Esas No: 2016/540
Karar No: 2021/1915
Karar Tarihi: 26.04.2021
Danıştay 10. Daire 2016/540 Esas 2021/1915 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/540
Karar No : 2021/1915
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : Davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise reddine ilişkin ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının, maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması davalı idare tarafından istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kocaeli ili, Kartepe ilçesi, ... Mahallesi, ... pafta, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan davacıya ait konutun, "Ankara - İstanbul Hızlı Tren Projesi" kapsamında yürütülen çalışmalar sırasında zarar gördüğünden bahisle oluştuğu ileri sürülen miktar arttırımı sonrasında 28.350,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi zararın dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla; davaya konu yapıda oluşan hasarın davalı idarece yürütülen hızlı tren yolu yapım çalışmalarından kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve yapının değerinin belirlenebilmesi, teknik bilgi gerektirdiğinden, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın 81 m2 olduğu, yapı grubunun ve sınıfının II B olduğu, çalışmaların yapıldığı tarih göz önüne alınarak, o tarihteki Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ göz önüne alınarak yapılan hesaplamada, taşınmazın maliyetinin 28.350,00 TL olacağı, sonuç olarak hızlı tren çalışmalarının yapıldığı tarihten önce dava konusu taşınmazdaki hasarın, az hasar seviyesinde ve mevcut durumdan çok daha az miktarda olduğu, keşif tarihinde taşınmazdaki hasar seviyesinin çok daha fazla miktarda ve orta hasar seviyelerinin üst limitlerinde bulunduğu, deprem etkisinde can ve mal güvenliği için tehlike oluşturabileceği, bu iki tarih arasında geçen süreçte, taşınmazın bulunduğu bölgede meydana gelen önemli ve hasar verici bir deprem bulunmadığı, yapı az katlı olduğu için rüzgar yüklerinden dolayı da belirtilen hasarın artmasının mümkün olmadığı, yapı tek katlı olduğu için yapının kendi yüklerinin çok az olduğu ve belirtilen hasar artışının kendi yükleri nedeniyle oluşmadığının düşünüldüğü, buna göre hasar artışının oluştuğu anlaşılan belirtilen süreçte, taşınmazın çevresinde gerçekleştirilen hızlı tren yolu inşaat çalışmalarında kullanılan ağır tonajlı kamyonların ve sıkıştırma amaçlı kullanılan ağır tonajlı silindirlerin, zeminde yapıyı etkileyebilecek seviyede titreşim üretmiş olduğu ve hasar seviyesinde buna bağlı artış yaşandığının öngörüldüğü, literatürde, laboratuvarda ve sahada yapılan deneysel çalışmalarda titreşim kaynağının çevre yapılara zarar verebildiği, hasar oluşumuna sebep olabildiği konusunun yer almakta olduğu, hızlı tren çalışmalarının yapıldığı ve/veya hasarın arttığı dönemde, taşınmazda hasar tespit çalışmasının yapılmamış olmasının durumun net olarak ortaya konulmasını güçleştirmekle birlikte, açıklandığı üzere belirtilen süreçte, bilinen hasar yapıcı başka bir duruma/nedene rastlanamadığı yolunda görüş ve kanaat bildirildiği, taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna taraflarca yapılan itirazların yerinde görülmediği, bilirkişi raporunun teknik gerekçe itibariyle Mahkemelerince benimsenerek hükme esas alınabilecek nitelikte bulunduğu, bu durumda; 1999 yılında meydana gelen depremde az hasarlı hale gelen davaya konu yapı da meydana gelen hasar artışının, davalı idarece yürütülen hızlı tren yolu inşaatı faaliyetleri sırasında, ağır tonajlı araçlar tarafından oluşturulan titreşimlerden kaynaklandığı sonucuna varıldığı, oluşan hasar dolayısıyla davacının uğradığı 28.350,00 TL zararın davalı idarece tazmini gerektiği, söz konusu hizmet kusuru sebebiyle oluşan durumdan duyulan elem ve ızdırabın manevi tazmini gerektirecek düzeyde olmadığı sonucuna varıldığından manevi tazminat isteminin reddi gerektiği gerekçesiyle davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 1999 depreminden sonra uyuşmazlığa konu yapının orta hasarlı olarak tespit edildiği, davacı tarafından yapısının ağır hasarlı olduğu iddiasıyla açılan davanın reddedildiği, davacının anılan davada yapısının ağır hasarlı olduğu yönünde kendi beyanı ve kabulü olduğu, depremden sonra davacı tarafından hasarlı evin güçlendirme çalışmasının yapılıp yapılmadığının araştırılmadığı, davacının yapıyı güçlendirmemiş olması durumunda ağır ihmalinin olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davaya konu yapının ruhsatlı olup olmadığının bilirkişi raporunda değerlendirilmediği, yapıdaki hasarın artmasında davacının müterafik kusurunun olup olmadığının değerlendirilmediği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, Kocaeli ili, Kartepe ilçesi, ... Mahallesi, ... pafta, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan davacıya ait konutun, "Ankara - İstanbul Hızlı Tren Projesi" kapsamında yürütülen çalışmalar sırasında zarar gördüğünden bahisle oluştuğu ileri sürülen miktar arttırımı sonrasında 28.350,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi zararın dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde ise, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." kuralına yer verilmiştir.