22. Hukuk Dairesi 2016/12100 E. , 2019/10058 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 14.06.2007 tarihinden itibaren davalı sitede kapıcılık, bekçilik, bahçıvanlık gibi görevleri eş zamanlı yerine getirdiğini, 16 saatlik çalışma süresine varacak şekilde site sakinlerine hizmet edildiğini, fazla mesai karşılığının ödenmediğini, hafta tatili yapmadığını, işe başlama tarihinden ayrılma tarihine kadar genel tatil bayram tatillerini kullanmadığını, ücret artışı sağlanmadığını, ödenmeyen fazla çalışmaları nedeniyle iş akdini haklı nedenle feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının görevinin kapıcılık ve bahçıvanlık olduğunu, davacının sürekli farklı bahanelerle izin kullandığını, 02.05.2014-07.05.2014 tarihleri arasında devamsızlık yaptığını, mazaretsiz olarak işe gelmediğini bu sebeple kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, davacının kanunda belirtilen çalışma saatlerine riayet edilmek suretiyle çalıştırıldığını, nöbet sistemi uygulandığını, fazla çalışmaların kayıt altında olduğunu, talep konusu diğer alacakların ödendiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında ıslaha karşı zamanaşımı itirazının dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazına davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı itirazı geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazının geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı itirazına davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı itirazı dikkate alınmaz.
Somut uyuşmazlıkta, davacı davasını 14.12.2015 tarihinde ıslah etmiş olup, ıslah dilekçesi davalıya 16.12.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı tarafından 23.12.2015 havale tarihli dilekçede zamanaşımı def"i ileri sürülmüştür. Süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı def"inin ıslaha karşı zamanmaşımı def"i olduğu kabul edilmek suretiyle, davacının hak kazandığı alacaklarının miktarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def"i değerlendirilerek belirlenmesi gerekmektedir.
Davalı vekilinin ıslah dilekçesine karşı süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı defi değerlendirilmeksizin hüküm kurulması hatalı olup bozma sebebidir.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde yaz döneminde iki hafta 08.00-19.00, bir hafta 19.00-08.00 saatleri arasında; kış döneminde de iki hafta 08.00-17.00, bir hafta 17.00-08.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiş olmasına rağmen; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının yaz aylarında, bir hafta gündüz 08.00-19.00 saatleri arasında, bir hafta gece 19.00-08.00 saatleri arasında çalıştığı; kışın ise bir hafta gündüz 08.00-17.00 saatleri arasında, bir hafta gece 17.00-.08.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılmıştır. Davalının aleyhine olacak şekilde davacının talebi aşılmak suretiyle fazla çalışmanın bu şekilde hesaplanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.