22. Hukuk Dairesi 2015/13331 E. , 2015/16744 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, eksik ödenen ücret alacağı, ikramiye ve bayram harçlığı, çocuk yardımı, aile yardımı, yemek yardımı, yakacak yardımı, gıda yardımı, direksiyon primi, kıdemlilik zammı ile ilave tediye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin Kapanan Gökçeören Belediye Başkanlığı işyerinde Kula Belediye Başkanlığına devredildiği 30.03.2014 tarihine kadar çalıştığını, müvekkilinin Belediye-İş Sendikası üyesi olarak toplu iş sözleşmesi kapsamında çalıştığını, eksik ödenen ücret alacağı, ikramiye ve bayram harçlığı, çocuk yardımı, aile yardımı, yemek yardımı, yakacak yardımı,gıda yardımı, direksiyon primi, kıdemlilik zammı, ilave tediye alacaklarının davalıdan alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının taleplerinin belirsiz alacak olmadığı ve davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı, eda davası olarak açılması gereken davalarda, kısmi eda davası yada belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Uyuşmazlık davanın niteliği üzerinde toplanmaktadır.
Davacının aynı hukukî ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmî dava denir.
Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden (örneğin iş sözleşmesinden) doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir (Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası, Ankara, 2011, s. 286).
Kısmi dava 6100 sayılı Hakuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109. maddesinde tanımlanmıştır. Maddenin birinci fıkrasına göre “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir”. İkinci fıkrasına göre ise “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz”.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107/son maddesine göre ise “kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir”. Davacının kısmi dava açabilmesi için hukuki yararının olması şarttır. Buradan hareketle bir davanın kısmi dava olarak görülebilmesi için dava şartı olan davacının hukuki yararının bulunması gerekir.
Zaman zaman, 6100 sayılı Kanun ile birlikte kabul edilen belirsiz alacak davası ile kısmi davaya ilişkin yeni düzenlemedeki sınırın tam olarak tespit edilemediği, birinin diğeri yerine kullanıldığı görülmektedir. Oysa bu iki davanın amacı ve niteliği ayrıdır. Alacak, belirli veya belirlenebilir ise, belirsiz alacak davası açılamaz; ancak şartları varsa kısmi dava açılması mümkündür.
Kanunun kısmi dava açma imkanını sınırlamakla birlikte tamamen ortadan kaldırmadığı da gözetildiğinde, belirli alacaklar için, belirsiz alacak davası açılamasa da, şartları oluştuğunda ve hukuki yarar bulunduğunda kısmi dava açılması mümkündür. Aksi halde, sadece ya belirsiz alacak davası açma veya belirli tam alacak davası açma şeklinde iki imkandan söz edilebilir ki, o zaman da kısmi davaya ilişkin 6100 sayılı Kanun"un 109. maddesindeki hükmün fiilen uygulanması söz konusu olamayacaktır. Çünkü, belirsiz alacak davasında zaten belirsiz alacak davasının sağladığı imkanlardan yararlanarak dava açılabilecek; şayet alacak belirli ise de, o zaman sadece tam eda davası açılabilecektir. Oysa kanun koyucunun abesle iştigal etmeyeceği prensibi gereği, anılan maddeyle kısmi davaya ilişkin düzenleme yapıldığı düşünülerek ve Kanundaki sınırlamalara dikkat edilerek kısmi dava açılabilecektir.
Somut olayda dava, kısmi dava olarak açılmış olup, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığı sabittir. Hal böyleyken, mahkemece karar gerekçesinde belirsiz alacak davası şartlarının tartışılması ve davanın belirsiz alacak davası kabul edilerek, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.