Esas No: 2021/1925
Karar No: 2021/2368
Karar Tarihi: 26.04.2021
Danıştay 12. Daire 2021/1925 Esas 2021/2368 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/1925
Karar No : 2021/2368
DAVACI : … Vakıf Sen
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
VEKİLİ : Hukuk Hizmetleri Başkanı …
2- … Başkanlığı
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri V. …
DAVANIN KONUSU :
15/04/2015 tarih ve 29327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 6. maddesinin birinci fıkrasının; (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde yer alan, "Başkanlıkta en az üç yılını müftülük, dengi veya üstü görevlerde geçirmiş olmak kaydıyla on yıl veya vaiz olarak on beş yıl veya ilahiyat fakültelerinde beş yılı öğretim üyesi olmak üzere toplam on yıl görev yapmış olmak"; (ç) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (d) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan "Dini yüksek öğretim mezunu olmak"; (e) bendinin (2) numaralı alt bendinde yer alan ''Başkanlıkta en az beş yılını vaizlik veya üstü görevlerde veya ilahiyat fakültelerinde beş yılı öğretim üyesi olmak şartıyla kamu kurum ve kuruluşlarında toplam on iki yıl görev yapmış olmak"; (e) bendinin (3) numaralı alt bendinde yer alan "Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü ve Strateji Geliştirme Başkanı olarak atanabilmek için; en az dört yıllık yükseköğrenim mezunu olup kamu kurum ve kuruluşlarında toplam on iki yıl görev yapmış olmak"; (m) bendinin (2) numaralı alt bendininde yer alan "Başkanlıkta, en az beş yılını ilçe müftüsü veya dengi görevlerde geçirmiş olmak kaydı ile vaizlik veya üstü sayılan görevlerde toplam sekiz yıl veya ilahiyat fakültelerinde öğretim üyesi olarak beş yıl görev yapmış olmak"; (o) bendinin (3) numaralı alt bendinde yer alan "Kamu kurum ve kuruluşlarında toplam beş yıl görev yapmış olmak"; (t) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan ''En az orta öğrenim düzeyinde dini öğrenim görmüş olmak" ibarelerinin; 9. maddesinin üçüncü fıkrasının; 23. maddesinin üçüncü fıkrasının; 32 ve 34. maddelerinin, 36. maddesinin dördüncü fıkrasının, 37. maddesinin, 43. maddesinin ikinci fıkrasının ve Geçici 1. maddesinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, 01/07/2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6002 sayılı Kanunun 20 maddesiyle değişikliğe uğradıktan sonra, 25/10/2011 tarih ve 28095 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin düzenlendiği; açılan iptal davaları sonucunda Yönetmelikte 4 yılda 7 defa değişikliğe gidildiği ve nihayet dava konusu, 15/04/2015 tarih ve 29327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin yürürlüğe konulduğu, bu Yönetmeliğin 16 farklı maddesinde yapılan değişikliğin hukuka uygun olmadığı, Anayasal ilkelere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 3. maddesinde yer alan liyakat ilkesine ve hukuka aykırı olduğu, bu Yönetmelik ile 633 sayılı Kanun’da bulunmayan şartların getirildiği ve bu şekilde normlar hiyerarşisi gereği daha üstte yer alan Kanun hükümlerinin daha altta yer alan Yönetmelik ile değiştirilemeyeceği, genişletilemeyeceği ve daraltılamayacağı kuralının ihlal edildiği, Yönetmeliğin dava konusu edilen maddelerinin, Başbakanlığın (kapatılan) çerçeve Yönetmeliği ile de çelişen hükümler içerdiği, davalı kurumun kendi personeli arasında ayrım yaptığı, ayrıca asli personelini gözardı ederken, kurumu adeta İlahiyat Fakültelerinin yetişmemiş elemanlarının istihdam alanı hale getirdiği, 657 sayılı Kanun’da yer alan sınıflandırma, kariyer ve liyakat ilkeleri mevcut olduğu halde, yapılan değişiklerle subjektif değerlendirmelere dayalı kayırmacılığın ve memuriyet güvencesini yok eden bir anlayışın hakim kılındığı, “mahallen gösterilecek idari lüzum, idari lüzum ve zarurete binaen” gibi muğlak ifadelerle, ne anlama geldiği belirsiz kavramların hakim kılındığı, memuriyetin yasal güvenceden yoksun kılındığı, kişilerin insaflarına ve tercihlerine terk edildiği, düzenlemenin, memurun görevde yükselmesine sayısız engel getirdiği, kurumda çalışmakta olan personelle, ilahiyat fakültelerinde 5 yıl ve daha üstü çalışanların unvanlı görevlere atanmasında dengesizlik oluşturulduğu, adeta ilahiyat fakültesi mezunlarına atama süresi yönünden, kurum içinde ilahiyat fakültesinden geçenlere hem unvanlı görevlerin verilmesi hem de atanmayı gerektirmeyen görevlerin tahsis edilmesi yönünden dengesizlik oluşturulduğu, kurumun kendi personelinin atanmasında kısa ve kesin süreler öngörülürken, aynı pozisyonda görev yapan ve bir başka kurumda çalışan emsallerinden çok farklı atanma süreleri getirildiği, ilahiyat fakültelerinden gelenlere unvanlı görevlerin verildiği, atanmayı gerektirmeyen görevlerin tahsis edilerek temel ilkelere ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı, mevzuat ve yönetim tecrübesi, kariyer ve liyakat gerektiren bir görev için vaizlere, Kuran Kursu öğreticilerine ve ilahiyat fakültesinden gelenlere atanma imkanı sağlanırken, tecrübesi bulunan eş değer kadrolarda çalışanların bu haktan mahrum edildiği, Diyanet personeli için 6002 sayılı Kanunun 25. maddesi gereğince siyaset yapma yasağı getirilmişken, üst yöneticilik kadrolarına ilahiyat fakültesinden gelen akademisyenler için siyaset yapma serbestisi getirildiği, Yönetmeliğin 6. maddesindeki değişikliklerin Anayasanın eşitlik ilkesine, 657 sayılı Kanunun temel ilkelerine ve asıl yönetmeliğin genel düzenlemesine aykırı olduğu, düzenleme ile getirilen sınavın kim tarafından ve ne şekilde yapılacağının belirsiz olduğu, 633 sayılı Kanunda bulunmayan şartlar öngörüldüğü, kurum dışındaki personelin kurumdaki Eğitim uzmanı ve Din Hizmetleri Uzmanı kadrolarına atanmasının yolunun açılmak istenildiği, Yönetmeliğin 9. maddesinin üçüncü fıkrası ile 633 sayılı Kanunun 1.maddesine aykırı davranıldığı, SGK nezdindeki sorumluktan kurtulmak için müftülüklere takip sorumluluğu görevi verildiği, 23. maddenin üçüncü fıkrası ile davalı idare, kurum içinde çalışan personeli arasında hakkaniyetsiz ve eşitliğe aykırı bir durum oluşturmuş olup, il müftü yardımcısı ve ilçe müftüsünün azami görev süresinin sonunda atanması zorunlu iken, şube müdürünün azami görev süresinden sonra 3 yıl daha uzatılmasının mümkün hale getirildiği; davalı idarenin, ilk defa atanacak olan imam hatiplere il ve ilçe merkezlerindeki (D) grubu camilere atanma yolunu açtığı, oysa (D) grubu köy ve kasabalarda görev yapan, il ve ilçe merkezine atanmayı atanabilecek imam hatipler mevcut iken ilk defa atananların köy ve kasabalara atanmasının yerinde olmadığı, Yönetmeliğin 32. maddesinde yapılan değişiklik ile taşra teşkilatındaki şeflerin görev sürelerinin 5 yılla sınırlandırılmasının hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırı olduğu, Yönetmeliğin 36. maddesinin dördüncü fıkrası, 37. maddesi ve Geçici 1. maddesi ile idarenin cami görevlilerini hiç bir kamu yararı ve hizmet gereği aranmaksızın rotasyonla zorunlu atamaya tabi tutarak tayin etmeye çalıştığı, cami görevlilerinin hizmet sürelerinin 8 yıl ile sınırlandırılmasının hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırı olduğu belirtilerek, dava konusu maddelerin iptali gerektiği öne sürülmüştür.
