Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/19234
Karar No: 2015/20440
Karar Tarihi: 24.11.2015

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/19234 Esas 2015/20440 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/19234 E.  ,  2015/20440 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Rücûan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; davanın kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesini ... avukatının istemesi ve duruşma talep etmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.11.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davalı ... adına Av. ... ile karşı taraf adına Av. ... geldiler. Diğer davalı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlandı. Hazır bulunanların açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde, Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-)5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki; “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır. İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin, anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücûan tazminat davalarında uygulanmasına imkan veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı sonucu olarak 2004 yılı Temmuz ayında meydana gelen işkazası nedeniyle açılan davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanunun 26. maddesi olduğu belirgindir.
    Bu maddedeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (Anayasa Mahkemesi"nin 23.11.2006 tarihli ve E:2003/10 K:2006/106 sayılı Kararı ile bu fıkrada geçen “sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümü iptal edilmiştir.) Kurumca işverene ödettirilir...İş kazası veya meslek hastalığı, 3. birkişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3. kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücû edilir.” düzenlemesine göre; davaya konu iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurumun rücû alacağından kusurları karşılığı sorumludur.
    Kusur raporlarının 506 sayılı Kanunun 26., 4857 sayılı Kanunun 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü"nün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
    Öte yandan, tarafları ve konusu farklı olan sigortalının/haksahiplerinin açtığı tazminat dosyasında verilen karar, rücuan tazminat davalarında kesin hüküm teşkil etmez. Dolayısıyla o dosyada alınan kusur raporu da eldeki davada kesin delil teşkil etmeyecektir. Şayet, kesinleşmiş ise ancak güçlü delil teşkil edebilir. Nitekim bu husus, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 27.01.2010 tarih, 2010/10 Esas ve 2010/14 Karar sayılı ilamında da benimsenmiştir.
    Bu kapsamda mahkemece, kesinleştiği anlaşılan tazminat davası dosyası getirtilerek, davaya konu işkazası konusunda ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden, açıklanan şekilde işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına uygun kusur raporu aldırıldıktan sonra değerlendirme yapılması gerekir.
    2-) Rücuan tazminat davasında Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi, gelirin kesildiği veya kesilmesi/azaltılması gerektiğinin ortaya çıktığı durumlarda; ödenmeyen veya ödenmeyecek olan gelir kesiminin rücuan istenemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davalarda gözetilmesi gereken genel kurallar arasında bulunmaktadır.
    Ölüm geliri; 506 sayılı Kanunun 23 ve 24. maddeleri gereğince iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının; eşi, çocukları ile ana ve babasına, maddelerde belirtilen şartlar çerçevesinde sağlanan bir sosyal sigorta yardımı niteliğinde olup, haksahibi sayısı, ölüm gelirinin ilk peşin sermaye değerini doğrudan etkilemektedir.
    Bu çerçevede; işkazası sonucu 26.07.2004 tarihinde vefat eden sigortalının 05.03.2005 tarihinde dünyaya gelen haksahibi kızı Tuba Nur İnatoğlu"na bağlanan ölüm geliri nedeniyle diğer 3 haksahibi olan eş ve çocuklara bağlanan ölüm gelirlerinin ilk peşin sermaye tutarlarındaki eksilmelerin tazmin sorumlularından tahsilinin mümkün olmadığı gözetilmelidir.
    3-)Tazminat hukukunun temel ilkelerinden biri; sorumluluk şartlarının oluşması koşuluyla, zarar verenin, zarar görenin malvarlığında oluşan eksilmeyi tümüyle (tam tazmin) gidermesidir. Ancak bu ilkenin katı uygulanması, hakkaniyete uygun olmayan sonuçlar doğmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle, 818 sayılı Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddelerinde, bazı olguların gerçekleşmesi halinde, hâkime tazminattan indirim yapma, gerektiğinde tazmin istemini tamamen reddetme yetkisi tanınmıştır.
    Anılan kanunun “Tazminat miktarının tayini” üst başlıklı 43/1. maddesi; “Hâkim, hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şümulünün derecesini tayin eder” hükmünü içermektedir. Madde metnindeki “hal ve mevkiin icabı” kavramı, “olayın özellikleri, durumun gereği” anlamında olup, ekonomik ve sosyal olgular içinde değerlendirilebilecek geniş yorumlu kavramlardır.
    Borçlar Kanununun 51. maddesi gereğince dayanışmalı sorumluluk esasları kapsamında rücu alacağının; kimliği/kimlikleri meçhul olan kişi/kişilerin kusuruna ilişkin kısmının da diğer tazmin sorumlularından istenmesi durumunda; diğer tazmin sorumlularının; kimliği/kimlikleri meçhul kişi/kişilere rücu imkanının bulunmaması, sigortalının ölümünde diğer tazmin sorumlularının eyleminin taksirli kusura, meçhul kişi/kişilerin eyleminin ise genelde kasta dayanması nedenlerinden dolayı; “hal ve mevkiin icabı” olarak hükmedilecek tazminattan Borçlar Kanununun 43. maddesi gözetilerek takdir edilecek bir oranda hakkaniyet indirimi konusundaki değerlendirmenin kararda tartışılması gerekir.
    Bu açıklamalar çerçevesinde, sigortalının öldürülmesiyle sonuçlanan işkazasına neden olan saldırgan/saldırganların kimliklerinin, mevcut bilgi ve belgelerden meçhul olduğu görülmekle; yargılama sürecinin geçirmiş olduğu safahatın uzun olduğu da gözetilerek, sonucu araştırılması gereken ceza soruşturması
    akibetine göre, davaya konu işkazasına neden olan saldırgan/saldırganların kimlik/kimliklerinin meçhul olup olmadığının halen devam edip etmemesine göre Borçlar Kanununun 43. maddesi kapsamında değerlendirme yapılması gerektiğine özellikle dikkat edilmelidir.
    Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenleridir.
    O halde, davalı ... avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalı ..."e iadesine ve... avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, 24.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi