22. Hukuk Dairesi 2014/4503 E. , 2015/16714 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, asgari geçim indirimi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının 23.05.2002-15.08.2012 tarihleri arasında davalı bakanlığa ait hastaneden ihale alan tüm firmalarda aralıksız çalıştığını, emeklilik nedeni ile iş sözleşmesini sonlandırdığını beyanla, kıdem tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve vergi iadesi alacaklarının davalılardan müştereken-müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacının işten ayrılıp başka bir işte çalışmaya başladığını ve alacaklarının ödendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak,davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe :
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Dava Sağlık Bakanlığı Bartın Devlet Hastanesi aleyhine açılmış,dava dilekçesi doğrudan Bartın Devlet Hastanesine gönderilmiştir. Dava dilekçesinin tüzel kişiliği olmayan hastaneye gönderilmesi hatalı olduğundan ve yapılan tebligat geçerli olmadığından, dava dilekçesi usulünce tebliğ edilip davalı bakanlığın delilleri toplandıktan sonra karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde savunma hakkı kısıtlanarak, dellileri toplanmadan karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 61. maddesinde, "Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir." hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, davalı Sağlık Bakanlığı vekilince davanın dava dışı alt işverenlere ihbarının talep edilmesine rağmen, mahkemece talebin nazara alınmayarak, ihbar gereğinin 6100 sayılı Kanun"un 61. maddesi uyarınca yerine getirilmemesi hatalıdır. Anılan nedenle, öncelikle ihbar gereği yerine getirilmeli, ihbar olunanların göstereceği deliller toplanılmalıdır. İhbar edilecek alt işverenlerden, davacının işyeri dosyası ve özlük belgeleri de istenilerek, tüm dosya kapsamı yeniden bir değerlendirmeye tabi tutulmalı, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik İnceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bu hususta bozmayı gerektirmiştir.
4- 4857 sayılı İş Kanununun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Kanun"un 14. maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. İş sözleşmesinin ölüm ya da diğer nedenlerle son bulması faiz başlangıcını değiştirmez. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu ve yaşlılık aylığı bağlandığını belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarihtir.
Yaşlılık aylığı bağlandığına ilişkin belge işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için faiz başlangıcı sayılmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin yapıldığı tarihtir.
Dosya kapsamından, yaşlılık aylığı bağlandığına ilişkin belgenin işverene sunulmadığının anlaşılmasına göre, mahkemece kıdem tazminatı alacağına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, fesih tarihinden itibaren faize hükmedilmesi, hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5-Taraflar arasında uyuşmazlık davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda, mahkemece davacının yıllık izin ücretinin, 88 gün üzerinden hesaplanması gerekirken, hesaplama hatası yapılarak 98 gün üzerinden hesaplandığı anlaşılmıştır. Bu durum hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.