DAVALILARIN SAVUNMASI:
…ve … Başkanlığı tarafından; Esas yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin, 6. maddesine ilişkin olarak; Danıştay incelemesinden geçen mülga 25/10/2011 tarih ve 28095 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ile dava konusu yönetmelikteki bu madde birebir aynı olup, açılan davaların kesinleştiği, yapılan değişikliklerin şekli olduğu; 9/3. maddesine ilişkin olarak; bu şekilde görevlendirilenlerin sosyal güvencesinin tam olarak yerine getirilmesi ve Diyanetin mali yönden (açılan davalar nedeniyle) zarar görmemesi için gerçekleştirildiği; 23/3. maddesine ilişkin olarak; genel yönetmelik olan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğine uygun olduğu; 32. maddesine ilişkin olarak; şeflerin, grup ve sınıf hizmetine tabi olmadığı, şef unvanlı personel süre sebebiyle yer değiştirmeye tabi olmakla birlikte, bu yer değişikliğinin, görev yapan personelin görev mahalline en yakın ve sosyo-kültürel bakımdan yakınlık gösteren yerlere yapılması amacıyla düzenlendiği; 34. maddesine ilişkin olarak; MBSTS-Mesleki Bilgiler Seviye Tespit Sınavının yazılı bir sınav olduğu ve yer değiştirmelerde ses, kıraat, temsil ve benzeri kriterlerin yanında MBSTS yazılı sınavının da eklendiği; 36. maddesine ilişkin olarak; din hizmetlerinin, mahalle veya cami cemaatinin yapısına göre farklılık arzettiği, bu maddenin bu zaruret için öngörüldüğü; 37. maddesine ilişkin olarak; bu maddenin cami görevlisi ile cemaat arasında yaşanan huzursuzluk ve çatışmaların giderilmesi için öngörüldüğü; 43. maddesine ilişkin olarak; maddenin Danıştay incelemesinden geçen mülga 2011 tarihli Yönetmelikteki hükmü aynen korunmuş olan, genel bir düzenleme içeren madde olduğu; Geçici 1. maddesine ilişkin olarak; maddede Danıştay incelemesinden geçen mülga 2011 tarihli Yönetmelikteki hüküm aynen korunmuş olduğu, camilerde görev yapan personelin aynı camide çok uzun süre görev yapması nedeniyle, o bölgede görevi dışında başka işlerle meşgul olduğu, meşguliyetinin mesleğinin onuruna zarar verdiği, bu meşguliyetlerini kanuna karşı hile yollarına başvurarak sürdürmeleri nedeniyle idare olarak başkaca bir yol kalmaması nedeniyle, cami görevlilerinin görevleri dışında meşguliyet edinmemelerinin amaçlandığı, cami görevlilerinin bir kısım cami cemaati tarafından şikayet konusu olması sebebiyle, bu madde ile, görevli personelin görev yeri değişikliği imkânı getirildiği; dava konusu Yönetmelik düzenlemesinin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olmadığı gibi, 657 sayılı Kanun’da yer alan sınıflandırma, kariyer ve liyakat ilkelerine de uygun şekilde düzenlendiği ve hukuka uygun olduğu, bu düzenlemelerin tamamen görevin gerektirdiği niteliklerden kaynaklandığı, düzenlemelerin hizmet gereklerine ve kamu yararına uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Dava devam ederken 15/04/2015 tarih ve 29327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren dava konusu Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde yapılan değişiklikler sebebiyle, Yönetmelikte yer alan 6. maddenin birinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendi ile aynı maddenin birinci fıkrasının (e) bendinin (3) numaralı alt bendi ile aynı maddenin birinci fıkrasının (t) bendinin (1) numaralı alt bendi ve 23. maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenlemeler yönünden konusuz kalan davanın bu kısımları itibariyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği; Yönetmeliğin 32. maddesi ile 36. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan düzenlemeler yönünden Danıştay Onaltıncı Dairesi ve İdari Dava Daireleri Kurulu kararları ile yürütmenin durdurulmasına karar verildiğinden, bu maddeler hakkında verilen yürütmenin durdurulması gerekçeleri ile bu düzenlemelerin iptali gerektiği; Yönetmeliğin 6. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde, 6. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin (1) numaralı alt bendinde, 6. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin (1) numaralı alt bendinde, 6. maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinin (2) numaralı alt bendinde, 6. maddesinin birinci fıkrasının (o) bendinin (3) numaralı alt bendi, 9. maddesinin üçüncü fıkrası, 34. maddesi, 37. maddesi, 43. maddesinin ikinci fıkrası ve Geçici 1. maddesinde yer alan düzenlemeler itibariyle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'NIN DÜŞÜNCESİ: 15/04/2015 tarih ve 29327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğindeki dava konusu hükümlerin iptali istenilmektedir.
Yönetmelik, 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 19/04/1983 tarih ve 83/6525 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğe dayanılarak hazırlanmıştır.
Yönetmeliğin iptali istenen 6. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde, ''Başkanlıkta en az üç yılını müftülük, dengi veya üstü görevlerde geçirmiş olmak kaydıyla on yıl veya vaiz olarak on beş yıl veya ilahiyat fakültelerinde beş yılı öğretim üyesi olmak üzere toplam on yıl görev yapmış olmak,'', 6. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin (1) numaralı alt bendinde, ''Dini yüksek öğretim mezunu olmak'', 6. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinin (1) numaralı alt bendinde, ''Dini yüksek öğretim mezunu olmak'', 6. maddesinin 1. fıkrasının (m) bendinin (2) numaralı alt bendinde, ''Başkanlıkta, en az beş yılını ilçe müftüsü veya dengi görevlerde geçirmiş olmak kaydı ile vaizlik veya üstü sayılan görevlerde toplam sekiz yıl veya ilahiyat fakültelerinde öğretim üyesi olarak beş yıl görev yapmış olmak'', 6. maddesinin 1. fıkrasının (o) bendinin (3) numaralı alt bendinde, ''Kamu kurum ve kuruluşlarında toplam beş yıl görev yapmış olmak,'', 6. maddesinin 1. fıkrasının (t) bendinin (1) numaralı alt bendinde, ''En az orta öğrenim düzeyinde dini öğrenim görmüş olmak'' düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yönetmeliğin 6. maddesindeki iptali istenen bu hükümlerin, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı, Musafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı, aynı Kurulun üyesi, Genel Müdür, İl Müftüsü, ilçe müftüsü ve cami rehberi olarak atanabilmek için gerekli olan öğretim düzeyi ve öğretim sürelerinin tespit edildiği, davalı kurum bünyesindeki bu görevlere atanabilmek için hangi ünvanlarda görev yapanların ve bu ünvanlarda ne kadar süre ile çalışması gerektiğinin belirlendiği görülmekte olup, bu düzenlemelerin dayanağı olan üst hukuk normlarına aykırılık taşımadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, dosyanın incelendiği tarih itibariyle 6. maddenin 1. fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendinde ''Başkanlıkta en az beş yılını vaizlik veya üstü görevlerde veya ilahiyat fakültelerinde beş yılı öğretim üyesi olmak şartıyla kamu kurum ve kuruluşlarında toplam on iki yıl görev yapmış olmak,'' ve aynı maddenin 1. fıkrasının (e) bendinin (3) numaralı alt bendinde ''Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü ve Strateji Geliştirme Başkanı olarak atanabilmek için; en az dört yıllık yükseköğrenim mezunu olup kamu kurum ve kuruluşlarında toplam on iki yıl görev yapmış olmak'' hükmünün 23/06/2016 tarihli ve 29751 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile değiştirildiği görülmekte olup, bu düzenlemeler yönünden davanın konusu kalmamıştır.
Yönetmeliğin 9. maddesinin 3. fıkrasında, ''İlgili mevzuatına göre ücreti, çalışma ve sosyal güvenceleri, muhtarlık, dernekler veya vakıflarca karşılanan cami görevlileri, her ay il müftülüğünce sigorta primlerinin ödenip ödenmediğinin takip edilmesi şartıyla il müftüsü veya kaymakamın teklifi üzerine valilik onayı ile geçici olarak görevlendirilebilir.'' kuralına gelince;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 128. maddesinde; “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” hükmü bulunmaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinde de, bu Kanuna tabi kurumlarda istihdam şekilleri belirlenmiş ve kamu hizmetlerinin; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği kurala bağlanarak, “A) Memur: Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Buna itibarla, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerinin gerektirdiği görevlerin memurlar eliyle yürütülmesi Anayasada ve 657 sayılı Kanunda açıkça düzenlendiğinden, genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli bir kamu görevi, memurlar dışında yapılamaz. Ayrıca 657 sayılı Kanunun 5. maddesinde, bu Kanuna tabi kurumların, dördüncü maddede yazılı dört istihdam şekli dışında personel çalıştıramayacakları kurala bağlandığından, 657 sayılı Kanuna tabi kurumlarda, memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler dışında personel istihdamına da hukuken imkan yoktur.
Öte yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 86. maddesinde, vaizlik, Kur'an kursu öğreticiliği, imam-hatiplik ve müezzin- kayyımlığa ait boş kadrolara, açıktan vekil atanabileceği de öngörülmüştür.
Anayasanın ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun açık hükümlerine rağmen, dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin (3) numaralı fıkrasında, “İlgili mevzuatına göre ücreti, çalışma ve sosyal güvenceleri, muhtarlık, dernekler veya vakıflarca karşılanan cami görevlileri, her ay il müftülüğünce sigorta primlerinin ödenip ödenmediğinin takip edilmesi şartıyla il müftüsü veya kaymakamın teklifi üzerine Valilik onayı ile geçici olarak görevlendirilebilir.” şeklinde bir “atama usulü” getirilmiştir.
İmam-hatip ve müezzin-kayyımdan oluşan cami görevlileri, genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu görevi statüsünde olduğundan, kanun ile ihdas edilen imam-hatip ve müezzin-kayyım kadrolarında, “Devlet memuru” statüsüne sahip olmayanların görev yapması mümkün değildir. Bunun yanı sıra personeli 657 sayılı Kanuna tabi olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nda memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçi statüleri dışında personel istihdamı da mümkün olmadığı halde, Anayasaya ve Kanuna aykırı bir şekilde, dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin (3) numaralı fıkrası ile cami görevlileri olan imam-hatiplerin ve müezzin-kayyımların farklı bir statüde istihdam edilmesi imkanı getirilmiştir.
Kaldı ki cami görevlilerinin, dava konusu Yönetmelik ile getirilen “atama usulü” ile çalıştırılması ve ücretlerinin muhtarlık, dernekler, vakıflar tarafından ödenmesi, bu görevlerin asli ve sürekli kamu görevi niteliğinin yanı sıra Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluş ve varoluş amacıyla da bağdaşmamaktadır. Çünkü Anayasanın 136. maddesinde, genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığının, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getireceği belirtilmiştir.
Yönetmeliğin 9. maddesinin (3) numaralı fıkrası ile öngörülen atama usulünün, imam-hatiplik ve müezzin-kayyımlık kadroları ihdas edilmemiş camilere özgü bir usul olduğu iddia edilse dahi, bir kamu hizmeti olan din hizmetlerinin muhtarlıklara, belli dernek ve vakıflara gördürülmesi gibi bir sonuç doğuracağı ve din hizmetlerinin görülmesi konusunda tek yetkili ve görevli olan Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşuna ilişkin Anayasa ile belirlenen temel ilkelerin göz ardı edilmesi anlamına geleceği açıktır. Zira ihtiyaç halinde camilere ivedi olarak kadro aktarmak ve öncesinde kadro ihdası için gerekli işlemleri başlatmak Diyanet İşleri Başkanlığının temel görev ve sorumluluğundadır.
