Esas No: 2021/7331
Karar No: 2022/5281
Karar Tarihi: 31.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7331 Esas 2022/5281 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/7331 E. , 2022/5281 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 35. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ :
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 26/04/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ...... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, eksikliğin giderilmesi için yazılan müzekkere cevabı gelmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; mülkiyeti kendisine ait taşınmazını 01/02/2013 tarihinde Anadolu Fen Eğitim İşletmeleri Tic. A.Ş.ye kiraladığını, kiracı şirkete önce kayyum atandığını, bilahare 23/07/2016 tarihinde 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kiracı şirketin kapatıldığını ve kiralananın Maliye Bakanlığının tasarruf ve kontrolüne geçtiğini, 670 sayılı KHK’nın 5. maddesinde kapatılan kurumlarla yapılan kira sözleşmelerinin feshine veya devamına Maliye Bakanlığının yetkili olduğunun kabul edildiğini, davalı Bakanlıkça kira sözleşmesinin feshedilmediğini ve kiralananın davalının kullanımda kalmaya devam ettiğini, davalının KHK ile sözleşmenin tarafı haline getirildiğini, Kanunla tarafları değişmiş olmakla birlikte kira sözleşmesinin halen ayakta olduğunu ve davalının kiracılık sıfatından kaynaklı hak ve yükümlülüklerinin devam ettiğini, kiralananın en son içindeki bir kısım eşyalarla birlikte 15/03/2017 tarihinde teslim edildiğini, 675 sayılı KHK'nın 16. maddesi ile kapatılan şirketin her türlü borçları için bu şirkete karşı açılacak veya açılmış her türlü dava bakımından idare mahkemelerinin görevli olduğuna yönelik özel bir düzenleme getirilmişse de, bu davada konu edilen tüm hak ve alacaklar ile zarar ziyanın kiracı şirketin kapatılmasından ve kiralananın davalının tasarrufuna geçmesinden sonraki dönemlerde doğduğunu, bu nedenle uyuşmazlığın Türk Borçlar Kanununun kira sözleşmelerine ilişkin hükümleri esas alınarak çözümlenmesi gerektiğini, kira sözleşmesinin tarafı haline gelen davalının Eylül/2016 - Mart/2017 dönemine ait yedi aylık kira bedelinin ödemediği, toplam 136.469 TL kira borcu bulunduğunu, davalının kira borçlarını ödemediği gibi kiralananı hasarlı olarak teslim ettiğini, İstanbul Anadolu 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/34 D.İş sayılı dosyasında binada 249.260,14 TL zarar oluştuğunun belirlendiğini, meydana gelen zarardan davalının sorumlu olduğu ileri sürerek Eylül 2016-Mart 2017 dönemi için toplam 136.469 TL kira alacağının 2016-Mart 2017 dönemi için toplam 136.469 TL kira alacağının her bir kira alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, zarar-ziyan alacağının tespitiyle şimdilik 5.000 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiş, ıslah ile tazminat talebini 234.304,54 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı; 675 sayılı KHK’nın 16.maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenleme gereğince, dava şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, İdarenin kira sözleşmesinin tarafı haline gelmesinin söz konusu olmadığını, işlemlerinin tamamının 20/07/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler kapsamında gerçekleştirildiğini, inceleme ve değerlendirme süreci devam ederken taşınmazın 15/03/2017’de davacının geçici kullanımına bırakıldığını, ... kapsamında devam eden bu süreç çerçevesinde davacının kira alacağı doğmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince verilen 26/12/2017 tarihli karar ile davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacının istinaf başvurusunda bulunması üzerine, bölge adliye mahkemesince; davacının kira sözleşmesi yaptığı Anadolu Fen Eğitim İşletmeleri Tic.AŞ'nin 675 Sayılı KHK.nın 16/1.maddesi gereğince kapatıldığı, bu nedenle davacının kira alacağı ve mecura zarar nedeniyle tazminat talepleri için öncelikle idareye başvurması, talebi red edildiği taktirde idari yargıda dava açması gerektiği, bu dava yönünden dava şartı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı yerinde olmadığından istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, 23/05/2018 tarihli karar ile davacının kira alacağı ve mecura verilen zararın tahsiline yönelik davasının 675 sayılı KHK 16.maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 30/10/2019 tarihli, 2018/4892 Esas, 2019/8540 Karar sayılı kararıyla, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Bu aşamadan sonra davacı tarafından 16/01/2020 tarihinde idare mahkemesinde dava açılmış olup İstanbul 11.