15. Hukuk Dairesi 2016/4225 E. , 2017/3813 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ...... ile davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan ilâmsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne, davalının icra inkâr tazminatıyla sorumlu tutulmasına dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında eser sözleşmesinin varlığı, davacı yüklenicinin edimini yerine getirdiği, takip talebine ekli faturalarda yazılı imalâtları yüklenicinin gerçekleştirdiği ve bedellerine hak kazandığı konusu ihtilâflı değildir. Uyuşmazlık, ödeme miktarı ve bunun sonucu kalan alacak miktarı konusundadır.
Davalı iş sahibi vekili, 29.04.2015 tarihli dilekçesine ekli Ümit Dilek, Kıyas Keskin ve Onur Kocakaya"ya yapılan ödemeleri gösterir tediye makbuzları, el yazılı ödeme belgeleri ve elle yazılı makbuz başlıklı belgeleri sunmuştur. Yine davalı vekili ödeme yapılan bu şahısların davacı şirketin yetkilisi, sorumlusu olduğunu ileri sürmektedir. Dava dilekçesine ekli İzmir 26. Noterliği"nde düzenlenen 09.01.2015 gün, 673 yevmiye nolu vekâletname ve ekindeki imza sirkülerinden Onur Kocakaya"nın davacı şirketin yetkili temsilcisi olduğu anlaşılmaktadır.
Ödemelerin yapıldığı tarihlerde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK"nın 40. maddesi 1. fıkrasında, yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçlarının doğrudan doğruya temsil olunanı bağlayacağı hükmü getirilmiştir. Buna
göre yetkili temsilci tarafından yapılan hukuki muamelede doğan alacak ve borçlardan, temsil olunan sorumlu olacaktır. Taraf adına hukuki muamelede bulunan kimse yetkili değilse, imzalayan şahsın şahsen sorumluluğu söz konusu olur ise de temsil edildiği taraf sorumlu tutulamayacaktır. Ancak aynı Yasa"nın 46. maddesinde bir kimsenin yetkisi olmadığı halde temsilci olarak bir işlem yapması halinde, bu işlemin ancak onandığı taktirde temsil olunanı bağlayacağı kabul edilmiştir. Bu madde uyarınca bir kimse yetkili olmadığı halde başkası adına bir hukuki işlem yapmış ise temsil olunanın sonradan icazet vermesi yada yapılan hukuki işlemi benimsemesi halinde, baştan itibaren hukuki işlem geçerli ve temsil olunanı bağlayıcı olacaktır.
Davalı tarafça tediye makbuzlarını imzalayanların davacı şirketin temsilcisi olduğu ve temsilci olarak hareket ettiği ve yine bu şahısların işlemlerinin davacı tarafça benimsenip onandığı ileri sürülmesine rağmen bu husus araştırılmamıştır.
Bu durumda mahkemece yanlar arasında imzalanan 15.12.2011 tarihli sözleşmeden sonra davacı tarafından tutulan defterler ile bu defterlerdeki kayıtların dayanağı olan fatura, ödeme belgeleri makbuzlar ibraz ettirilerek konusunda uzman mali müşavir bilirkişiden kendisine ödeme yapılan Onur Kocakaya, Kıyas Keskin ve Ümit Dilek"in davacı şirket yetkili temsilcisi olup olmadıkları, olmasalar dahi TBK"nın 46. maddesi gereğince yetkisi olmayan kimsenin temsilci olarak işlem yapması halinde bu işlem onanıp benimsendiği taktirde temsil olunanı bağlayacağından, davacının defter, kayıt, fatura, makbuz ve belgelere göre bu şahısların davacı şirket adına başkaca yaptığı işlemlere ve tahsilatlara onay verip vermediği, benimseyip benimsemediği konusuda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, davalının adı geçen şahıslara yaptığı ödemelerin, davacıya yapılan ödeme sayılıp sayılmayacağı konusu değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 16.02.2017 gün, 2016/474 Esas, 2017/577 Karar sayılı ilâmı).
Ayrıca bu halde alacağın varlığı ile miktarı yapılan yargılamada alınacak bilirkişi raporuyla saptanmış olacağından, icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmelidir.
Belirtilen sebeplerle bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bette açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 1.480,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 06.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.