11. Hukuk Dairesi 2018/1433 E. , 2019/3202 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20/04/2017 tarih ve 2016/1154 E. - 2017/394 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 06/12/2017 tarih ve 2017/670-2017/794 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 19.09.2016 tarihinde akdedilen ön protokolle, davalının dava dışı Mim Tasarım Yapım ve Turizm A.Ş nezdinde bulunan 600 adet hissesinin davacıya devri hususunda anlaşmaya varıldığını, protokolle, devir bedelinin 16.500.000 USD olduğunun ve bu bedelden şirketin Ziraat Bankası A.Ş"ye olan kredi borcunun mahsup edileceğinin kararlaştırıldığını, protokolün imzalanmasıyla birlikte devir bedeline sayılmak üzere davalıya 150.000 USD ödeme yapıldığını, protokolün 11. maddesiyle zikredilen mahsup işlemlerinin yapılıp, ödenmesi gereken devir bedelinin kesinleşmesi için 60 günlük bir süre öngörüldüğünü, bu süre içerisinde devir işlemlerinin gerçekleşmemesi halinde ise tarafların protokolle bağlı olmayacağının ve ödenen 150.000 USD’nin müvekkiline iade edileceğinin kararlaştırıldığını, davalının, kullanılan krediye ilişkin evrakları sunmaması sebebiyle protokolle öngörülen 60 günlük süre içerisinde gerekli mahsubun yapılarak ödenecek devir bedelinin kesinleştirilemediğini, bunun üzerine müvekkilinin protokolle bağlı olmadığını bildirerek, ödemiş olduğu 150.000 USD"nin iadesi için davalı yana başvuruda bulunduğunu ancak sonuç alamadığını ileri sürerek, 150.000 USD"nin dava tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarınca dolar mevduatına uygulanan en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep edilmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında davalının Mim Tasarım Yapı ve Turizm A.Ş"deki 600 adet hissenin davacıya devri konusunda 19.09.2016 tarihinde ön protokol akdedildiği, protokolün 4. ve 5. maddeleriyle, 16.500.000 USD olarak kararlaştırılan devir bedelinden şirketin Ziraat Bankası’na olan kredi borcunun mahsup edileceğinin belirtildiği, protokolün imzalanmasıyla birlikte davacı tarafından davalıya 150.000 USD ödeme yapıldığı, protokolün 6. maddesine göre, davacının hisse devrinden vazgeçmesi halinde peşinat olarak ödenen bedelinin davacıya iade edilmeyeceği, protokolün 7. maddesiyle de, devre konu olan şirketin tüm borçlarının mahsup edilmesi sonrasında tarafların mutabık kaldıkları
nakit ödenecek rakamın kesinleşmesiyle birlikte bu rakamın ödeneceğinin öngörüldüğü, protokolün 11. maddesinde ise, protokol imzalanmasından itibaren 60 gün içinde şirketin borçlarının hesaplanmasının yapılacağı, nakit ödenecek rakamın taraflarca kesinleştirileceği, belirtilen süre içinde devir işlemi tamamlanamadığı takdirde tarafların bu süreyi uzatabilecekleri gibi, süre sonunda protokol ile bağlı olmadıklarını beyan edebilecekleri, bu durumda devreden davalıya
ödenen 150.000 USD"nin 60 günün sonunda aynen devralan davacıya iade edileceğinin kararlaştırıldığı, taraflar arasındaki protokolün imzalanmasından yaklaşık bir ay sonra davacı tarafından gönderilen ihtarname ile ancak şirket defterlerinin incelenebildiği, daha öncesinde hisse devir bedeli olarak ödenecek nakdin belirlenmesi bakımından davalının herhangi bir girişiminin olmadığı, şirket defterlerinin incelenmesi sonucu özel şirket tarafından düzenlenen raporda, devir bedeli ile ilgili herhangi bir açıklama olmadığı gibi bir takım eksikliklere işaret edildiği, hissesi devredilecek şirketin tek ortağı olan davalının, şirketin bankaya olan borcunun ne miktarda olduğunu bilebilecek durumda bulunduğu, davacı tarafa verildiği dahi kanıtlanamayan ancak dosya içine ibraz edilen Ziraat Bankası A.Ş tarafından şirkete hitaben yazılmış tarihsiz yazıda ipotekler nedeniyle bankanın şirketten olan alacağının 22.09.2016 tarihi itibariyle belirtildiği ve yazıda belirtilen borcun 30.09.2016 tarihine kadar ödenmiş olması halinde geçerli olduğunun, bu süreye kadar ödeme yapılmaması halinde yazı içeriğinin geçersiz bulunduğunun belirtildiği, buna göre şirketin bankaya olan borcunun net olarak ortaya konulamadığı, protokolde açıkça nakit ödenecek rakamın tarafların mutabakatıyla kararlaştırılacağının ifade edildiği, buna ilişkin herhangi bir mutabakatın, yazılı bir belgenin ibraz edilemediği, davalı tarafından davacıya gönderilen 14.11.2016 tarihli ihtarnamede davacının devirlerinin yapılması bakımından notere davet edildiği ancak nakit ödenmesi gereken bedelin ne olduğu konusunda bir açıklamanın yer almadığı, nakit ödenecek bedelin tespiti ile ilgili olarak davalının herhangi bir girişiminin bulunmadığı, davalının sözleşmede kararlaştırılan sürede şirket borçlarını ortaya döküp kayıtlarla destekleyerek protokolde kararlaştırılan 16.500.000 USD"den tenzili sonucu kalan ve davacının ödemesi gereken nakit bedeli belirleyerek bu bedel üzerinden bir teklif götürmesi gerekirken bunu gerçekleştirmediği, davalının talebiyle şirket kayıtlarının incelenmesi sonucu da net bir veriye ulaşılamadığı, bu durumda nakit ödenecek bedelin tespit edilememiş olmasında davacının kusurundan söz edilemeyeceği, taraflarca kararlaştırılan 60 günlük süre içinde nakit bedelin belirlenememiş olması nedeniyle davacının hisseleri devralmaktan vazgeçtiği sonucuna varılamayacağı, buna göre protokolün 6. maddesinin somut olaya uygulanmasının mümkün bulunmadığı, aksine protokolün 11. maddesinin uygulanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 150.000,00 USD"nin dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesindeki faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26.452,11 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 29/04/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.