İdare Mahkemesinin 2020/90 Esas sayılı dosyasında; Mahkemece, davacının kiraya veren statüsünde olması, talep edilen alacakların kira ve tazminat hukukundan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı belirtirlerek adli ve idari yargı arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenmesi ve görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesince verilen 22/06/2020 tarihli, 2020/341 Esas, 2020/404 Karar sayılı kararla; "davacının, Anadolu Fen Eğitim İşletmeleri Ticaret Anonim Şirketi'nin faaliyet gösterdiği taşınmazın maliki olduğu ve bu şirket ile özel hukuk hükümleri uyarınca 1.2.2013 tarihinde kira sözleşmesi düzenlendiği, söz konusu şirketin 23.7.2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 667 sayılı KHK kapsamında kapatılarak tüm varlıklarıyla Maliye Bakanlığı'na devredilmesi üzerine tüm hak ve borçları ile şirketi devralan davalı idarenin sözleşmenin tarafı haline geldiği, 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, 17.8.2016 tarihinden önce kapatılan kurum ve kuruluşlar hakkında açılmış olan davalarda verilen dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı üzerine, davacının belirli bir süre içerisinde idareye başvuracağı ve bu başvuru sonucu tesis edilen işlemin iptali için idari yargı yerinde dava açacağı açıkça belirtilmiş olmasına karşın, aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 17.8.2016 tarihinden sonra açılmış olan davalarda ise dava şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verileceği ve bu davanın özellikle idari yargı yerinde açılacağının belirtilmemiş olduğu, olayda, söz konusu davanın da 17.8.2016 tarihinden sonra 14.7.2017 tarihinde açıldığı ve davacının kiraya veren statüsünde olması, talep edilen alacakların kira ve tazminat hukukundan kaynaklanan haklardan olduğu göz önünde bulundurulduğunda, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın çözümünde adli yargının görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 11. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun kabulü ile İstanbul 17. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 26.12.2017 gün ve E:2017/553, K:2017/923 sayılı kararın kaldırılmasına" oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Dava dosyasının gönderildiği ilk derece mahkemesince; 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 17/08/2016 tarihinden sonra açılmış olan davalarda, dava şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verileceğinin açıkça düzenlendiğini, davanın 17/08/2016 tarihinden sonra 14/07/2017 tarihinde açıldığı, emredici hüküm niteliğinde olan 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 16/3 bendi gereğince açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle 675 sayılı ... kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında KHK'nın 16/3. Maddesi gereğince açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, davacının kira sözleşmesi yaptığı Anadolu Fen Eğitim İşletmeleri Tic. AŞ'nin 675 Sayılı KHK.nın 16/1.maddesi gereğince kapatıldığı, bu nedenle davacının kira alacağı ve mecura verilen zarar nedeniyle tazminat talepleri için öncelikle idareye başvurması, talebi red edildiği taktirde idari yargıda dava açması gerektiği, bu dava yönünden dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanun'un 28. maddesi; "Uyuşmazlık Mahkemesi, vereceği bütün kararların sonuçlarını ilgili Başsavcı ve Başkanunsözcüsüne, görev uyuşmazlığının çözülmesi için kendisine başvuran yargı merciine, kararı beklemesi için yazı yazılmış bulunan yargı merciine veya mercilerine uyuşmazlığın çözülmesi için başvurmuş olan kişilere veya makamlara hemen tebliğ eder.
İlgili yargı mercileri ile bütün makam, kuruluş ve kişiler; mahkeme kararlarına uymak, geciktirmeksizin onları uygulamakla ödevlidirler.
Gerekçeli kararın birer örneği de birinci fıkrada yazılı yerlere ve kişilere gönderilir." hükmünü içermektedir.
Açıklanan bu hüküm uyarınca, ilk derece mahkemesince; Uyuşmazlık Mahkemesinin, olumsuz yargı yolu uyuşmazlığında verdiği adli yargı yerinin görevli olduğuna dair kararına uyulması ve davanın esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yeniden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 31/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.