Bu nedenle, Yönetmeliğin 9. maddesinin (3) numaralı fıkrası, Anayasaya ve 657 sayılı Kanunun temel ilkelerine aykırıdır.
Dava konusu Yönetmeliğin 23. maddesinin 3. fıkrasındaki "Grup veya sınıf hizmetine tabi olarak il ve ilçelere ilk defa ataması yapılan personel bu yerlerdeki asgari görev süresini tamamlamadan 38. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan hükümlerden yararlanamaz görevlerinden feragat ederek durumlarına uygun diğer kadrolara ya da öğrenimle ihraz ettikleri kadrolara atanmayı talep etmeleri halinde 38 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan hükümlerden yararlanabilirler…" hükmü ise, 11/04/2018 tarihli ve 30388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile mülga olduğundan, davanın bu kısmı itibariyle de konusu kalmamıştır.
32. maddesinde ise ''Zorunlu yer değiştirmeye tabi olmayan taşra teşkilatında görev yapan şeflerin bulundukları yerde hizmet süreleri beş yıldır. Hizmetin gerekleri, özellikleri ile son görev yerlerinin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık göstermesi hususları dikkate alınarak, beş yıllık hizmet süresi sonunda görev yerleri değiştirilir. Bu süre Başkanlıkça bir yıl uzatılabilir.'' hükmüne yer verilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ''Yer değiştirme suretiyle atanma'' başlıklı 72. maddesinde; ''Kurumlarda yer değiştirme suretiyle atanmalar; hizmetlerin gereklerine, özelliklerine, Türkiyenin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren iller gruplandırılarak tespit edilen bölgeler arasın da adil ve dengeli bir sistem içinde yapılır. Yeniden veya yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda; aile birimini muhafaza etmek bakımından kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanarak memur olan diğer eşin de isteği halinde ataması, atamaya tabi tutulan memurun atandığı yere 74 ve 76. maddelerde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılır. Yer değiştirme suretiyle atanmaya tabi memurun atandığı yerde eşinin atanacağı teşkilatın bulunmaması ya da teşkilatı olmakla birlikte niteliğine uygun münhal bir görev bulunmaması ve ilgilinin de talebi halinde, bu personele eşinin görev süresi ile sınırlı olmak üzere aşağıdaki şartlarda izin verilebilir. Bu suretle izin verilenlere, aylık ve diğer ödemelerine karşılık olarak, aylık (taban ve kıdem aylığı dahil), ek gösterge, zam ve tazminatlarının kanuni kesintiler düşüldükten sonraki net miktarının, eşleri; a) Olağanüstü Hal Bölgesine dahil illerle bu illere mücavir olarak belirlenen illerde görevli olanlara % 60'ı, b) Kalkınmada 1 inci derecede öncelikli yörelerde görevli olanlara % 50'si, c) Kalkınmada 2 nci derecede öncelikli yörelerde görevli olanlara % 25'i, kurumlarınca kadro tasarrufundan ödenir. Eşleri diğer yörelerde görevli olanlar ise ücretsiz izinli sayılır. Yukarıda sayılanların kadroları eşlerinin görevlendirme süresiyle sınırlı olarak saklı tutulur. Ancak, bu süre memuriyet boyunca 4 yılı hiç bir surette geçemez. Bunların kademe ilerlemesi; emeklilik ve diğer bütün hakları ve yükümlülükleri devam eder. Ancak ücretsiz izin ver ilenlerin bu sürelerinin emeklilikten sayılabilmesi için kesenek ve kurum karşılıklarının her ay kendileri tarafından T.C. Emekli Sandığına yatırılması gerekir. İlgili mevzuatı uyarınca verilecek rapora göre kendisi, eşi veya birinci derece kan hısımlığı bulunan bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri engelli olan memurların engellilik durumundan kaynaklanan yer değiştirme taleplerinin karşılanması için düzenlemeler yapılır. Memurların atanamayacakları yerler ve bu yerlerdeki görevler ile kurumların özellik arz eden görevlerine atanabilmeleri için hangi kademelerde ne kadar hizmet etmeleri gerektiği ve yer değiştirme ile ilgili atama esasları Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir. Kurumlar atamaya tabi olacak personeli için bu yönetmelik esaslarına göre Devlet Personel Başkanlığının görüşünü almak suretiyle bir personel ve atama planı hazırlar.'' kuralı yer almıştır.
25/06/1983 tarih ve 18088 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin, ''Hizmet Bölgeleri ve Bölgelerdeki Zorunlu Çalışma Süreleri'' başlıklı 5. maddesi; ''Türkiye'nin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren illeri gruplandırılarak, gelişmişlik sırasına göre (6) hizmet bölgesine ayrılmıştır. Bu hizmet bölgelerine giren il merkezleri ekli (1) sayılı cetvelde gösterilmiştir. İlçelerin gelişmişlik sırasına göre tesbiti ve bölgelere dağılımı, hizmetlerin gereklerine ve özelliklerine göre kurumlarca yapılır. Devlet Personel Dairesi Kalkınma Planı Dönemlerinde, bu hizmet bölgelerini ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeleri gözönünde bulundurarak ve Devlet Planlama Teşkilatının da görüşünü alarak, yeniden düzenleyebilir. Ancak, kamu kurum ve kuruluşlarını altıyı geçmemek ve en az üç bölge olmak üzere, hizmet özelliklerine göre bu hizmet bölgelerinden farklı hizmet bölgeleri de belirleyebilirler. Zorunlu yer değiştirmeye tabi personel ve en az iki yıl olmak üzere hizmet bölgelerindeki zorunlu çalışma süreleri, bölgelerin özellikleri, teşkilat yapısı, hizmetin ülkenin her yerine etkin olarak götürülebilmesi ve diğer hizmet gerekleri göz önünde bulundurulmak suretiyle kamu kurum ve kuruluşlarınca tespit edilir.'' hükmü bulunmaktadır.
Görüleceği üzere, Devlet memurlarının zorunlu çalışma süreleri ve zorunlu yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda iller gruplandırılarak hizmet bölgelerine ayrılmıştır.
Yönetmeliğin 32. maddesinde, bir yandan taşra teşkilatında görev yapan şeflerin zorunlu yer değiştirmeye tabi olmadığı belirtilmesine rağmen diğer yandan bulundukları yere özgü koşullar gözetilerek 5 yıllık sürenin bitiminde zorunlu atama yapılması sonucunu doğuracak nitelikte bir kural getirilmiştir. Böylece grup ve sınıflar arası atamaya tabi olacağı öngörülen ünvanlar ismen sayıldığı halde bu kapsamda olmayan ve taşra teşkilatında görev yapan şeflerin bulundukları yerdeki görev süresinin 5 yıl ile sınırlandırıldığı, ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 72. maddesi ile Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesi kapsamındaki şefler yönünden ise illerin gruplandırılmadığı anlaşıldığından, bu düzenlemenin adil ve dengeli dağıtım ilkesine ve üst hukuk normlarına aykırı uygulamalara yol açabilecek nitelikte olduğu, Yönetmeliğin genel düzenlemesine ve hizmet gereklerine de aykırılık taşıdığı sonucuna varılmıştır.
Yönetmeliğin 34. maddesinde yer alan, ''İl ve ilçe müftülüklerince ilan edilen boş cami kadrolarına yer değiştirme suretiyle atanmak için müracaat edeceklerde, cami gruplarına göre aranacak MBSTS taban puanı Başkanlıkça belirlenir.'' kuralına gelince; bu düzenlemenin yer değiştirme suretiyle atanacaklara ilişkin ve cami grupları itibariyle tespit edilecek Diyanet İşleri Başkanlığı Mesleki Bilgiler Seviye Tespit sınavındaki taban puanın Başkanlık tarafından tespit edileceğini belirlediği görülmekte olup, sınavın ÖSYM tarafından gerçekleştirildiği, liyakat ve eşitlik ilkeleri ile hizmet gereklerine aykırılık içermediği anlaşılmıştır.
36. maddesinin 4. fıkrasındaki ''Hizmet gerekleri ve cami özellikleri dikkate alınarak ilgili mevzuatında yer alan diğer hükümlere bağlı kalmaksızın Başkan onayı ile naklen Kur’an kursu öğreticisi ve cami görevlisi atanabilir.'' hükmüne gelince;
657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 76. maddesinde; kurumların, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilecekleri belirtilmiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin, personelin hizmet gereği görev veya yer değiştirmesini düzenleyen 36. maddesinin 4. fıkrasında ise, "Hizmet gerekleri ve cami özellikleri dikkate alınarak ilgili mevzuatında yer alan diğer hükümlere bağlı kalmaksızın Başkan onayı ile naklen Kur'an kursu öğretici ve cami görevlisi atanabilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Ancak bu düzenleme ile getirilen kurallar hizmet gerekleri ile ilgili olup, ilgili mevzuat hükümlerine uyulmaksızın, hizmetin gerektirdiği durumlar dışında keyfi atama yapılabileceği anlamına da gelecek şekilde düzenleme yapılması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığından, 36. maddesinin 4. fıkrasındaki "ilgili mevzuatında yer alan diğer hükümlere bağlı kalmaksızın" ibaresinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
37. maddesi yönünden yapılan incelemede;
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 72. maddesi ile kurumlarda yer değiştirme suretiyle atamaların; hizmetlerin gereklerine, özelliklerine, Türkiye'nin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren iller gruplandırılarak tespit edilen bölgeler arasında adil ve dengeli bir sistem içinde yapılması kuralı getirilmiştir.
Bu maddeye dayanılarak 83/6525 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen ve 25/06/1983 tarih ve 18088 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesi ile yer değiştirme suretiyle atamalarda esas alınacak “Temel ilkeler”, kanun paralelinde belirlenmiş ve yer değiştirme suretiyle atamaların ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren “illerin gruplandırılması” suretiyle oluşturulan “bölgeler” arasında yapılması; bu atamalarda memurların “bölgeler” arasında “adil ve dengeli” dağıtılmasının sağlanması ilkeye bağlanmıştır.
