4. Hukuk Dairesi 2017/4941 E. , 2018/1674 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Asıl ve birleşen davada davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine asıl davada 17/04/2009, birleşen davada 14/11/2013 günlerinde verilen dilekçeler ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen 03/10/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi asıl ve birleşen dava davacısı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Asıl ve birleşen dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birşleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, asıl ve birleşen dava davacısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı idare vekili; asıl davada davalı doktorların yanlış teşhis ve tedavileri nedeniyle sakat kalan dava dışı mağdur için idare mahkemesinde açılan tazminat davasında hüküm altına alınan ve Danıştay"ca onanarak kesinleşen maddi ve manevi tazminat miktarının, birleşen davada ise Danıştay"ın miktarı az bularak bozma kararı vermesi sonrasında idare mahkemesince kabul edilen tazminatın idarelerince ödendiğini, ödenen tazminattan davalıların hatalı muayene ve tedavi işlemleri nedeniyle sorumlu olduklarını belirterek, rücuen tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı ile ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalında görevli öğretim üyelerince düzenlenen her iki raporda da doğumdan sonra ortaya çıkan sorunların tanı, takip ve tedavisi ile ilgili herhangi bir ihmal veya mesleki bilgisizlik
bulunmadığı belirtilmiş, bozma doğrultusunda alınan raporlar birbirini doğrular nitelikte, alanında uzman hekimlerce düzenlenmiş olup, hüküm kurmaya elverişli yasal ve yeterli görülmekle, eylemlerin tıp kurallarına uygun olduğu kabul edilerek asıl ve birleşen davanın reddine karar karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı idare aleyhine idare mahkemesinde açılan tazminat davasının yargılaması sırasında Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan alınan 21/12/2006 tarihli raporda: "... Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesinde değişik tarihlerde kişiyi muayene ve tedavi eden hekimlerin yeterli onarımı yapmadıkları, ancak hangi hekimin muayenesinde klinik tablonun hangi ağırlıkta mevcut olduğunun ayrı ayrı belirlenemediği, gelişen anal sfinkter yetmezliğinin davalı idaredeki takip, özen eksikliğine bağlı hizmet kusuru nedeniyle ortaya çıktığı, kusur oranının 6/8 (sekizde altı) düzeyinde olduğu belirtilmiş olması karşısında, öncelikle davalı doktorların kusurlu oldukları kabul edilmelidir.
Ayrıca bu raporda herbir davalı doktorun ayrı ayrı ne oranda kusurlu olduklarının saptanamayacağı hususu da belirlenmiş olduğundan, bu durumda mahkemece davalılara düşen toplam kusur oranı 2/8 olarak kabul edilip, buna göre hesaplanacak olan tazminattan davalı doktorların çalışma koşulları ve diğer hususlar da gözetilerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 43-44. maddeleri uyarınca uygun bir miktarda hakkaniyet indirimi yapılarak tazminata karar verilmelidir. Bu yön gözetilmeksizin eksik tahkikata dayalı hüküm kurulması, usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedednine göre davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 08/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.