5. Hukuk Dairesi 2021/2327 E. , 2021/10497 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın usulden reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce istinaf isteminin kabulü ile HMK"nın 353/1-b-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı düzeltilmek suretiyle esas hakkında yeniden karar verilmesine dair yukarıda gün ve sayıları yazılı kararının Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince hukuki el atma nedeniyle idari yargının görevli olması nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce imar planın kesinleşme tarihinden itibaren 5 yıllık süre dolmadan dava açıldığı gibi malikin tasarufta bulunabileceği hususları dikkate alındığında davanın esastan reddi gerektiğinden bahisle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-3 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmiş olup; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazın 13.09.2013 tarihinde kesinleşen 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “lojistik ticari destek alanı ” olarak ayrıldığı ve imar planı gereğince taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmış ise de;
04.09.2015 tarihinde açılan davada 20.08.2016 tarihli 6745 sayılı Yasanın 34. maddesi ile mülga olan Kamulaştırma Kanunu"nun geçici 6. maddesinin 10. fıkrasının 3. cümlesinin uygulanma imkanı bulunmadığı gibi, bu hüküm yerine 6745 sayılı yasanın 33. maddesi ile eklenen Kamulaştırma Kanunu"nun EK 1. maddesinin birinci fıkrasındaki ""Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkanları dahilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her halde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6’ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir."" hükmünün, Anayasa Mahkemesinin 05.04.2019 tarihinde Resmi Gazete"de yayınlanan 20.12.2018 gün 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı kararı ile ""Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6’ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir. "" kısmı da iptal edilmiştir.
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK"nın 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği ve işbu davada hukuki el atma devam ettiğinden 3194 sayılı İmar Kanununda belirtilen 5 yıllık sürenin geçtiğinin kabulü gerekir.
Ayrıca davalı idarenin 12.12.2018 tarihli cevabi yazılarından dava konusu taşınmazın öncesinde 30.12.1997 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli Karşıyaka Mezarlık Gelişme Alanı nazım imar planı kapsamında olduğu, davalı aleyhine açılan kamulaştırmsız el atmaya dayanan davalar nedeniyle tüm şahıs hisselerinin Mezarlık Gelişme Alanı sınırlarına çıkarılması amacıyla yapılan 1/5000 revizyon nazım imar planlarının idari yargı kararlarıyla iptal edildiği ve en son kesinleşen 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planda lojistik ticari destek tesisi alanı olarak ayrıldığı .... mezarlıkların hizmet ettiği bölge/nüfusu ile sınırlı bir donatı alanı olmadığı, geniş alanlar gerektirdiği ancak kişilerin taşınmazlarının tanımsız bırakılmaması ve mağdur edilmemesi ve mezarlık alanının varlığına ters düşmeyecek şekilde kullanım türlerinin seçilmesi ilkesinden hareketle; yaklaşık 346 hektarlık alanda planlanan İvedik Çevre Otoyolu Güneyi Nazım imar planı kapsamında şahıs mülkiyetinde olan parsellerin lojistik ticari destek tesisleri gibi faydalı alanlardan karşılandığı yazılı olduğu gibi ..."nın 12.03.2020 tarihli Belediye Meclisi kararında dava konusu taşınmazında bulunduğu 71732 metrekarelik kısmın kullanımının Mezarlık Alanına dönüştürülmesine dair imar planı değişikliğinin onayına ilişkin İmar ve Bayındırlık komisyon raporunun onaylandığı ve dava konusu taşınmazın mezarlık alanına yakınlığı tüm dosya içeriği birlikte gözetildiğinde, dava konusu taşınmazın uzun yıllardan beri kamu hizmetine tahsis edilmiş olması nedeniyle, fiilen el atılmamış olsa dahi mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleşmiş olup, işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HMK"nın 370. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 28/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.