Aynı Yönetmeliğin 5. maddesinde ise; sayılan kriterlere göre illerin gruplandırılarak, gelişmişlik sırasına göre (6) hizmet bölgesine ayrıldığı, bu hizmet bölgelerine giren il merkezlerinin ekli (1) sayılı cetvelde gösterildiği ifade edilmiş, ilçelerin gelişmişlik sırasına göre tespiti ve bölgelere dağılımının kurumlarca yapılacağı belirtilmiştir.
Bununla birlikte aynı maddede; kamu kurum ve kuruluşlarının “altıyı” geçmemek ve en az “üç bölge” olmak üzere, farklı hizmet bölgeleri belirleyebileceği vurgulandıktan sonra, son fıkrasında, gerek “zorunlu yer değiştirmeye tabi personel”in tespiti konusunda, gerekse en az iki yıl olmak üzere hizmet bölgelerindeki “zorunlu çalışma süreleri”nin tespiti konusunda kamu kurum ve kuruluşlarına yetki verilmiştir.
15/04/2015 tarih ve 29327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği incelendiğinde; “Temel ilkeler” başlıklı 18. maddesinde, yer değiştirme suretiyle atamalarda, memurların grup ve sınıflar arasında adil ve dengeli dağıtılmasını sağlamanın esas olduğu belirtilmesine rağmen, “Grup ve sınıflandırma” başlıklı 21. maddesinde, il müftüleri, il müftü yardımcıları, vaizler ve şube müdürleri için “İller” dört gruba ayrılmış ve Ek 1 sayılı listede gösterilmiş, ilçe müftüleri, vaizler ve şube müdürleri için “İlçeler” dört sınıfa ayrılmış ve Ek 2 sayılı listede gösterilmiş, zorunlu yer değiştirmeye olarak belirlenen sayılan görevlilerin grup ve sınıf hizmet süreleri de Yönetmeliğin 22. maddesinde düzenlenerek, bütün grup ve sınıflarda hizmet süresinin asgari üç, azami beş yıl olduğu, asgari hizmet süresini tamamlayanların re'sen başka bir yere atanabileceği öngörülmüştür.
Buna karşılık cami görevlileri olan imam-hatip ve müezzin-kayyım yönünden söz konusu Yönetmelik incelendiğinde; Yönetmeliğin 30. maddesiyle, camiler; A grubu, B grubu, C grubu, D grubu ve E grubu camiler olmak üzere özelliklerine ve asgari ihtiyaç duyulan cami görevlisi sayısına göre gruplandırılmış, Yönetmeliğin 34. maddesiyle de, boş cami kadrolarına, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından cami gruplarına göre belirlenecek MBSTS puanı esas alınarak yer değiştirme suretiyle atanmak için müracaat edileceği öngörülmüştür.
Yönetmeliğin 37. maddesinde ise; görev yaptığı camide sekiz yılını tamamlayan cami görevlilerinin, zorunlu yer değiştirmeleri benimsenmiş olup, yer değiştirmelerin “aynı grup camiler” arasında olmak üzere öncelikle “aynı ilçe içinde”, yer bulunamaması halinde “il içinde”, il içinde de yer bulunamaması halinde “iller arasında” yapılması kurala bağlanmıştır. Ancak görev yaptığı camide sekiz yılını tamamlayarak zorunlu yer değiştirme kapsamına giren cami görevlilerinin gerek “il içinde” gerekse “iller arasında” yapılacak yer değiştirmelerinde, Yönetmelik ekindeki 1 ve 2 sayılı listelere herhangi bir atıf yapılmayarak cami görevlileri olan imam-hatip ve müezzin-kayyım yönünden “il içinde” ve “iller arasında” yapılacak yer değiştirmelerin “adil ve dengeli” yapılması ilkesi göz ardı edilmiş ve bu konu cami gruplarının gözetilmesi dışında bir kurala bağlanmamıştır. Şayet görev yaptığı camide sekiz yılını tamamlayan imam-hatip ve müezzin-kayyımların, görev yerlerinin değiştirilmesi zorunlu hale getiriliyorsa; cami gruplarına göre yer değişikliği yapılması kuralı yanında, cami grupları illerin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları gözetilerek oluşturulmadığından yapılacak yer değiştirmelerde “il içinde” ve “iller arasında” adil ve dengeli dağıtım ilkesinin benimsenmesi ve cami görevlileri açısından da il ve ilçelerin gruplandırılması ve ayrıca bölgelerdeki zorunlu çalışma süresinin belirlenmesi gerekirken, “il içinde” ve “iller arasında” yapılacak yer değişikliğinde herhangi bir kural öngörülmeyerek eksik düzenleme yapıldığından dava konusu Yönetmeliğin 37. maddesi de hukuka aykırıdır.
43. maddesinin 2. fıkrasında yer alan, "Merkez teşkilatı birimlerinde tecrübe edinmiş personel ile norm kadro fazlası personel, ihtiyaç durumları gözetilerek taşra teşkilatında görevlendirilebilir veya buralara atanabilir.'' hükmü itibariyle;
Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde Başkan, Başkanlık, Cami, Cami görevlileri, Dini Yüksek Öğrenim, eşdeğer kadrolar, ihtisas kursu, ihtisas kursu belgesi ibarelerinin ne anlama geldiği açıklamış "tecrübe edinmiş personel" ile ilgili herhangi bir tanım yapılmamıştır. Dolayısıyla kapsamında kimlerin olduğu konusunda belirsizlik bulunan "tecrübe edinmiş personel" ibaresinde ve tecrübe edinmiş personel ile norm kadro fazlası personel arasından yapılacak görevlendirme ve atanma şartlarına sahip olanların hangi objektif kıstaslar kullanılarak atanacağı hususunda bir açıklık olmadığından söz konusu düzenlemede hukuka uygunluk görülmemiştir.
Geçici 1. maddesindeki ''37 nci maddedeki kıstaslar dikkate alınarak bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte cami görevlilerinden görev yaptığı camide yirmi yılını tamamlayanların yer değişiklikleri 2015 yılı Haziran-Eylül döneminde, on beş yılını tamamlayanların yer değişiklikleri 2016 yılı Haziran-Eylül döneminde yapılır. Bu Yönetmeliğin 37 nci maddesindeki süreye göre zorunlu yer değişiklikleri ise 2017 yılından itibaren yapılmaya başlanır ve sürelerin hesaplamasında 1 Haziran tarihi esas alınır.'' kuralı yönünden incelendiğinde;
Dava konusu Yönetmeliğin geçici 1. maddesiyle; bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte cami görevlilerinden görev yaptığı camide “yirmi yılını” tamamlayanların, 37. maddedeki kıstaslar dikkate alınarak yer değişikliklerinin 2015 yılı Haziran-Eylül döneminde yapılması, “on beş yılını” tamamlayanların da yine 37. maddedeki kıstaslar dikkate alınarak yer değişikliklerinin 2016 yılı Haziran-Eylül döneminde yapılması kararlaştırılmıştır. Böylece Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte cami görevlilerinden görev yaptığı camide “yirmi yılını” ve “on beş yılını” dolduran imam-hatip ve müezzin- kayyımların zorunlu yer değişikliği yapması kabul edilmiş ve bu amaçla yapılacak yer değişikliklerinde ise 37. maddedeki kıstasların dikkate alınması öngörülmüştür.
Bu itibarla, Yönetmeliğin 37. maddesinde, “il içinde” ve “iller arasında” yapılacak yer değişikliklerinin “adil ve dengeli” yapılması ilkesi göz ardı edildiğinden, Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte görev yaptığı camide “yirmi yılını” ve “on beş yılını” dolduran imam-hatip ve müezzin- kayyımların zorunlu olarak yerleri değiştirilirken “il içinde” ve “iller arasında” adil ve dengeli bir dağıtım sistemi kurulamayacak olması nedeniyle, dava konusu Yönetmeliğin geçici 1. maddesi de mevzuata aykırı hale gelmiştir.
