13. Hukuk Dairesi 2013/13633 E. , 2013/28630 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil ... ve vekili avukat ... ile davalı vekilleri avukat.... ve avukat ....un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı Avukatın kendisine vekaleten, ... 1. ... Mahkemesinin 2006/855 esas sayılı dosyası ile verilen karar gereğince, ... 12. İcra Dairesinin no’lu dosyası üzerinden ilamlı takip başlattığını, 04.11.2010 tarihinde dosyadan 562.512,75 TL çekmesine rağmen, bu miktarın sadece 401.053,23 TL’lik kısmını ödediğini, aynı icra dairesinin 2010/8838 esas sayılı dosyası ile de, lehine hükmedilen vekalet ücretini de tahsil ettiğini, davalının, hak ettiği avukatlık ücretinden daha fazlasını zimmetinde tuttuğunu, taraflar arasındaki ücret sözleşmesinin yasaya aykırı olup, geçersiz olduğunu, kaldı ki avukatın başarısından da söz edilemeyeceğini, ayrıca davalının karşı taraftan 30.223,39 TL vekalet ücreti tahsil ettiği halde, kendisinden de aynı miktar kesinti yaptığını, öte yandan KDV kesintisinin de yasal olmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının fazladan alıkoyduğu 115.339,22 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 24.10.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile de, talep miktarını 151.726,04 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen ilk hüküm, tarafların temyizi üzerine Dairemizce diğer temyiz itirazları incelenmeksizin “kısa karar ile kararın gerekçesi
ve hüküm fıkrası arasında çelişki bulunduğu” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda bu kez, davanın kısmen kabulüne, 86.356,62 TL’nin 7.12.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davaların birleştirilmesi ve ayrılmasına ilişkin hükümler, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 45. ve devamı (yeni HMK 166. ve devamı) maddelerinde düzenlenmiş olup, amacı usul ekonomisine hizmet etmek ve aynı konuda çelişkili kararlar verilmesini önlemektir. Anılan Yasanın 45/1.(yeni HMK 166/1) maddesine göre; "Aynı mahkemede görülmekte olan davalar arasında bağlantı bulunması halinde, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir." Birleştirmenin koşulu olan “bağlantı” da, aynı yasanın 45/3.(yeni HMK 166/4) maddesinde, "Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelik bulunması" olarak tanımlanmıştır.
Somut olayda davacı, davalı avukatın kendisine vekaleten takip etmiş olduğu ... 1. ... Mahkemesine ait 2006/855 esas sayılı dosyasında verilen karardan sonra ilamlı icra takibi başlattığı ... 12. İcra Müdürlüğüne ait 2010/8837 esas sayılı dosyasından 562.512,75 TL tahsilat yaptığını, ancak bu tahsilattan, avukatlık ücreti adı altında hak ettiğinden fazla miktarda kesinti yaparak kendisine ödemediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğunu, kaldı ki davacı avukatın, görevini özenle yerine getirmemesi nedeniyle bir kısım alacaklarının da zamanaşımına uğradığını, bu konudaki dava ve tazminat haklarının saklı bulunduğunu, tüm bu nedenlerle davalıyı haklı olarak vekaletten azlettiğini ileri sürerek, alacak istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Aynı davacı tarafından, taraflar arasındaki vekalet sözleşmesinin konusu olan, işverene karşı açılan tazminat davası yönünden, davalı avukatın görevini özenle ve gereği gibi yerine getirmediği, bunun sonucu olarak da bir kısım alacaklarının zamanaşımına uğramasına neden olduğu belirtilerek, 7.3.2011 tarihinde ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/101 esas sayılı dosyası üzerinden tazminat davası açıldığı ve halen derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Aynı taraflar arasında ve aynı vekalet ilişkisi kapsamında açılmış olan eldeki dava ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/101 esas sayılı dosyası üzerinden açılmış olan davada, dayanılan maddi vakıalar aynı olduğu gibi, davalardan biri hakkında verilecek olan hüküm diğerini
de etkileyecek niteliktedir. Bu nedenle söz konusu davalar arasında bağlantı mevcut olup, gerek yargılamanın daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamak ve gerekse çelişkili kararlar verilmesini önlemek açısından, davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi zorunludur. O halde davaların birleştirilerek yargılamanın devam ettirilmesi ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınarak birbirlerine ödenmesine, peşin alınan 1.283.00 TL. temyiz harcının istek halinde davacı ve davalıya iadesine, 19.11.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Davacı tarafından davalı aleyhine açılmış işbu dava ile yine aynı davacı tarafından aynı davalı aleyhine ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2011/101 esas sayılı tazminat davasının tarafları aynı ise de konuları ve dayanakları birbirinden tamamen farklı olup, bu yüzden birinde verilecek kararın diğerini etkileme durumu bulunmadığı gibi, aynı nedenlerle iki dava arasında sıkı irtibat bulunduğundan da bahsetmek mümkün değildir. Bu nedenlerle işbu mahkeme kararının dosya kapsamına göre değerlendirilerek esası yönünden bir karar kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle bozma kararı verilmesi yolundaki dairemiz çoğunluğunun görüşüne katılamıyorum.