Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/86 Esas 2018/5888 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/86
Karar No: 2018/5888
Karar Tarihi: 19.11.2018

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/86 Esas 2018/5888 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacılar bayilik sözleşmesine istinaden davalı lehine ipotek tesis edildiğini ancak davalının davacılara hiçbir borcunun olmadığı hatta davacıların davalıya alacağının olduğunu belirterek, davalı aleyhine kötü niyet tazminatı kararı verilmesini ve taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, davalının usulüne uygun olarak tutulan ve delil olarak kabul edilen ticari defterlerine göre davalının davacıdan alacaklı olduğu belirtilmiş ve davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, menfi tespit davalarında takibe konu alacağın varlığını ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalıya aittir. İleride doğacak muhtemel bir alacak için kurulan ipoteğin anapara (kesin borç) ipoteği olmadığından, davalının alacağını ayrıca ispatlaması gerekmektedir. Mahkemece, davalının ticari defter ve kayıtları esas alınarak karar verilmişse de dayanak belgelerle doğrulanmayan tek taraflı olarak düzenlenen ticari defter ve kayıtlar tek başına alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Bu nedenle, hüküm BOZULMUŞTUR.
Madde 6071 sayılı Türk Ticaret Kanunu - Ticari Defterler ve Belgeler'in İspat Hükmü Maddesi açıklayıcı olarak eklenmiştir.
19. Hukuk Dairesi         2017/86 E.  ,  2018/5888 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit-ipoteğin kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - KARAR -

    Davacılar vekili, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin gereği olarak davalı lehine ipotek tesis edildiğini, ipoteğin, bayilik sözleşmesinin teminatı olduğunu, doğmamış bir borç için verildiğini ancak davalının davacılar aleyhine icra takibi başlattığını, davacıların davalıya hiçbir borcunun olmadığı hatta 386,00 TL alacaklı olduğunu ileri sürerek söz konusu icra takibinden dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini ve taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı şirketin davalıya ticari ve bayilik ilişkisi sonucu borçlandığını, diğer davalı ..."ın da davacı şirketin, borçlarının 25.000 TL’lik kısmının teminatını teşkil etmek üzere ipotek sözleşmesi ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, davalı kayıtlarının incelenmesinde davacı şirketin davalıya 03/09/2007 ortalama vadeli vade farkı hariç 39.613,71 TL borcu bulunduğunu, davacı şirket tarafından düzenlenerek davalıya verilen ve davalı tarafından ciro edilerek üçüncü kişiye verilen çekin de karşılıksız çıktığını, bu çek nedeniyle de 15.755 TL borçlu bulunduğunu, ayrıca davalı şirketin davacıya gönderdiği dilekçeyle 2008 yılı tarihi itibariyle 52.000 TL borçlu olduğunu beyan ve ikrar ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının usulüne uygun olarak tutulan ve delil olarak kabul edilen ticari defterlerine göre davalının davacıdan 39.613,79 TL alacaklı olduğu, davacının yemin deliline başvurmadığı, davacının iddiasını ispatlamak için defterlerden başka delil ibraz edemediği defterlerin de usulüne uygun olarak tutulmadığı bu nedenle mahkemece delil olarak kabul edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava ipoteğin paraya çevrilmesi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti ve ipoteğin terkinine ilişkindir. Menfi tespit davalarında takibe konu alacağın varlığını ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalıya aittir. Somut olayda ipotek anapara (kesin borç) ipoteği olmadığından ileride doğacak muhtemel bir alacak için kurulduğundan davalının alacağını ayrıca ispatlaması gerekir. Mahkemece davalının ticari defter ve kayıtları esas alınarak karar verilmiş ise de dayanak belgelerle doğrulanmayan, tek taraflı olarak düzenlenen ticari defter ve kayıtlar tek başına alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Mahkemece bu husus dikkate alınmaksızın ispat yükümlülüğünde yanılgıya düşülerek davalının ticari defter ve kayıtları esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 19/11/2018gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.