Açıklanan nedenlerle, Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde, 6. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin (1) numaralı alt bendinde, 6. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinin (1) numaralı alt bendinde, 6. maddesinin 1. fıkrasının (m) bendinin (2) numaralı alt bendinde, 6. maddesinin 1. fıkrasının (o) bendinin (3) numaralı alt bendinde, 6. maddesinin 1. fıkrasının (t) bendinin (1) numaralı alt bendinde ve 34. maddesinde yer alan düzenlemeler itibariyle davanın reddine, 6. maddenin 1. fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendi ile aynı maddenin 1. fıkrasının (e) bendinin (3) numaralı alt bendi ve 23. maddesinin 3. fıkrasındaki düzenlemeler yönünden konusuz kalan davanın bu kısımları itibariyle karar verilmesine yer olmadığına, 9. maddesinin 3. fıkrası, 32. maddesi, 36. maddesinin 4. fıkrası, 37. maddesi, 43. maddesinin 2. fıkrası ve geçici 1. maddesindeki düzenlemelerin de hukuka aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Danıştay Başkanlık Kurulu'nun 18/12/2020 tarih ve 2020/62 sayılı kararı uyarınca Dairemize devredilen dosyada, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Davacı tarafından; 25/10/2011 tarih ve 28095 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin, 15/04/2015 tarih ve 29327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırıldığı, 15/04/2015 tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 6. maddesinin birinci fıkrasının; (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde yer alan "Başkanlıkta en az üç yılını müftülük, dengi veya üstü görevlerde geçirmiş olmak kaydıyla on yıl veya vaiz olarak on beş yıl veya ilahiyat fakültelerinde beş yılı öğretim üyesi olmak üzere toplam on yıl görev yapmış olmak"; (ç) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (d) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan "Dini yüksek öğretim mezunu olmak"; (e) bendinin (2) numaralı alt bendinde yer alan ''Başkanlıkta en az beş yılını vaizlik veya üstü görevlerde veya ilahiyat fakültelerinde beş yılı öğretim üyesi olmak şartıyla kamu kurum ve kuruluşlarında toplam on iki yıl görev yapmış olmak"; (e) bendinin (3) numaralı alt bendinde yer alan "Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü ve Strateji Geliştirme Başkanı olarak atanabilmek için; en az dört yıllık yükseköğrenim mezunu olup kamu kurum ve kuruluşlarında toplam on iki yıl görev yapmış olmak"; (m) bendinin (2) numaralı alt bendininde yer alan "Başkanlıkta, en az beş yılını ilçe müftüsü veya dengi görevlerde geçirmiş olmak kaydı ile vaizlik veya üstü sayılan görevlerde toplam sekiz yıl veya ilahiyat fakültelerinde öğretim üyesi olarak beş yıl görev yapmış olmak"; (o) bendinin (3) numaralı alt bendinde yer alan "Kamu kurum ve kuruluşlarında toplam beş yıl görev yapmış olmak"; (t) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan ''En az orta öğrenim düzeyinde dini öğrenim görmüş olmak" ibarelerinin; 9. maddesinin üçüncü fıkrasının; 23. maddesinin üçüncü fıkrasının; 32 ve 34. maddelerinin, 36. maddesinin dördüncü fıkrasının; 37. maddesinin; 43. maddesinin ikinci fıkrasının ve Geçici 1. maddesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle iptalleri istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasanın "Yönetmelikler" başlıklı 124. maddesinde; Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarının ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hükme bağlanmış; kamu hizmeti görevlileriyle ilgili genel ilkelerin belirlendiği 128. maddesinde; “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” kuralı yer almıştır.
Anayasanın "Diyanet İşleri Başkanlığı" başlıklı 136. maddesinde ise; "Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, lâiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasî görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir." hükmüne yer verilmiş ve böylece, Diyanet İşleri Başkanlığı Anayasal bir kurum olarak Türk İdari Teşkilat yapısı içerisinde yerini almıştır. Bu doğrultuda olmak üzere, 633 sayıl Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 1. maddesinde; "İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere, Cumhurbaşkanlığına bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı Kurulmuştur." hükümüne yer verilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun “Temel ilkeler:” başlıklı 3. maddesinde: “Bu kanunun temel ilkeleri şunlardır:
Sınıflandırma: A) Devlet kamu hizmetleri görevlerini ve bu görevlerde çalışan Devlet memurlarını görevlerin gerektirdiği niteliklere ve mesleklere göre sınıflara ayırmaktır.
Kariyer: B) Devlet memurlarına, yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanını sağlamaktır.
Liyakat: C) Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır.” düzenlemesine;
“İstihdam şekilleri:” başlıklı 4. maddesinde; “Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür.
A) Memur: Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır.
Yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılır……” düzenlemesine;
“Derece yükselmesinin usul ve şartları:” başlıklı 68. maddesinde; “A) Derece yükselmesi yapılabilmesi için:
a) Üst derecelerden boş bir kadronun bulunması,
b) Derecesi içinde en az 3 yıl ve bu derecenin 3 üncü kademesinde 1 yıl bulunmuş,
c) Kadronun tahsis edildiği görev için öngörülen nitelikleri elde etmiş,
... olması şarttır.
B) Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı hariç, sınıfların 1, 2, 3 ve 4 üncü derecelerindeki kadrolarına, derece yükselmesindeki süre kaydı aranmaksızın, atanmasındaki usule göre daha aşağıdaki derecelerden atama yapılabilir.
Ancak, bu şekilde bir atamanın yapılabilmesi için ilgilinin;
a) 1 inci dereceli kadrolardan ek göstergesi 5300 ve daha yukarıda olanlar için en az 12 yıl,
b) 1 inci ve 2 nci dereceli kadrolardan ek göstergesi 5300’den az olanlar için en az 10 yıl,
c) 3 üncü ve 4 üncü dereceli kadrolar için en az 8 yıl,
hizmetinin bulunması ve yükseköğrenim görmüş olması şarttır. Dört yıldan az süreli yükseköğrenim görenler için bu sürelere iki yıl ilave edilir. Bu sürelerin hesabında; 8/6/1984 tarihli ve 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesi kapsamına dâhil kurumlarda fiilen çalışılan süreler ile Yasama Organı Üyeliğinde, belediye başkanlığında, belediye ve il genel meclisi üyeliğinde, kanunlarla kurulan fonlarda, muvazzaf askerlikte, okul devresi dâhil yedek astsubaylık ve yedek subaylıkta ve uluslararası kuruluşlarda geçen sürelerin tamamı ile yükseköğrenim gördükten sonra özel kurumlarda veya serbest olarak çalıştıkları sürenin; Başbakanlık ve bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşlarının müsteşar ve müsteşar yardımcıları ile en üst yönetici konumundaki genel müdür ve başkan kadrolarına atanacaklar için tamamı, diğer kadrolara atanacaklar için altı yılı geçmemek üzere dörtte üçü dikkate alınır.
(Ek fıkra: 26/8/1993 – KHK-501/1 md.; İptal Anayasa Mahkemesinin 6/10/1993 tarihli ve E. 1993/32, K. 1993/32 sayılı kararı ile)
Bu bent hükümlerine göre atananlar atandıkları kadronun aylık (Ek gösterge dahil) ve diğer haklarından yararlanırlar. Bu suretle üst dereceye atananların bu kadrolarda geçirdikleri her yıl kademe ilerlemesi ve her "3" yıl derece yükselmesi sayılmak suretiyle kazanılmış hak ve emeklilik keseneğine esas aylık derecelerinin yükselmesinde gözönüne alınır. Ancak atandıkları kadro aylıkları, başka görevlere atanma halinde kazanılmış hak sayılmaz.
Cumhurbaşkanı onayıyla yapılan atamalarda Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde öngörülen hizmet süresi şartları aranır. Üst kademe kamu yöneticisi sayılmayan daire başkanı ve bu kadrolara denk yönetici kadrolarına yapılacak atamalarda bu bentte öngörülen hizmet süresi yükseköğrenim gördükten sonra beş yıl olarak uygulanır. Ancak bu beş yıllık sürenin hesabında Devlet memurlarının kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilen hizmet süreleri esas alınır.
C) Derece yükselmesi ile ilgili onay mercii atamaya yetkili amirdir. Müşterek kararla atanmış olanların derece yükselmeleri, ilgili bakanın veya yetkili kıldığı makamın onayı ile yapılır. Üst derece kadroya atanmış olup da kazanılmış hak ve emeklilik keseneğine esas aylık dereceleri daha aşağıda bulunanların (45 inci maddenin ikinci fıkrasına göre yapılan atamalar hariç), kazanılmış hak ve emeklilik keseneğine esas aylık derecelerinin yükseltilmeleri için, bu hâlin devamı süresince yukarıda belirtilen onay aranmaz.” düzenlemesine;
''Yer değiştirme suretiyle atanma'' başlıklı 72. maddesinde; ''Kurumlarda yer değiştirme suretiyle atanmalar; hizmetlerin gereklerine, özelliklerine, Türkiyenin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren iller gruplandırılarak tespit edilen bölgeler arasında adil ve dengeli bir sistem içinde yapılır. Yeniden veya yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda; aile birimini muhafaza etmek bakımından kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanarak memur olan diğer eşin de isteği halinde ataması, atamaya tabi tutulan memurun atandığı yere 74 ve 76. maddelerde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılır. Yer değiştirme suretiyle atanmaya tabi memurun atandığı yerde eşinin atanacağı teşkilatın bulunmaması ya da teşkilatı olmakla birlikte niteliğine uygun münhal bir görev bulunmaması ve ilgilinin de talebi halinde, bu personele eşinin görev süresi ile sınırlı olmak üzere aşağıdaki şartlarda izin verilebilir. Bu suretle izin verilenlere, aylık ve diğer ödemelerine karşılık olarak, aylık (taban ve kıdem aylığı dahil), ek gösterge, zam ve tazminatlarının kanuni kesintiler düşüldükten sonraki net miktarının, eşleri; a) Olağanüstü Hal Bölgesine dahil illerle bu illere mücavir olarak belirlenen illerde görevli olanlara % 60'ı, b) Kalkınmada 1 inci derecede öncelikli yörelerde görevli olanlara % 50'si, c) Kalkınmada 2 nci derecede öncelikli yörelerde görevli olanlara % 25'i, kurumlarınca kadro tasarrufundan ödenir. Eşleri diğer yörelerde görevli olanlar ise ücretsiz izinli sayılır. Yukarıda sayılanların kadroları eşlerinin görevlendirme süresiyle sınırlı olarak saklı tutulur. Ancak, bu süre memuriyet boyunca 4 yılı hiç bir surette geçemez. Bunların kademe ilerlemesi; emeklilik ve diğer bütün hakları ve yükümlülükleri devam eder. Ancak ücretsiz izin ver ilenlerin bu sürelerinin emeklilikten sayılabilmesi için kesenek ve kurum karşılıklarının her ay kendileri tarafından T.C. Emekli Sandığına yatırılması gerekir. İlgili mevzuatı uyarınca verilecek rapora göre kendisi, eşi veya birinci derece kan hısımlığı bulunan bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri engelli olan memurların engellilik durumundan kaynaklanan yer değiştirme taleplerinin karşılanması için düzenlemeler yapılır. Memurların atanamayacakları yerler ve bu yerlerdeki görevler ile kurumların özellik arz eden görevlerine atanabilmeleri için hangi kademelerde ne kadar hizmet etmeleri gerektiği ve yer değiştirme ile ilgili atama esasları Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir. Kurumlar atamaya tabi olacak personeli için bu yönetmelik esaslarına göre Devlet Personel Başkanlığının görüşünü almak suretiyle bir personel ve atama planı hazırlar.'' düzenlemesine;
"Memurların kurumlarınca görevlerinin ve yerlerinin değiştirilmesi” başlıklı 76. maddesinde; “Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.
