19. Hukuk Dairesi 2018/3509 E. , 2020/508 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil ... gelmiş, başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan davacı asilin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının yaptığı hafriyat işi karşılığında Kılıç İnşaat şirketinden ciro yoluyla 22.02.2012 tarihli 55.250,00 TL bedelli çeki aldığını, daha sonra çeki oğluna vererek Kayra İkrazat isimli bir faktoring şirketine gönderdiğini, orada bulunan ... isimli bir kişinin kendisini firma yetkilisi olarak tanıtıp çeki aldıktan sonra ortadan kaybolduğunu, çekin bu şekilde davacının elinden rızası dışında çıktığını, bunun üzerine savcılığa şikayette bulunulduğunu, çekin daha sonra takasa konulması ile davalı diğer cirantalardan haberdar olunduğunu, davacının, cirosundan sonra gelen davalı ... ile son ciranta ve yetkili hamil olan diğer davalı ... şirketini tanımadığını, ..."in cirosunda yer alan telefon numaralarının kapalı olduğunu, büyük ihtimalle bu cironun sahte olduğunu, diğer davalı ... şirketinin ise çekteki ciranta, keşideci ve lehtarı araştırmayarak basiretli bir tacir gibi davranmadığını, bu sebeple kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davacının çek sebebiyle davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... yargılama sırasında, davalı ... Kuyumculuk şirketini tanımadığını, bu şirkete herhangi bir çek ciro edip vermediğini, davaya konu çekte bu şirketten önce yer alan ve kendisine ait olduğu iddia edilen ciro ile ilgisinin olmadığını, savcılıkta bu konuda davalı şirket yetkilisi ile yapılan yüzleştirmede de birbirlerini tanımadıklarını beyan ettiğini savunmuştur.
Davalı ... Kuyumculuk ... Ltd. Şti. vekili, davalı şirketin iyiniyetli 3. kişi olduğunu, davacının bahsettiği olayları bilmesinin düzgün olan ciro silsilesi uyarınca mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece verilen davanın kabulü kararı, Dairemiz 2016/13281 esas ve 2017/3874 karar sayılı, 17.05.2017 tarihli ilamı ile “Davacı, lehtardan ciro suretiyle çeki alan konumunda, davalılar ise davacıdan sonraki ciranta ve hamil konumundadırlar. Davacı, cirodaki imzasına itiraz etmemiş, kendisinden sonraki ciro imzasının sahte olduğunu iddia etmiş ve menfi tespit isteminde bulunmuştur. TTK"nın 677. maddesinde düzenlenen imzaların istiklali prensibine göre çek üzerindeki imzaların geçersizliği diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Buna göre, davacının kendi imzası dışındaki imzaların geçersizliğini ileri süremeyeceğinden geçerli bir ciro silsilesine göre çeke hamil olan davalı ... Kuyumculuk Ltd. Şti."nin yetkili hamil olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının hükmü temyiz eden davalı şirket lehine bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, usul ve yasaya uygun olan bozma ilamında belirtilen gerekçelerle davalılar aleyhine açılan menfi tespit davasının reddine, davalı şirketin kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen ilk kararda, dava her iki davalı yönünden kabul edilmiş, bu karar davalı ... tarafından temyiz edilmeyip, davalı şirket tarafından temyiz edilmesi üzerine de Dairemiz’in temyiz eden davalı şirket yararına yaptığı bozmaya uyularak bu kere her iki davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının reddine karar verilmiştir. Mahkemece davalı ... hakkındaki kabul kararının maddi anlamda kesinleştiği gözetilmeden ve davacı yararına gerçekleşen kazanılmış hak dikkate alınmadan karar verilmesi usuli kazanılmış hakkın ihlali anlamında olup doğru görülmemiştir. Ayrıca, mahkemece bozmaya uyularak verilen 31.05.2018 tarihli kararın temyiz incelemesi sırasında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davalı şirket temsilcisi ... hakkında, aralarında dava konusu çekin de bulunduğu bir kısım çeklerin, çek hamilinin elinden dolandırıcılık suretiyle alınmasından sonra bu çeki ele geçirerek kendisinden önce bir sahte ciro yaparak kendisini hamil yapıp bankaya ibraz ettiği, böylece resmi belgede sahtecilik ve bankayı aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçlarından aleyhinde kamu davası açıldığı, bu davanın İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/435 esasına kaydedilip iddianamenin kabul edildiği ve yargılamanın devam etmekte olup duruşmanın 20.02.2020 tarihine bırakıldığı anlaşılmıştır. Açılan bu davada sanık ... suçtan mahkum olur ve hakkındaki mahkumiyet kararı kesinleşirse 6098 sayılı TBK 74. (818 sy. TBK 53.) maddesi hükmü gereği, ceza mahkemesinin maddi fiilin sübutuna ilişkin kararı hakimi bağlayacağından ve bu husus borcu sona erdireceğinden, mahkeme kararının sonucunun beklenmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.