Esas No: 2008/237
Karar No: 2008/316
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2008/237 Esas 2008/316 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2008/237 E. , 2008/316 K.- 2918 SAYILI KARAYOLLARI TRAFIK KANUNU’NUN 48/5 MADDESINE AYKIRILIK NEDENIYLE CUMHURIYET SAVCISI TARAFINDAN VERILEN PARA CEZASINA KARŞI YAPILAN ITIRAZ
- KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU (2918) Madde 48
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : V.K. Vekilleri : Av. M.Y. – Av. S.E.S. Davalı : Adalet Bakanlığı O L A Y : İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahat Suçları Bürosu’nun 17.12.2007 gün ve 2007/9342 sayılı idari para cezası kararı ile, alkollü araç kullanmaktan dolayı 2918 sayılı Kanun’un 48/5 maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcısı tarafından davacı adına para cezası verilmiştir. Davacı vekili, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur. İZMİR 4. SULH CEZA MAHKEMESİ; 20.2.2008 gün ve E:2008/31 D.İş, K:2008/19 D. İş sayı ile, muteriz vekili, 17.12.2007 gün ve 2007/9342 sayı ile, müvekkilinin alkollü araç kullandığı iddiası ile 2918 sayılı Yasa’nın 48/5 maddesi uyarınca verilen idari para cezasına itiraz etmiş ise de; 5326 sayılı Yasa’nın 3. maddesinde değişiklik yapan ve 19.12.2006 gününde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasa’nın 31/a maddesi ile 34/8 maddesinden söz ederek, idari yaptırım kararı ile birlikte para cezası öngörüldüğü takdirde anlaşmazlığın çözüm yerinin idari yargı mahkemeleri olacağını da hüküm altına aldığı ve para cezası ile birlikte karar verildiği, bu nedenle, itirazın çözüm yerinin idare mahkemesi olduğu anlaşılmakla Mahkemelerince görev yönünden davanın reddine karar vermenin icap ettiği gerekçesiyle 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasa’nın 34/8 maddesi uyarınca görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir. Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. İZMİR 1. İDARE MAHKEMESİ; 24.3.2008 gün ve E:2008/344, K:2008/419 sayı ile, davanın, davacının alkollü araç kullandığından bahisle 4.261,00YTL idari para cezası verilmesine ilişkin 17.12.2007 tarih ve 9342 sayılı işlemin iptali istemiyle açıldığı, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 6.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. ve 27. maddelerinden söz ederek, bu duruma göre kendi özel Kanununda görevli yargı yerinin belirlenmediği hallerde, Kanun Koyucunun bu konuda genel iradesini ve anlayışını yansıtan ve konuya ilişkin genel hükümler içeren Kabahatler Kanunu uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi gerektiği, olayda; dava konusu idari para cezasına dayanak olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun içeriğinde, verilen idari para cezalarına karşı idari yargı yerlerinde dava açılacağına yönelik bir hüküm yer almadığı gibi hangi yargı yoluna başvurulacağına ilişkin bir düzenleme de bulunmadığından, yukarda yer verilen Kabahatler Kanunu hükümleri uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu, dava dosyasının incelenmesinden, verilen para cezasına karşı İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesi’ne dava açıldığı ve Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararı üzerine Mahkemelerinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmakta ise de; yukarıda yer verilen Kabahatler Kanunu uyarınca bu davada Mahkemelerinin görevli olmadığı ve davanın görüm ve çözümünün Sulh Ceza Mahkemelerinin görev alanında olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 17.11.2008 günlü toplantısında; l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, Başkanlıkça adli yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, alkollü araç kullanmaktan dolayı 2918 sayılı Yasa’nın 48. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır. 13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48. maddesinin beşinci fıkrasında, “(Değişik: 8/1/2003 - 4785/3 md) Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; birinci defasında sürücü belgeleri altı ay süreyle geri alınır ve haklarında 265 300 000 lira para cezası uygulanır. İkinci defasında sürücü belgeleri iki yıl süreyle geri alınır ve haklarında 332 600 000 lira para cezası uygulanır ve bu sürücüler Sağlık Bakanlığınca, esas ve usulleri Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine tabi tutulurlar, eğitimi başarıyla tamamlayanların belgeleri süresi sonunda iade edilir. Üç veya üçten fazlasında ise, sürücü belgeleri beş yıl süreyle geri alınır ve altı aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır. Ayrıca, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirme ve muayene sonrasında uygun görülenlere, geri alma süresi sonunda sürücü belgeleri iade edilir. Psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesinin yapılmasına dair esas ve usuller yönetmelikte gösterilir” denilmiştir. Öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi” başlığını taşıyan 23. maddesinde, “(1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir. (2) Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı verebilir. (3) Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir. Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir” hükmü yer almıştır. Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesi ile değişik 3 üncü maddesinde "(1) Bu Kanunun; a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır" denilmiş; 27. maddesinde, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği belirtilmiştir. 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, Kabahatler Kanunu’nun; İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterildiği durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir. Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır. Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir. İncelenen uyuşmazlıkta, trafik suç tutanağına istinaden Cumhuriyet Savcısı tarafından 2918 sayılı Yasa’nın 48. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen ve 5326 sayılı Yasa’nın 26. maddesi uyarınca davacıya tebliğ edilen para cezasının, 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu ve Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 20.2.2008 gün ve E:2008/31 D.İş, K:2008/19 D. İş sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.