Memurlar istekleri ile, kurumlarında kazanılmış hak derecelerinin en çok üç derece altında aynı veya başka yerlerdeki kadrolara atanabilirler.
Aşağı dereceye atananların 68 inci maddede yazılı süre kaydı aranmaksızın eski derecelerine tekrar atanmaları mümkündür.
Kazanılmış hak derecelerinden aşağı derecelere atananların aylık derece ve kademeleri genel hükümlere göre tespit edilmekle bereber,atandıkları bu derecelerde geçirdikleri süreler (kesenek ve karşılık farklarının kendileri tarafından her ay T.C. Emekli Sandığına göderilmesini kabul etmeleri şartiyle) emeklilik yönünden eski derecelerinde değerlendirilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Öte yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 86. maddesinde, vaizlik, Kur'an kursu öğreticiliği, imam-hatiplik ve müezzin- kayyımlığa ait boş kadrolara, açıktan vekil atanabileceği de öngörülmüştür.
633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un “Atama" başlıklı 10. maddesinde “(Mülga birinci fıkra: 2/7/2018 - KHK/703/141 md.)
Milletvekili ve mahalli idareler genel ve ara seçimlerinde aday veya aday adayı olmak üzere görevinden istifa eden Başkanlık personeli, aday gösterilmemeleri veya seçimi kaybetmeleri halinde eski görev yerlerine dönemezler; bunlar kazanılmış hak aylık derecelerine uygun bir kadroya atanırlar.
(Mülga üçüncü fıkra: 2/7/2018 - KHK/703/141 md.)
(Değişik birinci cümle: 23/8/2011-KHK-653/9 md.) Başkanlık vaizi kadrosuna atananlar, din hizmetlerinde etkinliği sağlamak amacıyla Başkanlık tarafından belirlenen yerlerde görevlendirilebilir. 657 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinin (B) bendinin üçüncü fıkrasında belirtilen kadrolara atananlar hakkında uygulanan hükümler, Başkanlık vaizi kadrosuna atananlar hakkında da aynen uygulanır (Ek cümle: 2/7/2018 - KHK/703/141 md.) Başkanlık müşaviri, Başkanlık müftüsü, Başkanlık vaizi ve avukat unvanındaki personel Başkanın uygun göreceği merkez veya taşra teşkilatına ait birimlerde çalıştırılabilir.
Başkanlığa ait kadrolara Kamu Personeli Seçme Sınavı (B) grubu puan sırasına göre ilk defa açıktan atanacak personel, alım yapılacak her bir unvan için boş kadro sayısının üç katına kadar çağırılacak adaylar arasından Başkanlıkça yapılacak sözlü sınav başarı sırasına göre atanır.
Başkanlık kadrolarına yapılacak atama ve nakil işlemlerine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.” kuralına;
“Siyasetle ilgilenme:” başlıklı 25. maddesinde; “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluşunun her derecesinde görev alan personel, Memurin Kanununun hizmetliler için yasak ettiği siyasi faaliyetten başka, dini görevi içinde veya bu görevin dışında, her ne suretle olursa olsun, siyasi partilerden herhangi birini veya onların tutum ve davranışını övemez ve yeremez.
Bu gibi hareketleri tahkikatla sabit olanların, ilgili ve yetkili mercilerce işine son verilir.” kuralına yer verilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 2. maddesi ve aynı Kanunun 2670 sayılı Kanunla değişik 72. maddesine dayanılarak, Devlet Memurlarını aynı kurum içinde yer değiştirme suretiyle atanmalarını sağlamak amacıyla düzenlenen ve 25/06/1983 tarih ve 18088 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin, ''Hizmet Bölgeleri ve Bölgelerdeki Zorunlu Çalışma Süreleri'' başlıklı 5. maddesinde; ''Türkiye'nin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren illeri gruplandırılarak, gelişmişlik sırasına göre (6) hizmet bölgesine ayrılmıştır. Bu hizmet bölgelerine giren il merkezleri ekli (1) sayılı cetvelde gösterilmiştir. İlçelerin gelişmişlik sırasına göre tesbiti ve bölgelere dağılımı, hizmetlerin gereklerine ve özelliklerine göre kurumlarca yapılır. Devlet Personel Dairesi Kalkınma Planı Dönemlerinde, bu hizmet bölgelerini ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeleri gözönünde bulundurarak ve Devlet Planlama Teşkilatının da görüşünü alarak, yeniden düzenleyebilir. Ancak, kamu kurum ve kuruluşlarını altıyı geçmemek ve en az üç bölge olmak üzere, hizmet özelliklerine göre bu hizmet bölgelerinden farklı hizmet bölgeleri de belirleyebilirler. Zorunlu yer değiştirmeye tabi personel ve en az iki yıl olmak üzere hizmet bölgelerindeki zorunlu çalışma süreleri, bölgelerin özellikleri, teşkilat yapısı, hizmetin ülkenin her yerine etkin olarak götürülebilmesi ve diğer hizmet gerekleri göz önünde bulundurulmak suretiyle kamu kurum ve kuruluşlarınca tespit edilir.'' hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 6. maddenin birinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendi, (e) bendinin (3) numaralı alt bendi, (t) bendinin (1) numaralı alt bendi ile 23. maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenlemeler yönünden incelendiğinde;
Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğini 6. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendi ile aynı maddenin birinci fıkrasının (e) bendinin (3) numaralı bendinin, dava devam etmekte iken, 23/06/2016 tarih ve 29751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin 1. maddesiyle değiştirildiği; yine, 11/04/2018 tarih ve 30388 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin 2. maddesi ile dava konusu Yönetmeliğin 23. maddesinin üçüncü fıkrasının yürürlükten kaldırıldığı; 23/12/2020 tarihli ve 31343 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin 1. maddesi ile dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesinin birinci fıkrasının (t) bendinin (1) numaralı alt bendinin yürürlükten kaldırıldığı anlaşıldığından, anılan Yönetmeliğin iptali istenen bu hükümleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Dava, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 6. maddesinin; birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinin, (ç) bendinin (1) numaralı alt bendinin, (d) bendinin (1) numaralı alt bendinin, (m) bendinin (2) numaralı alt bendinin, (o) bendinin (3) numaralı alt bendi ile 34. , 37. , 43/2. ve Geçici 1. maddelerinin iptali yönünden incelendiğinde;
22/06/1965 tarih ve 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile 14/07/1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesi ve 19/04/1983 tarih ve 83/6525 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğe dayanılarak, Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatında bir kadroya açıktan, naklen, görevde yükselme veya unvan değişikliği suretiyle atanacakların niteliklerini belirlemek, atama ve nakillerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla hazırlanmış olan, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği 15/04/2015 tarih ve 29327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Davalı idarenin ilgili mevzuatla kendisine verilmiş olan görev ve yetkilerini, istenilen amaç ve seviyede yerine getirebilmek amacıyla örgütsel yapısı içerisinde barındırdığı ve/veya görev vermek isteği personelini, sistematik bir yapı (düzen) içerisinde, hukukun genel ilkeleri içerisinde kalmak suretiyle sevk ve idare edebileceği ve bu konuda gerekli düzenlemeleri de gerçekleştirebileceği tabii olup, bu husus idare hukukun genel kabul görmüş yerleşik ilkeleri içerisinde de yerini korumaktadır.
Dava konusu düzenlemelerin yer aldığı Yönetmelik hükümleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde; idarenin bu ilke doğrultusunda düzenlemeler yaptığı, kendi idari teşkilatında mevcut olan personel kaynakları yanında kurum dışı kaynaklardan da faydalanarak, bu kişilerin bilgi, deneyim ve çalışmalarının kuruma aktarılmasını sağlamaya yönelik düzenlemelere yer verildiği görülmektedir.
Nitekim, bu konudaki en belirgin somut örnek, ilahiyat fakültelerinde görev yapan öğretim üyelerine, belli şartların varlığı halinde kurum içerisinde değişik görev ve unvanlara atama yolunun açılmış olmasıdır.
Dolayısıyla akademik unvanları haiz olan olan kişilerin bilgi birikiminin kuruma yöneltilmesi suretiyle, din hizmetlerinin daha donanımlı bir yapı içerisinde yerine getirilecek olmasının, din hizmetlerinin gereklerine ve kamu yararına uygun olduğu açık olup, bu durumun hukuka aykırılığından söz edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu olan ve iptali istenilen düzenlemelerle, davalı idarenin tüm teşkilat bünyesinde görev yapan zorunlu bölge hizmeti ve rotasyon kapsamında olan personelin tanımlarının ve zorunlu bölge hizmetinin usul ve esaslarının hükme bağlandığı ve kural altına alındığı da anlaşılmıştır.
Dava konusu düzenlemeler bu yönüyle incelendiğinde, tüm bölgelerde ihtiyaç duyulan personel sayısının dengeli bir şekilde karşılanmasına ilişkin kurallar hükme bağlanmış olup, Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikle belirlenmiş olan usul ve esasların genel yapısına, hukuka, din hizmetlerinin gereklerine, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin kendi amacına ve dayanağı Kanun hükümlerine aykırılığı görülmemiştir.
