usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Mahkemece, 2011/14727 takip nolu ödeme emrine konu borçların yapılandırma kapsamında ödenip ödenmediği, 2001/1271 takip nolu borç ile 2011/14727 takip nolu ödeme emrine konu borçların kısmen de olsa aynı aylara ilişkin borç olup olmadığı yani dava konusu ödeme emrinin mükerrer olarak takibe konulup konulmadığı hususları sorulmalı, Kurumun cevabına ve işlemlerine dayanak belgeler celbedilmeli, elde edilecek sonuca göre yukarıda açıklanan zamanaşımı ve zamanaşımını kesen hallere ilişkin mevzuat hükümleri çerçevesinde dava konusuna ilişkin bir değerlendirme yapılmalıdır.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.