13. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/3172 Karar No: 2018/2642 Karar Tarihi: 01.03.2018
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/3172 Esas 2018/2642 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2016/3172 E. , 2018/2642 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, 10.5.2010 tarihinde davalı şirkette pilot olarak işe başladığını, davalının sözleşmeyi ihlali nedeni ile 3.1.2011 tarihinde haklı olarak istifa ettiğini, sözleşme ile birlikte 10.000 euro ve 27.000 euro tutarında bonolara ilişkin olarak taahhütname imzalatıldığını ve tahsili için aleyhine icra takibi yapıldığını ileri sürerek, haksız takip nedeni ile borçlu olmadığının tesbiti ile % 20 tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, takipten dolayı davacının 3.287,96 euro dışında borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının, 10.5.2010 tarihinde davalı şirkette pilot olarak göreve başladığı, tüm masrafların davalı tarafından karşılanmak üzere davacıya tip uçak eğitimi verildiği, davacının bu eğitim ücreti karşılığında şirkette üç yıl çalışmayı taahhüt ettiği, davacının sözleşmeyi 3.1.2011 tarihinde tek taraflı olarak feshettiği dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan aynı tarihli taahhütnamede; davacının type rating eğitimi karşılığında 3 yıl süre ile çalışmayı kabul ettiği, bu süreden önce işten ayrılması veya haklı nedenle iş akdinin feshine sebep olursa taahhütname süresinden az olarak çalıştığı süre ile orantılı olarak şirketin adına yaptığı 27.000 euro eğitim harcamalarından şahsına isabet eden kısmını ödemeyi taahhüt ettiği düzenlenmiştir. Mahkemece, davalı şirket tarafından harcanması gereken eğitim bedelinin 4.200 euro olduğu kabul edilmiş ve davacının çalıştığı süre tenzil edilerek davacının çalışmadığı süreye tekabül eden eğitim bedeline hükmedilmiş ve ceza-i şartın tek taraflı olarak düzenlendiğinden reddine ilişkin hüküm kurulmuştur. Anılan sözleşme ve taahhütnamenin sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde düzenlenen özel hukuk hükümlerine tabi olarak yapılan bir taahhütname olduğu gözetildiğinde, taraflar açısından bağlayıcı olduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle eğitim gideri olarak belirtilen 27.000 euro bedel tarafları bağlayıcıdır. O halde, davacı, fesih tarihinden itibaren sözleşme sonuna kadar çalışılmayan döneme isabet eden eğitim giderini ödemekle yükümlüdür. Aynı şekilde davalı tarafın da bu bedeli talebe hakkı vardır. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile anılan istek açısından fesih tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, eğitim gideri olarak harcanabilecek tutar üzerinden hesap yapılması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 3-Kabule göre davacı kendisini vekil ile temsil ettirmediği halde lehine vekalet ücreti takdir edilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1.bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bent gereğince temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.