Yönetmeliğin 6. maddesinde iptali istenen hükümlerde, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı, Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı, aynı Kurulun üyesi, İl Müftüsü ve İlçe Müftüsü olarak atanabilmek için gerekli olan öğretim düzeyi ve öğretim sürelerinin tespit edildiği, davalı kurumdaki bu görevlere atanabilmek için hangi unvanlarda görev yapanların ve bu unvanlarda ne kadar süre ile çalışması gerektiğinin belirlendiği görülmekte olup, bu düzenlemelerin, dayanağı olan üst hukuk normlarına uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Kamu idarelerinin yerine getirmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin en iyi biçimde yürütülmesini sağlamak amacıyla, normlar hiyerarşisine aykırı olmayacak şekilde, gerekli önlemleri almaları gerekmektedir. Kamu hizmetlerinin hangi koşullar altında ve ne şekilde yürütüleceğini önceden saptamak her zaman mümkün olmadığı için, gelişen durumlara göre ortaya çıkan ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla gerekli düzenlemeleri yapma hususunda idarelerin takdir yetkisi bulunmaktadır. İdarelerin kendilerine tanınan düzenleme yetkisini Anayasa ve kanunlarla belirlenen sınırlar içinde kullanması gerekmekte olup, kanuna dayanılarak idarelere tanınan yetki çerçevesinde personele ilişkin atama sürecinin şartları belirlenmiş, bu hususlar belirlenirken de objektif kriterlerle belirleme yoluna gidilmiştir. İptali istenilen Yönetmelik maddelerinin idareye tanınan takdir yetkisinin sınırları içinde, üst hukuk normları ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlandığı ve kamu yararı ile hizmet gereklerine aykırılık içermediği sonucuna ulaşıldığından, anılan bu hükümlere yönelik davanın reddi gerekmektedir.
Dava, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Atama Usulü başlıklı 9. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "İlgili mevzuatına göre ücreti, çalışma ve sosyal güvenceleri, muhtarlık, dernekler veya vakıflarca karşılanan cami görevlileri, her ay il müftülüğünce sigorta primlerinin ödenip ödenmediğinin takip edilmesi şartıyla il müftüsü veya kaymakamın teklifi üzerine valilik onayı ile geçici olarak görevlendirilebilir.'' düzenlemesi yönünden incelendiğinde;
Anayasa'nın 128. maddesinde; “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinde, bu Kanuna tabi kurumlarda istihdam şekilleri belirlenmiş ve kamu hizmetlerinin; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği kurala bağlanmış, “A) Memur: Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerinin gerektirdiği görevlerin memurlar eliyle yürütülmesi Anayasada ve 657 sayılı Kanunda açıkça düzenlendiğinden, genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli bir kamu görevi, memurlar dışında yapılamaz. Ayrıca 657 sayılı Kanunun 5. maddesinde, bu Kanuna tabi kurumların, dördüncü maddede yazılı dört istihdam şekli dışında personel çalıştıramayacakları kurala bağlandığından, 657 sayılı Kanuna tabi kurumlarda, memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler dışında personel istihdamına hukuken imkan bulunmamaktadır.
Öte yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 86. maddesinde, vaizlik, Kur'an kursu öğreticiliği, imam-hatiplik ve müezzin- kayyımlığa ait boş kadrolara, açıktan vekil atanabileceği de öngörülmüştür.
Anayasanın ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun açık hükümlerine rağmen, dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin üçüncü fıkrasında, “İlgili mevzuatına göre ücreti, çalışma ve sosyal güvenceleri, muhtarlık, dernekler veya vakıflarca karşılanan cami görevlileri, her ay il müftülüğünce sigorta primlerinin ödenip ödenmediğinin takip edilmesi şartıyla il müftüsü veya kaymakamın teklifi üzerine Valilik onayı ile geçici olarak görevlendirilebilir.” şeklinde bir “atama usulü” getirilmiştir.
İmam-hatip ve müezzin-kayyımdan oluşan cami görevlileri, genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu görevi statüsünde olduğundan, kanun ile ihdas edilen imam-hatip ve müezzin-kayyım kadrolarında, “Devlet memuru” statüsüne sahip olmayanların görev yapması mümkün değildir. Bunun yanı sıra, personeli 657 sayılı Kanuna tabi olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nda memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçi statüleri dışında personel istihdamı da mümkün olmadığı halde, Anayasaya ve Kanuna aykırı bir şekilde, dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin üçüncü fıkrası ile cami görevlileri olan imam-hatiplerin ve müezzin-kayyımların farklı bir statüde istihdam edilmesi imkanı getirilmiştir.
Kaldı ki, cami görevlilerinin, dava konusu Yönetmelik ile getirilen “atama usulü” ile çalıştırılması ve ücretlerinin muhtarlık, dernekler, vakıflar tarafından ödenmesi, bu görevlerin asli ve sürekli kamu görevi niteliğinin yanı sıra, Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluş ve varoluş amacıyla da bağdaşmamaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin üçüncü fıkrası ile öngörülen atama usulünün, imam-hatiplik ve müezzin-kayyımlık kadroları ihdas edilmemiş camilere özgü bir usul olduğunun kabulü mümkün görülmemektedir. Zira, bir kamu hizmeti olan din hizmetlerinin muhtarlıklara, belli dernek ve vakıflara gördürülmesi gibi bir sonuç doğuracağı ve din hizmetlerinin görülmesi konusunda tek yetkili ve görevli olan Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşuna ilişkin Anayasa ile belirlenen temel ilkelerin göz ardı edilmesi anlamına geleceği açıktır. Zira, ihtiyaç halinde camilere ivedi olarak kadro aktarmak ve öncesinde kadro ihdası için gerekli işlemleri başlatmak Diyanet İşleri Başkanlığının temel görev ve sorumluluğundadır.
Bu nedenle, Yönetmeliğin 9. maddesinin üçüncü fıkrası, Anayasaya ve 657 sayılı Kanunun temel ilkelerine aykırı olup, bu düzenlemede hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Dava, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Taşra teşkilatında şeflerin hizmet süresi başlıklı 32. maddesinde yer alan ''Zorunlu yer değiştirmeye tabi olmayan taşra teşkilatında görev yapan şeflerin bulundukları yerde hizmet süreleri beş yıldır. Hizmetin gerekleri, özellikleri ile son görev yerlerinin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık göstermesi hususları dikkate alınarak, beş yıllık hizmet süresi sonunda görev yerleri değiştirilir. Bu süre Başkanlıkça bir yıl uzatılabilir.'' düzenlemesi yönünden incelendiğinde;
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun yukarıda açık metnine yer verilen ''Yer değiştirme suretiyle atanma'' başlıklı 72. maddesiyle 25/06/1983 tarih ve 18088 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin, ''Hizmet Bölgeleri ve Bölgelerdeki Zorunlu Çalışma Süreleri'' başlıklı 5. maddesinde yer alan düzenlemelerden, Devlet memurlarının zorunlu çalışma süreleri ve zorunlu yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda illerin gruplandırılarak hizmet bölgelerine ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Yönetmeliğin 32. maddesinde, bir yandan taşra teşkilatında görev yapan şeflerin zorunlu yer değiştirmeye tabi olmadığı belirtilmesine rağmen, diğer yandan bulundukları yere özgü koşullar gözetilerek 5 yıllık sürenin bitiminde zorunlu atama yapılması sonucunu doğuracak nitelikte bir kural getirilmiştir. Böylece grup ve sınıflar arası atamaya tabi olacağı öngörülen unvanlar ismen sayıldığı halde, bu kapsamda olmayan ve taşra teşkilatında görev yapan şeflerin bulundukları yerdeki görev süresinin 5 yıl ile sınırlandırıldığı; ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 72. maddesiyle Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesi kapsamındaki şefler yönünden ise illerin gruplandırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu düzenleme, adil ve dengeli dağıtım ilkesine ve üst hukuk normlarına aykırı uygulamalara yol açabilecek nitelikte olduğundan, Yönetmeliğin genel düzenlemesine ve hizmet gereklerine aykırılık taşıdığı sonucuna varılmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığınca, yukarıda anılan Yönetmeliğin 32. maddesinde taşra teşkilatında görev yapan şeflerin zorunlu yer değiştirmeye tabi olmadığı belirtilmesine rağmen, bulundukları yere özgü 5 yıllık bir süre öngörülerek bu durumda olanlar açısından zorunlu atama yapılması sonucunu doğuran bir düzenleme yapılmış ise de; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 72. maddesi ve Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesi kapsamında söz konusu şefler yönünden de illerin gruplandırılması gerektiğinden, bu haliyle üst hukuk normlarına aykırı olduğu anlaşılan Yönetmeliğin anılan hükmünde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Dava, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Hizmet gereği görev veya yer değiştirme başlıklı 36. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan ''Hizmet gerekleri ve cami özellikleri dikkate alınarak ilgili mevzuatında yer alan diğer hükümlere bağlı kalmaksızın Başkan onayı ile naklen Kur’an kursu öğreticisi ve cami görevlisi atanabilir.'' düzenlemesi yönünden incelendiğinde;
657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 76. maddesinde; kurumların, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilecekleri kurala bağlanmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin personelin hizmet gereği görev veya yer değiştirmesini düzenleyen 36. maddesinin dördüncü fıkrası ile personelin hizmet gereği görev veya yer değiştirmesine ilişkin kurallar düzenlenmiştir. Ancak söz konusu madde ile getirilen kurallar hizmetin gerektirdiği durumlar ile ilgili olup, ilgili mevzuat hükümlerine uyulmaksızın, hizmetin gerektirdiği durumlar dışında keyfi atama yapılabileceği anlamında da yorumlanabilen şekilde maddede "ilgili mevzuatında yer alan diğer hükümlere bağlı kalmaksızın" şeklinde düzenleme yapılması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 15/04/2015 tarih ve 29327 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 6. maddesinin; birinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendi; (e) bendinin (3) numaralı alt bendi, (t) bendinin (1) numaralı alt bendi ile 23. maddesinin üçüncü fıkrasının iptal istemi yönünden oybirliğiyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2. Yönetmeliğin 6. maddesinin; birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinin; (ç) bendinin (1) numaralı alt bendinin; (d) bendinin (1) numaralı alt bendinin; (m) bendinin (2) numaralı alt bendinin; (o) bendinin (3) numaralı alt bendi ile 34. maddesinin ve 43. maddesinin ikinci fıkrasının iptali istemi yönünden oybirliğiyle; 37. maddesi ve Geçici 1. maddesi yönünden ise oyçokluğuyla DAVANIN REDDİNE,
3. Yönetmeliğin 32. maddesi ile 36. maddesinin dördüncü fıkrasının oybirliğiyle; 9. maddesinin üçüncü fıkrasının oyçokluğuyla İPTALİNE,
4. Davanın kısmen iptal, kısmen ret ve kısmen karar verilmesine yer olmadığı kararı ile sonuçlanması nedeniyle ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …- TL yargılama giderlerinin takdiren 1/3'ü olan …- TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına, yargılama giderinin 2/3'ü olan …- TL'nin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen …- TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, …- TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
6. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
8. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 26/04/2021 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı tarafından; 15/04/2015 tarihli ve 29327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 9. maddesinin üçüncü fıkrasında;" ''İlgili mevzuatına göre ücreti, çalışma ve sosyal güvenceleri, muhtarlık, dernekler veya vakıflarca karşılanan cami görevlileri, her ay il müftülüğünce sigorta primlerinin ödenip ödenmediğinin takip edilmesi şartıyla il müftüsü veya kaymakamın teklifi üzerine valilik onayı ile geçici olarak görevlendirilebilir.'' düzenlemesine ilişkin olarak ileri sürülen hususlar yönünden incelendiğinde;
Dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin üçüncü fıkrası ile öngörülen atama usulünün, imam-hatiplik ve müezzin-kayyımlık kadroları ihdas edilmemiş camilere özgü bir usul olduğu, bu tür camilerin cami görevlilerinin ücreti, çalışma ve sosyal güvencelerinin, muhtarlık, dernekler veya vakıflarca karşılandığı, muhtarlık, dernekler veya vakıflarca sosyal güvenlik pirimlerinin ödenmeyip mağdur edilmesi yönünde Diyanet İşleri Başkanlığına şikayetler ve açılan davaların sona erdirilmesi amacıyla, bu cami görevlilerinin sigorta primlerinin ödenip ödenmediğinin il müftülüğü tarafından takip edilmesi şartının getirildiği, bu düzenlemedeki amacın cami görevlilerinin ve Diyanet İşleri Başkanlığının mali yönden korunması olduğundan, il müftüsü veya kaymakamın teklifi üzerine valilik onayı ile cami görevlilerinin geçici olarak görevlendirilmekte oldukları anlaşılmaktadır.
