Esas No: 2016/646
Karar No: 2021/2215
Karar Tarihi: 26.04.2021
Danıştay 7. Daire 2016/646 Esas 2021/2215 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/646
Karar No : 2021/2215
TEMYİZ EDENLER: 1- (DAVACI) : …
2- (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Davacı adına 1997, 1998 ve 1999 yıllarının muhtelif dönemlerine ait kamu alacaklarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Olayda, davacı tarafından, Gelir İdaresi Başkanlığı'na ait internet borç sorgulama servisinde kimlik bilgileri girilerek yapılan sorgulamada vergi borcu bulunduğundan tesadüfen haberdar olduğundan bahisle 14/01/2015 tarihli dilekçeyle borcun kaynağının sorulduğu, 16/02/2015 tarihli cevabi yazıyla; borcun kaynağına ilişkin açıklama yapılarak ödeme emirlerinin ilanen tebliğ edildiğinin davacıya bildirildiği, dosyanın incelenmesinden, davacının bilinen adreslerinde bulunamaması nedeniyle usulüne uygun olarak ilanen tebliğ edildiği, öte yandan, davacının 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu'ndan yararlanmak üzere 21/04/2003 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunduğu dikkate alındığında söz konusu ödeme emirlerine karşı 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesi uyarınca tebliğ tarihini izleyen yedi günlük süre içinde dava açılması gerekirken, 27/03/2015 tarihinde kayda alınan dilekçeyle açılan davada süre aşımı olduğu anlaşıldığından, işin esasının incelenmesi olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ikamet adresinin merniste kayıtlı bulunduğu, ilanen tebliğin usulsüz olduğu, alacağın zamanaşımına uğradığı, banka hesaplarına haciz konulduğundan davanın süre aşımı nedeniyle reddedilemeyeceği; davalı idarece, vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davalı idarece, istemin reddi gerektiği savunulmuş; davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, ... tarih ve ... sayılı vergi dairesi kayıtlarına geçen dilekçede, işi terk ettiğini bildirdiği ve belirtilen adreste ödeme emirlerinin yeniden tebliği yoluna da gidilmediği anlaşıldığı, bu durumda; borçlu tarafından işi bırakmada bildirilen adresin Vergi Usul Kanunu'nun 101. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şekli uyarınca "bilinen adres" olarak kabulü gerektiği değerlendirildiğinden, ödeme emirlerinin ilan yoluyla tebliğinde hukuka uyarlık bulunmadığı, ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı süre aşımı nedeniyle reddeden mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü ve Yedinci Dairelerince, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'na 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek 1. madde hükmü uyarınca birlikte yapılan toplantıda Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Olayda, davacı tarafından, Gelir İdaresi Başkanlığı'na ait internet borç sorgulama servisinde kimlik bilgileri girilerek yapılan sorgulamada vergi borcu bulunduğundan tesadüfen haberdar olduğundan bahisle 14/01/2015 tarihli dilekçeyle borcun kaynağının sorulduğu, 16/02/2015 tarihli cevabi yazıyla; borcun kaynağına ilişkin açıklama yapılarak ödeme emirlerinin ilanen tebliğ edildiği hususunun davacıya bildirilmesi üzerine ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Bilinen adresler" başlıklı 101. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde; bu Kanuna göre bilinen adreslerin; mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adresler, adres değişikliğinde bildirilen adresler, işi bırakmada bildirilen adresler, vergi beyannamelerinde bildirilen adresler, yoklama fişinde tespit edilen adresler, vergi mahkemesinde dava açma dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler, yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen adresler (ilgilinin tutanakta imzası bulunmak şartıyla), bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir varakalarında tespit edilen adresler olduğu; mektupların gönderilmesinde bu adreslerden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanının nazara alınacağı; anılan Yasanın "Tebliğin ilanla yapılacağı haller" başlıklı 103. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde; muhatabın adresinin hiç bilinmemesi, muhatabın bilinen adresinin yanlış veya değişmiş olması ve bu yüzden gönderilmiş olan mektubun geri dönmesi, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması, yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması durumlarında, tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hükmü yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 101. maddesinin ilk fıkrasında, bu Kanuna göre bilinen adreslerin neler olduğu açıklandıktan sonra, son fıkrasında da, mektupların gönderilmesinde, bu adreslerden, tarih itibarıyla, tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanının dikkate alınacağı hüküm altına alınmış; aynı Kanunun 103. maddesinde ise, tebliğin hangi hallerde ilanla yapılacağı düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 01/05/1975 tarihinde ayakkabı terlik perakende satış faaliyetine başladığı, 01/01/1993 tarihinde ortak lokanta işletmeciliği yaptığı, söz konusu faaliyetini 10/10/1994 tarihinde terk ederek tek başına devam ettiği ve her iki faaliyetini de 01/04/2000 tarihinde bırakarak 15/05/1996 ila1999 tarihleri arasında döviz alım satım faaliyetinde bulunduğu, vergi borçlarının dayanağının ise davacının söz konusu faaliyetlerine ilişkin olarak 1997, 1998 ve 1999 takvim yıllarına ait verilen beyannameler ile beyanname verilmeyen döneme ait takdir komisyonu kararlarına istinaden tarh ve tahakkuk eden vergi ve cezalar olduğu, tahsilatına ilişkin düzenlenen ödeme emirlerinin davacının "… Mahallesi, … Sokak, … Apartmanı, No:.. … adresinde posta vasıtası ve memur eliyle tebliğ edilmeye çalışıldığı; mahallede böyle bir sokak ve apartman olmaması, muhatabın bu adreste bulunamaması ve tanınmadığının muhtar nezdinde düzenlenen adres tespit tutanağı ile tespit edilmesi üzerine de 14/05/2005 tarihinde ilanen tebliğ edildiği; öte yandan, ilanen tebliğ tarihinden önce, davacı tarafından, … tarih ve … sayılı vergi dairesi kayıtlarına geçen dilekçede, işi terk ettiğini bildirdiği ve belirtilen adreste ödeme emirlerinin yeniden tebliği yoluna da gidilmediği anlaşılmıştır.
Bu durumda; borçlu tarafından işi bırakmada bildirilen adresin Vergi Usul Kanunu'nun 101. maddesi uyarınca "bilinen adres" olarak kabulü gerektiğinden, ödeme emirlerinin ilan yoluyla tebliğinde ve ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davayı süre aşımı nedeniyle reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Diğer yandan, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararda vekalet ücreti hakkında değerlendirme yapılacağı da tabiidir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz istemlerinin kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
5. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.