19. Hukuk Dairesi 2018/1726 E. , 2020/516 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası hakkında ilk derece mahkemesinden verilen davanın kabulüne yönelik hükme karşı davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi tarafından verilen davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle kararın kaldırılmasına ve davanın reddine yönelik kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı bankanın dava dışı şirket ile imzaladığı genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi kapsamında şirkete krediler kullandırdığını, davalıların ise bu kredilerin 200.000,00.-TL"lik kısmına müşterek borçlu müteselsilen kefil olduklarını, asıl borçlu şirketin temerrüde düşmesi üzerine hesabın kat edildiğini, kat ihtarının gönderildiğini, alınan ihtiyati haciz kararı neticesinde Antalya 10. İcra Müdürlüğü’nün 2014/2528 esas sayılı icra dosyası ile takibe geçildiğini, davalıların takibe haksız itiraz ettiğini, takibin durduğunu belirterek davalıların takibe yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrıldığını, bu değişimler neticesinde davacı bankanın devamlı olarak sözleşmeleri yenilediğini, davalıların kefaleti ile açılan kredi hesaplarının ödenerek kapandığını, borç sona erdiğinden kefaletin de bittiğini, yeni kredilerin düzenlenen yeni sözleşmelere göre verildiğini, yeni sözleşmelerde davalıların imzalarının bulunmadığını, davalıların 200.000,00.-TL bedel ile kefil oldukları hususunu kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı banka ile davalı kefiller arasındaki ilişkinin kefalet ilişkisi olduğu, sözleşmenin imzalanma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Mülga Borçlar Kanununun kefalete ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği, kefaletin sona erme koşullarının eski Borçlar Kanunu"nun 492 vd. maddelerinde düzenlendiği, davalıların kefaletinin sorumluluğunun takip tarihi itibariyle devam
ettiği, şirket ortaklığından ayrılmanın kefaleti sona erdirmeyeceği davalıların sözleşme kapsamında sorumluluklarının 200.000,00.-TL olduğu, sözleşme fesih edilmedikçe geçerliliğini koruduğu, asıl borçlunun 2003 yılından hesabın kat edildiği tarihe kadar değişik adlar altında krediler kullandığı, kredilerin zaman içerisinde sıfırlanmasının taraflar arasındaki ilişki sona ermedikçe tüm genel kredi sözleşmesi kapsamında kefillerin limitleri ile sorumlu olacağı, iki davalı yönünden de toplam kefalet miktarının 200.000,00.-TL olduğu, davalıların davacı bankaya karşı kefalet limiti olan 200.000,00.-TL üzerinden ve takip tarihinden itibaren %54 temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV"si ile sorumlu olacakları gerekçesiyle davalıların takibe itirazlarının iptaline ve asıl alacağın %20"sine karşılık gelen 40.000,00.-TL inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, icra takibine davacı banka tarafından dört ayrı kredi türü ve hesabı halinde konu edilen nakdi kredilerden davalı kefillerin kefaleten sorumlu olmadıkları, gayri nakdi çek kredisinden depo talebiyle ilgili olarak davacı banka tarafından depo tutarıyla ilgili belge ve kayıt sunulmadığı, ayrıca bu tutardan kefillerin sorumluluğuna dair ilk sözleşmede hüküm olmadığı, teminat mektubuyla ilgili gayri nakdi kredi borcunun 10/06/2006 tarihinde verilen teminat mektubundan kaynakladığı, söz konusu teminat mektubunun dava tarihinden sonra 30/04/2014 tarihinde muhataba ödenmesiyle nakde dönüştüğü, teminat mektubunun verildiği tarih itibariyle davalıların imzalarının bulunduğu 24/02/2003 tarihli birinci kredi sözleşmesi kapsamında açılan ve kullandırılan kredi işlemi olarak teminat mektubunun tutarından kefaleten sorumlu olacakları, ancak davacının icra ödeme emrinde teminat mektubu ve çek kredisinden depo talebi yönüyle davalılara yönelttiği bir talebinin olmadığı gerekçesiyle davalıların ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK.nun 353/1-b-2 maddesi gereğince Antalya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 29.11.2016 tarih ve 2011/622 esas – 2016/1686 karar sayılı kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı aşağıda açıklanacak maddi hata dışında muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun olduğundan maddi hatanın düzeltilmesine ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce istinaf incelemesine tabi tutulan ilk derece mahkemesi kararı hüküm fıkrasının 2. bendinde açık bir maddi hata ile yanlış yazıldığından bu açık maddi hata düzeltilmiştir.
SONUÇ : 1- HMK"nun 370. Maddesi gereğince Antalya Bölge Adliye Mahkemesi"nin kararının hüküm fıkrasının 2. bendinde yer alan "2-6100 sayılı HMK.nun 353/1-b-2 maddesi gereğince Antalya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 29.11.2016 tarih ve 2011/622 Esas - 2016/1686 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA," sözcükleri hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine "2-6100 sayılı HMK"nun 353/1-b-2 maddesi gereğince Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 14.12.2016 tarih ve 2014/156 Esas - 2016/740 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA," sözcüklerinin eklenmesine, bu şekilde açık maddi hatanın düzeltilmesine,
2- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine karardan bir örneğinin Antalya BAM 11. Hukuk Dairesi"ne gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 18.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.