Bu duruma göre, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin iptali istenilen 9. maddesinin üçüncü fıkrasında hukuka ve mevzuata aykılık görülmediğinden; davanın bu kısmının da reddi gerektiği görüşüyle, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.
(XX) KARŞI OY :
15/04/2015 tarih ve 29327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 37. maddesi yönünden yapılan incelemede;
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 72. maddesi ile kurumlarda yer değiştirme suretiyle atamaların; hizmetlerin gereklerine, özelliklerine, Türkiye'nin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren iller gruplandırılarak tespit edilen bölgeler arasında adil ve dengeli bir sistem içinde yapılması kuralı getirilmiştir.
Bu maddeye dayanılarak 83/6525 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen ve 25/06/1983 tarih, 18088 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesi ile yer değiştirme suretiyle atamalarda esas alınacak “Temel ilkeler”, kanun paralelinde belirlenmiş ve yer değiştirme suretiyle atamaların ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren “illerin gruplandırılması” suretiyle oluşturulan “bölgeler” arasında yapılması; bu atamalarda memurların “bölgeler” arasında “adil ve dengeli” dağıtılmasının sağlanması ilkeye bağlanmıştır.
Aynı Yönetmeliğin 5. maddesinde ise; sayılan kriterlere göre illerin gruplandırılarak, gelişmişlik sırasına göre (6) hizmet bölgesine ayrıldığı, bu hizmet bölgelerine giren il merkezlerinin ekli (1) sayılı cetvelde gösterildiği ifade edilmiş, ilçelerin gelişmişlik sırasına göre tespiti ve bölgelere dağılımının kurumlarca yapılacağı belirtilmiştir.
Bununla birlikte, aynı maddede; kamu kurum ve kuruluşlarının “altıyı” geçmemek ve en az “üç bölge” olmak üzere, farklı hizmet bölgeleri belirleyebileceği vurgulandıktan sonra, son fıkrasında, gerek “zorunlu yer değiştirmeye tabi personel”in tespiti konusunda, gerekse en az iki yıl olmak üzere hizmet bölgelerindeki “zorunlu çalışma süreleri”nin tespiti konusunda kamu kurum ve kuruluşlarına yetki verilmiştir.
Dava konusu Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği incelendiğinde; “Temel ilkeler” başlıklı 18. maddesinde, yer değiştirme suretiyle atamalarda, memurların grup ve sınıflar arasında adil ve dengeli dağıtılmasını sağlamanın esas olduğu belirtilmesine rağmen, “Grup ve sınıflandırma” başlıklı 21. maddesinde, il müftüleri, il müftü yardımcıları, vaizler ve şube müdürleri için “İller” dört gruba ayrılmış ve Ek 1 sayılı listede gösterilmiş, ilçe müftüleri, vaizler ve şube müdürleri için “İlçeler” dört sınıfa ayrılmış ve Ek 2 sayılı listede gösterilmiş, zorunlu yer değiştirmeye tabi olan, sayılan görevlilerin grup ve sınıf hizmet süreleri de Yönetmeliğin 22. maddesinde düzenlenerek, bütün grup ve sınıflarda hizmet süresinin asgari üç, azami beş yıl olduğu, asgari hizmet süresini tamamlayanların re'sen başka bir yere atanabileceği öngörülmüştür.
Buna karşılık, cami görevlileri olan imam-hatip ve müezzin-kayyım yönünden, Yönetmeliğin 30. maddesiyle camiler; A grubu, B grubu, C grubu, D grubu ve E grubu camiler olmak üzere özelliklerine ve asgari ihtiyaç duyulan cami görevlisi sayısına göre gruplandırılmış, Yönetmeliğin 34. maddesiyle de, boş cami kadrolarına, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından cami gruplarına göre belirlenecek MBSTS puanı esas alınarak yer değiştirme suretiyle atanmak için müracaat edileceği öngörülmüştür.
Yönetmeliğin 37. maddesinde ise; görev yaptığı camide sekiz yılını tamamlayan cami görevlilerinin, zorunlu yer değiştirmeleri benimsenmiş olup, yer değiştirmelerin “aynı grup camiler” arasında olmak üzere öncelikle “aynı ilçe içinde”, yer bulunamaması halinde “il içinde”, il içinde de yer bulunamaması halinde “iller arasında” yapılması kurala bağlanmıştır. Ancak, görev yaptığı camide sekiz yılını tamamlayarak zorunlu yer değiştirme kapsamına giren cami görevlilerinin gerek “il içinde” gerekse “iller arasında” yapılacak yer değiştirmelerinde, Yönetmelik ekindeki 1 ve 2 sayılı listelere herhangi bir atıf yapılmayarak, cami görevlileri olan imam-hatip ve müezzin-kayyım yönünden “il içinde” ve “iller arasında” yapılacak yer değiştirmelerin “adil ve dengeli” yapılması ilkesi göz ardı edilmiş ve bu konu cami gruplarının gözetilmesi dışında bir kurala bağlanmamıştır. Şayet görev yaptığı camide sekiz yılını tamamlayan imam-hatip ve müezzin-kayyımların, görev yerlerinin değiştirilmesi zorunlu hale getiriliyorsa; onlar açısından da, cami gruplarına göre yer değişikliği yapılması kuralı yanında, cami grupları illerin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları gözetilerek gruplandırılması ve bölgelerdeki zorunlu çalışma süresinin belirlenmesi, böylece “il içinde” ve “iller arasında” adil ve dengeli dağıtım ilkesinin benimsenmesi gerekirken, “il içinde” ve “iller arasında” yapılacak yer değişikliğinde herhangi bir kural öngörülmeyerek eksik düzenleme yapıldığından dava konusu Yönetmeliğin 37. maddesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin geçici 1. maddesine gelince;
Geçici 1. maddede, ''37 nci maddedeki kıstaslar dikkate alınarak bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte cami görevlilerinden görev yaptığı camide yirmi yılını tamamlayanların yer değişiklikleri 2015 yılı Haziran-Eylül döneminde, on beş yılını tamamlayanların yer değişiklikleri 2016 yılı Haziran-Eylül döneminde yapılır. Bu Yönetmeliğin 37 nci maddesindeki süreye göre zorunlu yer değişiklikleri ise 2017 yılından itibaren yapılmaya başlanır ve sürelerin hesaplamasında 1 Haziran tarihi esas alınır.'' kuralına yer verilmek suretiyle, Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte cami görevlilerinden görev yaptığı camide “yirmi yılını” ve “on beş yılını” dolduran imam-hatip ve müezzin- kayyımların zorunlu yer değişikliği yapması kabul edilmiş ve bu amaçla yapılacak yer değişikliklerinde ise 37. maddedeki kıstasların dikkate alınması öngörülmüştür.
Bu itibarla, Yönetmeliğin 37. maddesinde, “il içinde” ve “iller arasında” yapılacak yer değişikliklerinin “adil ve dengeli” yapılması ilkesi göz ardı edildiğinden, Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte görev yaptığı camide “yirmi yılını” ve “on beş yılını” dolduran imam-hatip ve müezzin- kayyımların zorunlu olarak yerleri değiştirilirken “il içinde” ve “iller arasında” adil ve dengeli bir dağıtım sistemi kurulamayacak olması nedeniyle, Yönetmeliğin Geçici 1. maddesi de mevzuata aykırı hale gelmiştir.
Belirtilen nedenlerle; Yönetmeliğin davaya konu 37. maddesi ile geçici 1. maddesinde hukuka uyarlık görülmediğinden, anılan düzenlemelerin de iptal edilmesi gerektiği oyuyla, kararın 37. madde ve geçici 1. madde yönünden davanın reddi yolundaki kısmına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.