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddesinde; "Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı açıktır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, Kocaeli ili, Kartepe ilçesi, ... Mahallesi ... Sokak No: ... adresinde bulunan ve konut olarak kullandığı evinin hızlı tren yapım çalışmaları sırasında hasar gördüğünden bahisle uğranıldığı iddia olunan 80.000,00 TL maddi zararın ödenmesi istemiyle 10/03/2014 tarihli dilekçe ile davalı idareye başvuru yaptığı, yapılan başvurunun ... tarih ve ... sayılı işlem ile reddedilmesi üzerine açılan davada, Mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu inşaat yüksek mühendisince düzenlenen rapora göre; dava konusu taşınmazın 81 m2 olduğu, yapı grubunun ve sınıfının II B olduğu, çalışmaların yapıldığı tarih göz önüne alınarak, o tarihteki Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ göz önüne alınarak yapılan hesaplamada, taşınmazın maliyetinin 28.350,00 TL olacağı, sonuç olarak hızlı tren çalışmalarının yapıldığı tarihten önce dava konusu taşınmazdaki hasarın, az hasar seviyesinde ve mevcut durumdan çok daha az miktarda olduğu, keşif tarihinde taşınmazdaki hasar seviyesinin çok daha fazla miktarda ve orta hasar seviyelerinin üst limitlerinde bulunduğu, deprem etkisinde can ve mal güvenliği için tehlike oluşturabileceği, bu iki tarih arasında geçen süreçte, taşınmazın bulunduğu bölgede meydana gelen önemli ve hasar verici bir deprem bulunmadığı, yapı az katlı olduğu için rüzgar yüklerinden dolayı da belirtilen hasarın artmasının mümkün olmadığı, yapı tek katlı olduğu için yapının kendi yüklerinin çok az olduğu ve belirtilen hasar artışının kendi yükleri nedeniyle oluşmadığının düşünüldüğü, buna göre hasar artışının oluştuğu anlaşılan belirtilen süreçte, taşınmazın çevresinde gerçekleştirilen hızlı tren yolu inşaat çalışmalarında kullanılan ağır tonajlı kamyonların ve sıkıştırma amaçlı kullanılan ağır tonajlı silindirlerin, zeminde yapıyı etkileyebilecek seviyede titreşim üretmiş olduğu ve hasar seviyesinde buna bağlı artış yaşandığının öngörüldüğü, literatürde, laboratuvarda ve sahada yapılan deneysel çalışmalarda titreşim kaynağının çevre yapılara zarar verebildiği, hasar oluşumuna sebep olabildiği konusunun yer almakta olduğu, hızlı tren çalışmalarının yapıldığı ve/veya hasarın arttığı dönemde, taşınmazda hasar tespit çalışmasının yapılmamış olmasının durumun net olarak ortaya konulmasını güçleştirmekle birlikte, açıklandığı üzere belirtilen süreçte, bilinen hasar yapıcı başka bir duruma/nedene rastlanamadığı yolunda görüş ve kanaat bildirildiği, davacının 27/10/2015 havale tarihli miktar artırım dilekçesi ile talebini 28.350,00 TL'ye yükselttiği ve İdare Mahkemesince söz konusu miktarın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine hükmedildiği görülmüştür.
Dosyada mevcut bilirkişi raporunun tetkikinden; raporun tek bilirkişi tarafından hazırlandığı, ruhsatsız olan uyuşmazlığa konu yapının ruhsata bağlanma imkanının olup olmadığı, 1999 depreminde hasarlı olduğu tespit edilen yapıda bu hasarın giderilmesi için güçlendirme çalışması yapılıp yapılmadığı, güçlendirme çalışması yapılmamış ise bu durumun hasarın artmasına etkisi, hızlı tren güzergahında yer alan uyuşmazlığa konu yapıya yakın olan ve benzer inşai özelliklere sahip yapılarda hasar oluşup oluşmadığı, yapıda meydana geldiği iddia olunan zararın davalı idarenin hızlı tren inşaatı çalışmalarından mı kaynaklandığı, yapıdaki mevcut hasarın güçlendirme ile giderilip giderilemeyeceği, yapının ruhsatsız olması da dikkate alınarak 1999 depremi sonrasında yapıda güçlendirme çalışması yapılmamış ise meydana gelen hasarın artmasında davacının müterafik kusurunun olup olmadığı hususları ayrıntılı olarak araştırılmaksızın ve değerlendirilmeksizin zarar hesabı yapıldığı tespit edilmiştir.
Bu durumda; uyuşmazlığın çözümü için alanında uzman üç kişiden oluşturulacak bilirkişi heyeti ile keşif ve bilirkişi incelemesi yapılıp, bilirkişilerce yukarıda yer verilen hususlar ayrıntılı olarak araştırılarak bilirkişi raporu hazırlandıktan ve mahkemece rapor değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda yer verilen hususların ayrıntılı olarak incelenmediği bilirkişi raporu hükme esas alınarak verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın maddi tazminat istemi yönünden kabulüne, manevi tazminat istemi yönünden reddine ilişkin ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyize konu maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.