14. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/5974 Karar No: 2012/6961 Karar Tarihi: 15.05.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/5974 Esas 2012/6961 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2012/5974 E. , 2012/6961 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 22.10.2007 gününde verilen dilekçe ile geçit irtifakı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.02.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar ...ve ... temyiz etmiştir. Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objekti esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir. Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri gereğince geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak ancak parsel numaraları belirtilmek suretiyle taşınmazların leh ve aleyhine kurulacağından taşınmaz malikleri olan davacı ve davalı kişilerin leh ve aleyhine geçit kurulması doğru değildir. Ayrıca fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yüzölçümü az olan 402 sayılı parselden zorunlu olmadıkça geçit kurulması uygun değildir. Öncelikle geçitin 398 veya 397 sayılı parsellerin tamamından kurulması gerektiği hususu değerlendirilmelidir. Kaldı ki; 397 sayılı parselin güneyinden doğrudan ulaşımı sağlamak üzere geçit kurulup kurulmayacağı da değerlendirilmemiştir. Bütün bunların yanında hükme esas alınan bilirkişi rapor ve krokisinde 398 sayılı parsel üzerinden geçit kurulması önerildiği halde maddi hata yapılarak hüküm sonucunda 397 sayılı parsel üzerinden geçit kurulmasına karar verildiği görülmüştür. Mahkemece 397 sayılı parselin tapu kaydı da getirtilerek ve tapu malikleri davaya dahil edilerek davanın yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 15.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.