9. Hukuk Dairesi 2013/2383 E. , 2013/369 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı ve karşı davalı, kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatları, izin ücretleri, yol ve yemek parası, ücret alacaklarının tahsiline, davalı ve karşı davacı ise işçinin sorumlu olduğu kasa açığının davacı ve karşı davalı işçiden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, asıl davayı kısmen hüküm altına almış, karşı davayı
reddetmiştir.
Hüküm duruşmalı olarak davalı ve karşı davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK.nun 435.maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi. gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı ve karşı davalı, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini bildirerek kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatları, izin ücretleri, yol ve yemek parası, ücret alacaklarının tahsiline, davalı ve karşı davacı ise işçinin sorumlu olduğu kasa açığının davacı ve karşı davalı işçiden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini, davalı ve karşı davacı ise işçinin sorumlu olduğu kasa açığının davacı ve karşı davalı işçiden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı ve karşı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda 24.04.2012 tarihli son duruşmada kısa karar
“1- Davacının davalı (karşı davacı) aleyhine açtığı kıdem tazminat alacağı, ihbar tazminat alacağı, ücretli izin alacağı, ücret alacağı, yol ve yemek ücret alacağı ile ilgili davasının 21.03.2009 tarihli b.kişi raporunun 2. şıkkındaki hesap miktarı baz alınarak ve ıslah dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak kabulüne,
2- Davacının davalı (karşı davacı) aleyhine açtığı kötü niyet tazminat alacağı ile ilgili davasının reddine,
3- Karşı davacının (davalı) karşı davalı (davacı) aleyhine açtığı davasının reddine” şeklinde açıklanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 inci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.nun “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;
“Hüküm
MADDE 321- (1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
(2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilen HMK.nun 297. maddesindeki unsurlardır. Madde gerekçesinde tefhimin hüküm özetinin yazdırılması olduğu açıklanmıştır.
Bu nedenlerle basit yargılamada da tefhim edilecek hüküm HMK.nun 297/2. maddesindeki unsurları taşımakla birlikte HMK.nun 321. maddesi uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Ancak Mahkemelerin iş yoğunluğu ve buna bağlı olarak duruşma dosyalarının çokluğu nedeni ile gerekçenin duruşmada yazdırılamaması halinde gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.
Bu yasal şekil yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
Halen yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8 inci maddesine göre, iş mahkemelerince verilen nihaî kararlara karşı kanun yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.
Taraflar hükmün tefhiminin HMK.nun 297/2. maddesinde sayılan unsurları taşımaması halinde hak ve borçlarını bilemeyeceklerinden temyiz süresini kaçırmamak, hak kaybına uğramamak için kararı gereksiz yere temyiz etmek zorunda kaldıkları bir gerçektir.
Bu nedenlerle hükmün tefhimi sırasında HMK.nun 297/2. maddesinde belirtildiği üzere “taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Somut olayda, davacının birden fazla talebi olduğu halde hüküm “
1- Davacının davalı (karşı davacı) aleyhine açtığı kıdem tazminat alacağı, ihbar tazminat alacağı, ücretli izin alacağı, ücret alacağı, yol ve yemek ücret alacağı ile ilgili davasının 21.03.2009 tarihli b.kişi raporunun 2. şıkkındaki hesap miktarı baz alınarak ve ıslah dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak kabulüne,
2- Davacının davalı (karşı davacı) aleyhine açtığı kötü niyet tazminat alacağı ile ilgili davasının reddine,
3- Karşı davacının (davalı) karşı davalı (davacı) aleyhine açtığı davasının reddine” şeklinde açıklanmıştır.
Bu şekilde kurulan ve açıklanan hükümde taraflara yüklenen hak ve borçların açık ve şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde belirtilmediği ortadadır.
Açıklanan hüküm sonucunda davacının hangi taleplerinin reddedildiği, yargılama giderlerinin (masraf ve vekalet ücretleri) ne şekilde hüküm altına alındığı, kanun yoluna başvurma süresinin ne kadar olduğu Yasanın emredici hükmüne rağmen açıkça belirtilmemiştir.
6100 sayılı HMK.nun 298/2. maddesine göre “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”
Yukarıda belirtildiği üzere duruşmada açıklanan hüküm sonucu ile gerekçeli kararın hüküm sonucunun da aynı olduğu söylenemez.
Bu nedenlerle 6100 sayılı yasanın 297, 298/2 ve 321. maddelerinde belirtilen zorunlu unsurları taşımadığı anlaşılan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 15.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.