15. Hukuk Dairesi 2017/1902 E. , 2017/3807 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş
olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli ve fazla imalâtlara ilişkin bakiye iş bedeli alacağı, karşı dava eksik ve ayıplı imalâtlar nedeniyle alacak, istemine ilişkin olup mahkemenin; davanın kısmen kabulüne karşı dava yönünden ise gerekçede kısmen kabul denilmesine rağmen mahsuptan söz edilerek ayrı hüküm kurulmaksızın karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmeye göre iş bedelinin 46.000,00 TL+KDV olduğunu ayrıca ek işler için de 10.000,00 TL+KDV olmak üzere anlaşıldığını, işin tamamlanıp teslim edildiğini, ödenen miktarın 25.000,00 TL olup kalan iş bedelinin ödenmediğini belirterek 31.000,00 TL+KDV iş bedeli alacağının tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı iş bedelinin 46.000,00 TL olup bu bedele KDV"nin dahil olduğunu, eksik ve kusurlu imalâtlar bedelinin 13.800,00 TL olup kalan borçtan bu miktar düşülünce 7.200,00 TL ödemeyi kabul ettiklerini belirterek asıl davanın kısmen reddini savunmuş, ayrıca açtığı karşı dava dilekçesinde eksik ve kusurlu işler bedeli olan 13.800,00 TL"nin tahsilini istemiş, mahkemece hükmün gerekçesinde asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verildiğinin belirtilmiş olmasına rağmen hüküm kısmında asıl davanın kısmen kabulüne ve 17.196,00 TL (asıl alacak+KDV) alacağın davalı-karşı davacıdan tahsiline karar verilmiş hüküm, davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava ve karşı dava sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülgâ BK"nın 355 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu iç dekarasyon ve tadilat işi olan eser sözleşmesi nedeniyle yapılan imalât ve fazla imalâtlar nedeniyle ödenmeyen iş bedeli kısmına ilişkin alacak, karşı dava ise eksik ve ayıplı imalâtlar nedeniyle alacak davasıdır.
Adil yargılanma hakkı Anayasa"mızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin bazı
kararları ile Anayasa Mahkemesi"nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa"nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. Hükümde yer alması gereken hususların neler olduğu Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 297. maddede düzenlenmiş olup maddenin 2. fıkrasına göre; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Ayrıca birleştirilerek görülen ya da karşı dava olarak açılan davalar birbirinden bağımsız olup bu maddenin sonucu olarak her dava yönünden hüküm sonucu ayrı ayrı gösterilmelidir. Açılan bir davada mahsup itirazı ya da takas def"i olarak ileri sürülebilecek hususların ayrı bir dava ile ya da karşı dava açılarak talep edilmesi de mümkün olup bu durumda mahsup veya takas yapılmaksızın ayrı hüküm kurmak suretiyle sonuca gidilmelidir.
HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur. HGK"nın 24.02.2010 Tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Hüküm ve gerekçenin çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; dosyada asıl ve karşı dava olarak iki ayrı dava bulunduğu ve her dava için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken mahsuptan söz edilerek karşı dava hakkında hüküm kurulmamış olması, ayrıca hükmün gerekçesinde her iki davanın kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmesine karşın hüküm kısmında bu ayrım yapılmadan sadece asıl dava yönünden hüküm kurulmak suretiyle hüküm ve gerekçe arasında çelişki yaratılmış olması doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş HMK 297. maddeye uygun
olarak yasal ve yeterli gerekçeyi taşıyacak ve hüküm ile gerekçe arasında çelişki de oluşturmayacak şekilde asıl ve karşı dava hakkında hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı-karşı davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 06.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.