Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı Erdal vekili ve davalı Nazife vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R- Hükmüne uyulan bozma ilamında, dava dilekçesinde davacı tarafın, borçlusu tarafından yapılan işlemin muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak iptaline karar verilmesini istediği, hukuki sebepleri gösterirken de B.K 18. maddesi belirtildikten sonra talep kısmında dahi muvazaaya dayalı iptal istendiği, 17.06.2009 tarihli açıklamada da davacı tarafın muvazaa nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemini yinelediği, son celsede yapılan açıklama içeriğinde de davanın dayanağının İİK 277 vd maddeleri değil B.K 18. olduğunun gösterildiği ve bu durumda davanın muvazaa hukuksal nedenine dayalı B.K 18. maddesine göre açılmış iptal istemine ilişkin olduğu kabul edilerek o çerçevede inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile tapu kaydının iptali ile davalı borçlu Erdal adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Erdal vekili ve davalı Nazife vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dairemiz bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Davacı taraf alacağının ödenmemesi üzerine icra takibi başlatmış; borçlu davalı, adına kayıtlı taşınamazı eşi olan davalı Nazife’ye devretmiştir. Davacı, bu satışın iptali ile taşınmazların borçlu adına tescilini istemiştir. Davacının eldeki davayı açmaktaki amacı, alacağını alabilmek için hukuki işlemin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Satışın muvazaalı olduğunun kanıtlanması durumunda davacı, satışa konu edilen maldan alacağını almak için yararlanabilecektir. Bu nedenle davalı borçlunun, takipteki borcu karşılayacak malı bulunması durumunda davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olduğu söylenemez. Hal böyle olunca davalı borçlunun (hisse miktarları da nazara alınarak) taşınmazlarının kıymet takdirleri yaptırılarak davacının takipteki borcunun son hali karşılaştırılıp alacaklının takip konusu borcunu karşılayıp karşılamayacağı belirlenip sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde davanın reddi doğru değildir. 2- Kabule göre de ispatlanması gereken muvazaa iddiası, taşınmazın aynına ilişkin olmayıp alacağın alınmasını sağlamaya yönelik bulunduğundan, tapunun iptaline değil, olayda kıyasen uygulanması gereken İcra ve İflas Kanunu’nun 283/1. maddesi uyarınca, iptal ve tescile gerek olmaksızın, başka bir kararla alacağı kesinleşen davacının, bu kişisel hakkından dolayı taşınmazın haciz ve satışını isteyebilme hakkının varlığına karar vermek yerine tapunun davalı borçlu adına tesciline karar verilmesi isabetli değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Erdal vekili ve davalı Nazife vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı E.. Y.. ve N.. Y.."e geri verilmesine 17.02.2014 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.