Esas No: 2016/2217
Karar No: 2021/2219
Karar Tarihi: 26.04.2021
Danıştay 7. Daire 2016/2217 Esas 2021/2219 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/2217
Karar No : 2021/2219
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Kimya ve Kozmetik Aerosol Limited Şirketi adına 2011, 2012 ve 2013 hesap dönemlerine ilişkin olarak düzenlenen vergi inceleme raporlarına istinaden tarh edilen vergiler ile gecikme faizinin güvence altına alınması amacıyla şirketin kanuni temsilcisi olan davacı hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 13. maddesinin 3. fıkrası uyarınca alınan ve … tarih ve … sayılı yazı ile bildirilen ihtiyati haciz kararına vaki itirazın reddine dair işlem ile şirket hakkında alınan ihtiyati tahakkuk işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Olayda, amme alacağını koruyucu nitelikte bulunan uyuşmazlık konusu işlemlerin ortaklar/kanuni temsilciler adına alınabileceğine dair mevzuatta açık bir düzenlemenin bulunmadığı, verginin mükellefi olan şirketin anılan işlemlerin asıl muhatabı olduğu, bu nedenle ortak/kanuni temsilcilerin ancak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi veya 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 35. ve mükerrer 35. maddeleri gereğince kesinleşen ve şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen kamu borçlarından sorumlu tutulabileceği dikkate alındığında, henüz tahakkuk etmemiş borçlar nedeniyle kanuni temsilci olan davacı adına bu aşamada ihtiyati haciz işlemi tesis edilemeyeceği, bu bakımdan, ayrı bir tüzel kişiliğe haiz olan … Kimya ve Kozmetik Aerosol Limited Şirketinin henüz kesinleşmemiş vergi tarhiyatlarından dolayı şirketin kanuni temsilcisi olan davacı hakkında tesis edilen ihtiyati haciz işleminde hukuka uyarlık görülmediği; davanın asıl borçlu şirket adına alınan ihtiyati tahakkuk işlemine ilişkin kısmına gelince, anılan işleme karşı dava açma hakkının şirkete ait olduğu, dolayısıyla şirketin kanuni temsilcisi olan davacının söz konusu işleme ilişkin şahsı adına dava ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varıldığından davanın kısmen ehliyet yönünden reddine, kısmen de işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Amme alacağının güvence altına alınabilmesi amacıyla ihtiyati haciz kararının alındığı, tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü ve Yedinci Dairelerince, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'na 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek 1. madde hükmü uyarınca birlikte yapılan toplantıda, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın temyize konu hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyize konu iptale ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 5766 sayılı Kanun'la değişik 35. maddesinin 1. fıkrasında, limited şirket ortaklarının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacağı; 2. fıkrasında, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden 1. fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı; 3. fıkrasında ise, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden 1. fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı kurala bağlanmıştır.
6183 sayılı Kanun'un 3. maddesinde, amme borçlusu teriminin; amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısların yanında bunların kanuni temsilcilerini de ifade ettiği belirtilmiş; 9. maddesinin 1. fıkrasında, 213 sayılı Kanun'un 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği; 13. maddede ihtiyati haczin, maddede sayılan hallerden herhangi birinin mevcudiyeti halinde hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla derhal uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre, şirketin borcu nedeniyle sorumluluğu olan ve bu Kanun hükümleri gereğince takibi mümkün bulunan ortakların amme alacaklısı idareye karşı amme borçlusu sıfatını haiz olduğu açıktır.
Vergi Mahkemesince her ne kadar, limited şirket ortakları adına amme alacağının korunmasına yönelik işlemlerin uygulanabileceğine yönelik herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı belirtilmek suretiyle dava konusu ihtiyati haczin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmış ise de, sözü edilen Kanun'un 35. maddesi uyarınca limited şirketten tahsil olanağı bulunmayan amme alacağından sermaye payları oranında doğrudan doğruya sorumlu olan ve bu Kanun hükümleri gereğince takip edilecekleri kurala bağlanan limited şirket ortaklarının, amme alacaklısı idareye karşı, aynı Kanun'un 3. maddesi uyarınca amme borçlusu sıfatını kazandıkları gözönünde bulundurulduğunda, haklarında ihtiyati haciz kararı alınabileceğinden, Vergi Mahkemesinin yazılı gerekçesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu durumda, 6183 sayılı Kanun'un 13. maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenerek davacının şirket ortağı sıfatıyla sorumlu olduğu dönemler ve hissesi oranında sorumlu olduğu ihtiyati hacze konu olan borç tutarı da gözönünde bulundurulmak suretiyle yapılacak incelemede varılacak sonuca göre karar verilmek üzere temyiz istemine konu edilen kararın bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.