1. Hukuk Dairesi 2018/4960 E. , 2020/4504 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen davacı vekili ve katılma yolu ile davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, dava dışı AMR Tarım ürünleri Limited Şirketi"nin ortağı olduğunu, alınan kararla davalı ..."in tek başına şirketi en geniş manada sevk ve idarede yetkili kılınmasına karar verildiğini, davalı ..."ın şirket adına kayıtlı 33 parsel sayılı taşınmazı 28.700,00 TL bedelle diğer davalı ..."e, diğer ortaklardan habersiz bedelinin çok altında satmakla kalmadığını, satış bedelini de şirket hesabına aktarmayarak zimmetine geçirdiğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile ortağı bulunduğu şirket adına tesciline, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen değeri 937.406 TL üzerinden davacı tarafından harç tamamlanmıştır.
Davalı ..., davacının böyle bir dava açmaya hakkı ve yetkisi olmadığını, taşınmazın bedeli alınarak satışının yapıldığını, işleminin Amr Tarım Ürünleri Limited şirketi ortağı ve yetkilisi ... tarafından gerçekleştirildiğini, davacının herhangi bir alacağı varsa bunu şirketten ve diğer ortaklardan talep etmesi gerektiğini, kaldı ki davacının şirketten ve ortaklardan herhangi bir alacağının olmadığını, davalı ... ise, dava konusu taşınmazı 650.000,00 TL bedel ödeyerek satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; "... Türk Ticaret Kanununda şirketin uğradığı zararın şirket tarafından sorumlulardan (kurucular, müdürler, yöneticiler, tasfiye memurları vd.) istenmesi yani taraf ehliyetinin şirkette olması öngörülmüş, şirketin ihmali ya da sorumluların şirkete hakim olmaları nedeniyle dava açmamaları olasılığı düşünülerek zararın tazmini davasını açma hakkı şirket ortaklarına da verilmiş, ve bu husus 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 555/1 maddesinde "şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir" biçiminde düzenlenmiştir. Ancak limited şirket ortakları tazminatın sadece şirkete ödenmesini isteyebilir. Kendilerine ödenmesini isteyemezler. Bu açıklamalar karşısında, şirket müdürü tarafından yapılan satış işlemi ve sonuçları limited şirket ortaklarını doğrudan ilgilendirdiğine göre, şirket ortağının münferit olarak dava açabileceği kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca, işin esasına girilerek, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların tüm delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir."" gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda dava dışı şirketin zarara uğradığı ve satış tarihi itibariyle şirket yetkilisi olduğu gerekçesiyle davalı ... yönünden; 28.700,00 TL"nin yasal faiziyle birlikte bu davalıdan tahsiline; davanın niteliği gereği zararın tazmininin şirket yetkilisinden istenebileceği gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava dışı AMR Tarım Ürünleri Hayvancılık Sebze ve Meyve ... Gıda İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi"nin Mustafakemalpaşa 2. Noterliği"nin 02.12.2008 tarih ve 9995 yevmiye numaralı işlemi ile davalı ..."i münferiden temsil yetkisi de içerir şekilde şirket müdürü olarak tayin ettiği imza sirkülerinin onaylandığı, davalı ..."ın da anılan onay işlemine dayanarak, adı geçen şirketi temsilen Bursa 10. Noterliği"nin 30.10.2009 tarih ve 40030 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile dava dışı ..."u vekil tayin ettiği, çekişme konusu 33 parsel sayılı taşınmazın dava dışı AMR Tarım Ürünleri ... İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı iken 15.12.2010 tarihinde dava dışı vekil ... tarafından satış suretiyle diğer davalı ..."e 28.700,00 TL bedelle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Somut olaya gelince; davalılardan ... yönünden; kötüniyetli temlik iddiası ispat edilemediğine göre, tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazının reddine.
Ne var ki; davada davalı vekil Alpaslan hakkında taşınmaz bedelinin tahsili yönünde tazminat talebi bulunmakla, vekilin vekil edene karşı sorumluluğu çerçevesinde dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç bedeli tespit edilip, taşınmaz bedeli ile ilgili dava dışı AMR Tarım Ürünleri ... İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi"ne herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı da belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile tapudaki resmi senette gösterilen bedele hükmedilmesi isabetsizdir.
Davacının değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı ..."ın temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın davacıya geri verilmesine, aşağıda yazılı 1.470.36 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalı ..."dan alınmasına, 28/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.